Eğitim Bir-Sen Mersin: Eğitimin sorunları göz ardı edilmemeli

Eğitim Bir-Sen Mersin Şubesi; hayat şartlarının zorlaşması, alım gücünün düşmesi, eğitim-öğretim masraflarının artması sebebiyle basın açıklaması düzenledi.

Ekleme: 22.09.2022 16:35:17 / Güncelleme: 22.09.2022 16:35:17 / Güncel / Mersin Haberleri
Destek için  Haberin Videosunu İzle

Yapılan basın açıklamasında konuşan Mersin Şube Başkanı Abdulla Çelik eğitim sistemindeki sorunları, kariyer sistemini, toplu sözleşmeleri dile getirerek ek gösterge artışının giderilmesi gerektiğini söyledi.

Çelik "Eğitimin sorunları göz ardı edilmemeli, çözüme yönelik kararlar alınmalıdır. 2022-2023 eğitim-öğretim yılı, hayat şartlarının zorlaştığı, alım gücünün düştüğü, eğitim-öğretim masraflarının arttığı, iyileştirmelere ve yeni gelişmelere rağmen istenilen seviyeye gelinemediği bir zeminde, sorunların gölgesinde başlamıştır. Bu sorunların en önemlisi; yıllarca mücadelesini verdiğimiz; eylem, söylem ve araştırmalar ile mutlaka olmalı dediğimiz Öğretmenlik Meslek Kanunu'dur. Kanun büyük beklentiyle ortaya çıkmış olsa da içeriği, kapsamı ve çerçevesiyle dar kalmış, beklentinden uzak şekilde hayata geçirilmiştir. Paydaşların görüşleri, önerileri ve beklentiyi karşılama adına teklifleri dikkate alınmayarak adı meslek kanunu olsa da içeriği mesleğin öneminden çok uzakta kalmıştır." ifadelerini kullandı.

"Toplu sözleşme teklifimiz esas olmalı, sınav tartışması da son bulmalıdır"

Kanunun, yeni tartışmalara zemin hazırlayarak 2006 yılından bu tarafa tekrarı yapılmayan kariyer sistemini de tartışmaya açtığını söyleyen Başkan Abdulla Çelik, 16 yıl sonra ilk defa yapılacak olması dikkate alınmayarak ve 16 yıllık mağduriyet hiç sayılarak sınav dayatması yeni mağduriyetlere kapı aralamış olduğunu belirtti.

Sözleşmelerin esas alınmasını dile getiren Çelik, "5 ve 6. Dönem Toplu sözleşmelerde masaya taşıdığımız, 'Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarında, eğitim-öğretim hizmetleri sınıfına dahil kadrolarda bulunanlardan en az 8 yıl süreyle fiilen öğretmenlik yapmış olanlara uzman öğretmenler, en az 4 yıl süreyle fiilen uzman öğretmenlik yapmış olanlara ise baş öğretmenler için öngörülen özel hizmet tazminatı ödenir.' teklifi uyarınca, 8 yılını dolduran öğretmenlere uzman öğretmen, 12 yılını tamamlayanlara da başöğretmen unvanı verilmelidir. Bu çerçevede, toplu sözleşme teklifimiz esas olmalı, sınav tartışması da son bulmalıdır." sözlerini kullandı.

Öğretmenliğin önemli bir meslek olduğunu söyleyen Çelik, "Öğretmenlik ihtisas mesleğidir. Geleceğimiz olan çocuklarımızı emanet ettiğimiz her öğretmenimiz uzmandır. Öğretmenlerimizin öğrenci statüsüne sokularak mesleki kariyerinin sınav dayatmasıyla belirlenmesi yönteminden yol yakınken dönülmeli, toplu sözleşme teklifimiz esas alınmalıdır. Yine meslek kanunu içerisinde ısrarla olmasını istediğimiz, eylem, söylem ve tüm platformlarda dile getirdiğimiz eğitimciye şiddeti önleme yasası; her yıl yüzlerce eğitimciye uygulanan şiddet, darp ve hatta şehit edilmesine kadar varan üzücü olaylar yaşanmasına rağmen meslek kanunu içerisinde yer almaması, bakanlığın bu konuda vurdumduymazlığı eğitimin en büyük sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır." dedi.

"Devlet kaşıkla verdiğini vergi dilimi kepçesiyle geri almamalıdır"

Kamu görevlilerinde verginin azaltılmasını ifade eden Çelik, "Devletin, gelir vergisinde hem matrah oyunu hem de ücretlilerin maaşlarından daha fazla gelir vergisi tahsil etme huyu artık değişmelidir. Gelir grubuna göre farklı matrahla ilişkilendirilen kamu görevlilerinde gelir vergisi yüzde 27 ve yüzde 35'lere kadar çıkabiliyor. Matrah artış oranlarının yeniden değerleme oranından daha düşük tutulması, yüzde 15 ve yüzde 20'lik vergi dilimlerinin matrahlarının yüzde 27 ve yüzde 35'lik vergi dilimlerine göre daha düşük tutularak dar gelirli memurdan daha fazla vergi alınması kabul edilebilir." sözlerini kullandı.

Çelik, "Artık ücretlilerin vergilendirilmesine yönelik kapsamlı bir yasal düzenlemenin zamanı gelmiş de geçmektedir. Çünkü düşük matrah, yüksek vergi dilimi uygulaması böyle devam ederse, ilerleyen zamanda kamu görevlilerinin istisnasız tamamı yılın ikinci ayında yüzde 20'lik, 3'üncü ya da 4'üncü ayında ise yüzde 27'lik vergi dilimine tabi olacaklardır. Finans ve sermaye kesimine bol keseden destek, kamu görevlilerine ise gelir vergisiyle köstek olan bu yaklaşım terk edilmeli, memurun maaşını küçülten, yükünü büyüten düşük matrah oyununa son verilmeli, vergi dilimi en fazla yüzde 15'te sabitlenmelidir." şeklinde konuştu.

"GIHS, THS ve YHS ve diğer hizmet sınıflarına tabi eğitim çalışanlarının hakları iyileştirilmelidir"

Eğitim haklarına değinen Çelik, "Eğitimin kalitesi için ter döken memur ve hizmetli çalışanlarımızın özlük hakları iyileştirilmelidir. Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarında genel idare hizmetleri sınıfı, teknik hizmetler sınıfı, yardımcı hizmetler sınıfı ve diğer hizmet sınıflarında çalışanların eğitim-öğretim hizmetinin aksamadan etkin şekilde yürütülmesi için emek harcadığı gerçeği görülmelidir. Öğretim yılına hazırlık ödeneği, öğretmenlerle birlikte eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde emek sarf eden Millî Eğitim Bakanlığı'nın merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görevli tüm hizmet sınıflarındaki eğitim çalışanlarına da ödenmelidir." dedi.

"Ek gösterge artışındaki eksiklikler giderilmelidir"

Çelik, "Ek gösterge artışına ilişkin düzenleme, verilen sözlerin hayata geçirilmesini ve kamu personelinin haklı beklentilerinin karşılanmasını sağlamış ise de aynı zamanda adil olmayan sonuçlar üretmiştir. Ek gösterge artışına ilişkin düzenlemedeki eksik kalan hususlar giderilmelidir. Bu bağlamda, yönetici sınıfında yer alan şefler ile teknik hizmetler sınıfındaki teknikerlerin gösterge rakamları da 3600'e çıkarılmalı, ek gösterge rakamı 3600'ün altında olan bütün kamu görevlilerinin tazminat yansıtma oranları artırılmalıdır." şeklinde konuştu. (İLKHA)











Haberin Videosunu İzle
İlgili Videolar