Dr. Gül Esra Atalay, kontrolsüz ve denetimsiz mecralar olan sosyal medya mecralarında yalan haber, yanlış bilgi ve dezenformasyon problemlerinin varlığına dikkat çekti. Atalay, toplumun her kesiminde yeni medya okuryazarlık düzeyinin artırılmasına yönelik sosyal politikaların geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Özel bir üniversitenin İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gül Esra Atalay, dijital medyanın toplum ve toplumsal olaylar ile ilişkisi hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Toplum ve medya birbirini etkiliyor
Toplum ve medyanın karşılıklı olarak birbirini etkileyen sistemler olduğunu belirten Atalay, "Medya, toplumsal olaylar ile toplumu kendi perspektifinden ele alır ve kitlelerin gerçeğe dair algılarına etki eder. Yaşadığımız dünyanın nasıl bir yer olduğunu, toplumsala dair birçok bilgiyi ve fikri medya yoluyla da ediniriz. Özellikle günümüzde karmaşık toplumsal yapılar içerisinde yaşayan modern insanın günlük yaşamında kitle iletişim araçları çok önemli bir yer tutuyor. Dolayısıyla toplumun medyadan birçok açıdan etkilendiğini söyleyebiliriz. Medya için ‘toplumun aynasıdır’ ifadesi kullanılır fakat bu ifade medyanın insan yaşamını ne denli şekillendirdiği gerçeğini görmezden gelir. Medya sadece toplumda olup biteni yansıtan bir ayna olmaktan öte, toplumsalı şekillendiren bir kurumdur." dedi.
Sosyal medya rutine dönüştü
Atalay, dijital medya teknolojilerinin geleneksel medyadan çok daha etkili şekilde toplumu değiştirip dönüştürdüğünü söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
Bunun en önemli nedeni yeni medyanın etkileşimli yapısı. Yeni medya mecralarının özellikle de sosyal medyanın kullanımı günlük yaşamda olmazsa olmaz bir rutine dönüştü. Mobil cihazların da yaygınlaşmasıyla her an her yerde yeni medya mecralarına ulaşıyoruz ya da sosyal medya kullanıyoruz. Sosyal medya interaktif, insanların sürekli birbirleriyle bağlantıda kalmasına imkan tanıyor ve kullanıcı üretimi içeriğe dayanıyor. Dolayısıyla tüm kullanıcıların sürekli olarak içerik ürettiği, fikirlerini, görüşlerini paylaştıkları, bazen tepkilerini dile getirebildikleri bu mecralar toplumu çok yönlü olarak etkiliyor. Bu noktada dijital medyanın toplumu hem iyi yönde hem de kötü yönde etkilediğini söylemek mümkün.
Yeni medya okuryazarlık düzeyi artırılmalı
Medyanın bilgiye her an hızlı ulaşım, zaman ve mekan engeline takılmadan iletişim kurabilme ve bankacılık, alışveriş ve bunun gibi işlemleri hızla çevrimiçi olarak yapabilme gibi olumlu yönlere sahip olduğunu ifade eden Doç. Dr. Gül Esra Atalay, "Öte yandan kontrolsüz ve denetimsiz mecralar olan sosyal medya mecralarında yalan haber, yanlış bilgi ve dezenformasyon problemleri söz konusu. Dezenformasyona karşı alınabilecek bireysel önlemler yeni medya mecralarından ulaşılan bilgilerin sağlamasının yapılması, birkaç farklı kaynaktan bilginin doğruluğunun teyit edilmesi, çevrimiçi ortamda güvenilir platformların tespiti ve kullanımı şeklinde olabilir. Genel olarak toplumun her kesiminin yeni medya okuryazarlık düzeyinin artırılmasına yönelik sosyal politikaların geliştirilmesine ihtiyacı var." ifadelerini kullandı.
Toplumsal normlar medyadan öğreniliyor
İletişim sosyolojisi perspektifinden bakıldığında medyanın bir toplumsallaşma aracı olduğunu ifade eden Atalay, "Bu demektir ki bireyler içinde yaşadıkları toplumdaki normları, yani neyin kabul edilebilir neyin kabul edilemez olduğunu medyadan da öğreniyorlar. Toplumun geri kalanıyla medya sayesinde de iletişime girer, gördüklerinden ve duyduklarından etkilenerek değişir. Bu nedenle toplumsal sistemler içerisinde medya çok önemli bir kurumdur. Medya temsilleri toplumun farklı kesimlerini çeşitli şekillerde yansıtarak toplumsal gerçekliği yorumlar. Bu nedenle medya mesajlarının çoğulcu, tarafsız ve toplumun düzgün şekilde işleyişine hizmet eder düzeyde olması önem arz ediyor." diye konuştu.
Yüz yüze iletişim çok daha önemliydi
Atalay, özellikle elektronik iletişim teknolojilerinin gelişmesinden önce yüz yüze iletişimin çok daha önemli bir yere sahip olduğunu hatırlattı ve sözlerini şöyle tamamladı:
"İlişkiler yoğun olarak yüz yüze gerçekleştiriliyordu. Gazete gibi kitle iletişim araçlarında geribildirim oldukça kısıtlıydı. Enformasyon akışı tek taraflı olarak gerçekleşiyordu. Oysa günümüzde etkileşimli ve kullanıcı üretimi içeriğe imkân tanıyan, senkronize ve asenkronize şekilde iletişim kurmayı mümkün kılan yeni medya mecralarıyla enformasyon akışı çok daha karmaşık bir hal aldı. İmkanlar arttı. Bugün ülkenin ya da dünyanın ücra bir köşesindeki bir gelişme anında her yerden duyulabiliyor, görülebiliyor. Dolayısıyla etkileşimin yapısı da değişiyor. Danah Boyd’un terimiyle ağlaşmış kamular oluşuyor. Yeni medya mecralarının kalıcılık, aranabilirlik, kopyalanabilirlik özellikleri ve kimliği bilinmez, görünmez ve sonsuz sayıda bir izleyici/ okuyucu kitlesine ulaşıyor oluşu sosyal ilişkilerden benlik sunumuna, ekonomiden sağlığa, ticaretten politikaya kadar her alanda değişim ve dönüşüme neden oluyor." (İLKHA)