Faruk Kuzu/ DOĞRUHABER
1970'lerden beri Arakan halkına hükümet ve milliyetçi Budistler tarafından düzenli olarak saldırılar gerçekleştiriliyor. Budist felsefe ve Budist Rahiplerin görünenin dışında vahşi bir yüzlerinin olduğunu Müslümanlara karşı sergiledikleri katı tutumdan öğrenmiş oldu. Bu katı anlayışın yüzyıllardır sürdüğü ancak medya ve basının gelişmesiyle dünya gündemine gelmeye başladı. 2014 yılında Sri Lanka’da radikal Budist rahipler, tehdit olarak gördükleri Müslümanlara karşı güç birliği yapma çağrısında bulunmuş ve Müslümanları dışlamaya başlamışlardı. Budist Bodu Bala Sena rahipleri, ülkede Müslüman azınlığa karşı binlerce taraftar toplarken, rahipler, Müslümanların Budist kadınlarla evlenmelerinin ve (sözde) ülkeyi bölmelerinin yasaklanması çağrısında bulundu.
1 MİLYONDAN FAZLA ARAKANLI BAŞKA ÜLKELERE GİTMEYE MECBUR KALDI
2016 yılına gelindiğinde sözüm ona ‘İnsancıl ve hoşgörülü’ olarak tanıtılan Budist rahiplerin başını çektiği, Müslümanlara karşı soykırıma giden bir katliam furyası başladı. Ülke içinde yıllardır dışlanan ve ikinci sınıf insan muamelesi gören Müslüman Arakanlıların Myanmar’daki diğer kesimler için herhangi bir tehdit veya sorun teşkil etmemelerine rağmen Budistler tarafından imha operasyonuna uğramaları Budizm’in ve Budist Rahiplerin gerçek yüzünü gösterdi. Budistlerin yaptığı katliamlar ve yakıp yıkmalar neticesinde 1 milyondan fazla Arakanlı başka ülkelere gitmeye mecbur kaldı.
2016'nın sonlarında, Myanmar silahlı kuvvetleri Arakan Eyaleti'ndeki Müslümanlara büyük bir baskı uyguladı. Myanmar Ordusu'nun etnik temizlik ve soykırım yaptığı; Birleşmiş Milletler teşkilatları, Uluslararası Ceza Mahkemesi yetkilileri, İnsan Hakları grupları, gazeteciler ve hükûmetler tarafından dile getirilerek raporlaştırıldı. Binlerce Arakanlı Müslüman, cuntanın vahşetinden kaçmak için deniz yoluyla Malezya ve Filipinler gibi ülkelere tehlikeli yolculuklar yaptı. Bangladeş'teki kamplardaki kalanların sayısı 1 milyona yaklaştı. Bunların yarısı çocuk. Birleşmiş Milletler, yargısız infazlar da dahil olmak üzere geniş çaplı İnsan Hakları ihlallerine dair kanıtlar buldu. Birleşmiş Milletler raporlarına göre Arakanlı Müslümanlara infaz, bebek katliamları ve toplu tecavüzler uygulanıyor, ayrıca bazı işletme ve okullar da kundaklanıyor. Bunun yanı sıra Arakanlı Müslümanların terk ettikleri yerlere Budist tarikatlar veya yerel çeteler (güçler) el koyuyor. Myanmar’daki soykırımdan kaçan insanlar başta Bangladeş olmak üzere çevre ülkelere sığındı.
BATI DÜNYASI’NIN KINAMALARI ÇİN’İ SIKIŞTIRMA ODAKLI
Bu tarihe kadar yaşanan toplu katliamlara ve soykırım çabalarına neredeyse sessiz kalan Batı Dünyası Myanmar ordusunun 1 Şubat 2021 tarihinde iktidardaki lidere ve kabinesine karşı gerçekleştirdiği askerî darbeden sonra sesini yükseltmeye başladı. Gerek BM nezdinde hazırlanan raporlar gerek ABD ve AB’nin Myanmar’daki askeri yönetime yönelik üst perdeden uyarılarda bulunarak ‘İnsan haklarına uyması’ çağrısında bulunmaya başladılar. BM’ye göre dünyanın en büyük vatansız grubu olan Arakanlı Müslümanlar, hala arafta.
Ancak birçok analistin belirttiği gibi; bu uyarıların ve ABD’nin bazı askerlere karşı yürürlüğe koyduğu yaptırımların perde arkasında Çin’i sıkıştırmak olduğu görülüyor.
Mısır’da Sisi darbesine çanak tutan ve neredeyse (uyduruk) Nobel Barış Ödülü verecek seviyede öven Batı Aleminin, Myanmar’daki askeri yönetimden rahatsızlığının tek sebebi Çin’e yakın oluşudur.
BANGLADEŞ HÜKÜMETİ ARAKANLILARI GÖNDERMEK İÇİN UĞRAŞIYOR!
Arakanlılar, soykırımdan kurtulmak için kalabalık gruplar halinde hemen sınırda bulunan Müslüman Bangaladeş’e sığınarak hayatlarını kurtarmaya çalıştılar. Lakin yönetimde bulunan Laik Şeyh Hasina yönetimi zaten ülkedeki Müslümanlara zulmeden ve İslami Cemaatleri kökünden silip yok etmek için uğraşmaktaydı. İstemsiz bir şekilde kabul etmek zorunda kaldığı Arakanlıları Cox Bazar’da barakalarda Uluslararası yardımlara mecbur bir halde; altyapının olmadığı bir ortamda yaşamaya terk etmiş durumda. Binlercesi de “ada hapishanesi" olarak nitelendirilen Bhasan Char adlı uzak bir adaya yerleştirildi. Bununla da yetinmeyen Laik Hasina yönetimi, Arakanlıları bir an önce Myanmar’a geri göndermek için bir yandan Arakanlılara baskı uygularken bir yandan da Myanmar’daki Askeri Yönetimle iletişim halinde.
ARAKANLI MÜLTECİLERİN BİR KISMI DA HİNDİSTAN’DA BULUNUYOR!
Tahminler değişmekle birlikte, mülteci örgütleri Hindistan'da 10 ila 40 bin Arakanlı Müslüman olduğu sanılıyor. Birçoğu 2012'den beri ülkede. Yıllar boyunca, buradaki Arakanlı Müslümanlar, çok tepki çekmeden mütevazı bir hayat yaşadı. Ancak yerel bir yetkilinin bu ay onlara barınma, sosyal güvenlik ve polis koruması sağlanacağını sosyal medyada paylaşmasından sonra, Delhi'deki varlıkları yeniden tartışılmaya başlandı. Hindistan'da 10.000 ila 40.000 arasında Arakanlı Müslüman olduğu tahmin ediliyor. Yerel yetkilinin sosyal medyadaki paylaşımından saatler sonra Hindistan'ın iktidardaki muhafazakâr Hindu Bharatiya Janata Partisi (BJP) hükümeti, Arakanlı Müslümanlara bu olanakları sunduklarını yalanladı, bunun yerine onları sınır dışı edilmesi veya geri gönderme merkezlerine gönderilmesi gereken "yasadışı yabancılar" olarak nitelendirdi.
“MYANMAR'A SINIR DIŞI ETMEKTENSE BİZİ ÖLDÜRMELERİNİ TERCİH EDERİM”
Bu belirgin üslup değişikliği Hindistan’daki Arakanlıların geleceğini tehlikeye atmaya başladı.
Arakanda’ki soykırımdan kaçarak Bangladeş’in Cox Bazar eyaletine sığınan Rehman ve ailesi bunlardan sadece biri. Yasmin'in babası Rehman, Myanmar'da bir iş insanıydı. Şimdi ise Hindistan’da ailesi ile yaşam mücadelesi veren Arakanlı Müslümanlardan sadece biri. Rehman, "Çocuğumun geleceği kasvetli görünüyor" diyor, eski, şiltesiz, ahşap karyolaya otururken. "Hindistan hükümeti de bizi istemiyor ama Myanmar'a sınır dışı etmektense bizi öldürmelerini tercih ederim." diye söyleniyor üzüntüyle. Hiçbir ülke yüz binlerce Arakanlı Müslümanı kabul etmeye istekli değil. Geçen hafta Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michele Bachelet'e ülkesindeki sığınmacıların Myanmar'a geri dönmesi gerektiğini söyledi. Ancak BM, Myanmar'daki çatışmalar nedeniyle bunu yapmalarının güvenli olmadığını söylüyor.