Avukat Mehmet Emin Çınar, siyasetin gündeminde yer alan "Başörtüsü yasal güvence altına alınsın" ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Prag dönüşünde aile konusunda yaptığı değerlendirmeler hakkında konuştu.
Başörtüsünün temel hak ve özgürlükler kapsamında anayasal güvence atlına alınmasının gerekli olduğunu söyleyen Avukat Mehmet Emin Çınar, "Bir kavramın yönetmelikle düzenlenmesi başka bir şey, bir hakkın anayasal güvenceye alınması başka bir şeydir. Yönetmelik dediğiniz şeyi çok basit bir idari kararla değiştirebilirsiniz. Fakat anayasayı, anayasadaki bir maddeyi, anayasadaki bir hakkı değiştirebilmek teknik olarak çok daha zordur." dedi.
"Başörtüsü ile temel hak ve özgürlüklerin anayasal güvenceye alınması önemli ve kıymetli"
Çınar, "Başörtüsüyle ilgili mevcut durumda, fiiliyatta bir serbestlik var. Ama bundan 20 yıl sonra, nasıl bir siyasi konjonktürde ya da sosyolojik zeminde yaşayacağımızı kestiremiyoruz. Bugün için problem olmayan bir sorun, sorun olarak telakki edilmeyen bazı hususlar, bundan 20-30 yıl sonra tekrar sorun haline gelebilir. Onun için başörtüsü ve diğer temel hak ve özgürlüklerin daha geniş kapsamlı bir şekilde anayasal güvenceye alınmasını önemli ve kıymetli buluyorum. Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu konuda yapmış olduğu teklifin de muteber olduğunu düşünüyor ve bir hukukçu olarak da destekliyorum. Umarım başörtüsü gibi diğer temel hak ve özgürlükler de anayasal güvenceye alınıp bu sorun ilanihaye kapanır." ifadelerini kullandı.
"Özgürlükler anayasal güvenceye alınırken toplumsal ahlak değerlerimiz ıskalanmamalıdır"
CHP'nin hazırlamış olduğu başörtüsü teklifini de değerlendiren Çınar, "Ben bir hukukçu olarak bunu balın içerisine katılmış bir zehir olarak nitelendiriyorum. Teklifte 'hiçbir kılık kıyafetle alakalı bir sorun olmasın' deniyor. Fakat siz şöyle düşünün, şimdi başörtüsüyle alakalı böyle bir serbestlik ortaya koydunuz. Bizim toplum olarak, toplumsal ahlaki değerlerimiz var. Kadın veya erkek fark etmez, çok absürt kıyafetlerle devlet dairelerinde görev yapmak isteyenlerin önüne nasıl geçeceksiniz? Bu yasal değerlendirmeyle, siz bunun önünde bir engel koyamazsınız. CHP'nin getirmiş olduğu kanun teklifi bunu da kapsıyor. Anayasanın birçok yerinde toplumsal ahlak kavramı vardır. Kamusal ahlak kavramı vardır. Bunlara biraz dikkat etmemiz gerekiyor. Özgürlükler anayasal güvenceye alınırken toplumsal ahlak değerlerimize ıskalama olmamalıdır. Çünkü bir toplumu ayakta tutan en önemli metaforlardan, parametrelerinden birisi de ahlak mefhumudur." diye konuştu.
"Aile kavramı tarihsel bir kavram değil, ontolojik ve varlığın bizzat kendisiyle alakalı bir kavramdır"
Sapkın faaliyetlerden Müslüman toplumlar ve ülkeler dışında birçok Avrupa ülkesinin de muzdarip olduğunu ifade eden Çınar, "Özellikle son 10-15 yılda, uluslararası anlamda, bu platformlara ekonomik olarak güçlü devletlerin ve bu devletlerin büyükelçiliklerinin ciddi fonlar aktardığını görüyoruz. Fakat aile kavramı tarihsel bir kavram değil, ontolojik ve varlığın bizzat kendisiyle alakalı bir kavramdır. Aile kavramı bir erkekle bir kadının, meşru dairede evlenmesiyle, evlilik birliğini kurmasıyla oluşan değerli, kıymetli ve toplumları ayakta tutan bir müessesesidir." dedi.
"Sapkın faaliyetler aile köklerimizi, aile mefhumunu yıkmaya yönelik faaliyetler kapsamındadır"
Çınar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün LGBTİ faaliyetler; aile köklerimizi, aile mefhumu tamamıyla yıkmaya yönelik faaliyetler kapsamındadır. Bunun reklamının yapılmasının, bunun propagandasının yapılmasının toplum açısından çok vahim bir durum olduğu kanaatindeyim. Bugün alkol tüketmek, sigara tüketmek, hukuki bir eylemdir. Fakat siz hiçbir yerde ne görsel basında ne yazılı basında ne de sosyal medyada alkol ve sigaranın reklamını yapamazsınız. Bu yasaktır. Bir şeyin serbest olması başka bir şey, onun propagandasının yapılması çok çok başka bir şeydir. Geçtiğimiz yıllarda bir uluslararası bilim dergisinin on yıllarca devam eden bir araştırmasında, eşcinsel gen diye bir genin olmadığı sonucuna ulaşıldı. Sadece biyolojik olarak kadın ve erkek geninin olduğu bugün sabittir. Dolayısıyla bunun reklamının ve propagandasının yapılmasına, bu cihetle de aile kavramının ortadan kaldırılmasına bir hukukçu ve bir Müslüman olarak karşıyım." şeklinde konuştu.
"Evlilik biyolojik olarak bir kadınla bir erkeğin meşru dairede evlenmesiyle oluşabilir"
Sapkın faaliyetlerinin nesli ifsat ettiğine ve insanlık için neslin devamlılığının önemine dikkat çeken Çınar, "Bir aile müessesesi kurulacaksa bunun iki paydaşı vardır, o da kadın ve erkektir. Aynı cinsiyete sahip olan iki bireyin evliliğinden müteşekkil bir toplumda nesil devamlılığı nasıl sağlanacak? Biyolojik olarak bu mümkün değil. Allah Teala, neslin devamını bir kadın ve bir erkeğin meşru dairede birleşmesini vesile kılmıştır. Dolayısıyla ailenin korunması bu açıdan çok önemli. Yani anayasal olarak bu bir koruma altına alınmalı. Çok basit bir şekilde söylüyorum: 'evlilik biyolojik olarak bir kadınla bir erkeğin meşru dairede evlenmesiyle oluşabilir' şeklinde çok basit bir tanımlamayla biz bunu Anayasal güvence altına alabiliriz."
(İLKHA)