Mustafa Karakaş
Müslümanlık, doğudaki Müslümanın ayağına bir diken batarsa Batıdaki Müslümanın bu dikeni yüreğinde hissedebilmesi ve kardeşinin derdi ile dertlenebilmesidir.
Ne var ki 21. yüzyıl, Müslümanlar için “kara yüzyıl” olmaya devam ediyor.
2019 yılında Myanmar yönetiminin Arakanlı Müslümanlara yönelik soykırımı BM’de gündeme alındığında halkı Müslüman olan bazı ülkeler “hayır” oyu kullanmış ve cunta rejimine arka çıkmıştı.
Arakanlıların denizde boğulması ya da evlerinin başlarına yıkılması o sözüm ona bu Müslüman ülkelerin ulusal çıkarlarından daha değersiz olduğu için Myanmar yönetimi ile dayanışma içine girmişlerdi.
Myanmar cuntasının ABD karşıtı olması yetmişti Arakan vahşetini görmezden gelmeye.
Sosyalistlerle dayanışma adına din kardeşini harcayan bu yaklaşımın bir benzeri daha yaşandı.
Uygur Türklerinin yaşadığı asimilasyon BM’de gündeme getirilecekti ki Müslümanlar Müslümanların çığlığının duyulmasını engelledi.
Endonezya’dan Pakistan’a, Katar’dan Sudan’a Özbekistan’dan Kazakistan’a kadar pek çok Türk ve Müslüman ülke arada vahşeti görmezden geldi.
Ya Çin’i eleştirmeyi Amerikancılık anladılar.
Ya da Çin’i karşılarına almak yerine göz yumdular.
Oysa dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan ve hala devasa bir ambargo ile mücadele eden Afganistan İslam Emirliği 2 hafta önce Uygur Müslümanları Çin’e teslim etmeyerek İslam Dünyasına “soyluluk dersi” vermişti.
Anlaşılan ders alınmamış.
İŞTE O UTANÇ TABLOSU
Sosyalist sloganlarla sarhoş olan Latin ülkelerin yanı sıra bir de Müslüman ülkeler hayır oyu verdi.
Çin’in ekonomik ve siyasi gücünden ürken ülkeler din kardeşlerine yapılan asimilasyonu görmezden gelerek alınlarına kara bir leke sürdü.