İşgalciyle karşılıklı büyükelçi atanacak KÖTÜYLE İYİ OLUNMAZ

Türkiye’nin Siyonist işgalci ile normalleşme adımları çerçevesinde karşılıklı büyükelçilik açacak olmaları kamuoyunda büyük bir infiale neden oldu. İşgalciyle iyi olmak adına yapılan açıklamalar kamuoyundan, ‘kötüyle iyi olunmaz’ ifadeleriyle karşılık buldu. Konuyla ilgili gazetemize değerlendirmelerde bulunan siyasi parti temsilcileri, bu adımların halkımız nezdinde bir değerinin olmadığını, işgalcinin asla meşru görülmeyeceğini ifade ettiler.

Ekleme: 19.08.2022 07:30:17 / Güncelleme: 19.08.2022 07:30:18 / manşetler
Destek için 

Abdulselam Altun - DOĞRUHABER

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile işgalci mevkidaşı Isaac Herzog arasında son dönemde gelişen diyalog, ikili ilişkilerin yeniden en üst düzey diplomatik ilişkilere kavuşturulması kararını getirdi. Son dönemlerde Arap ülkeleri arasında yaygınlaşan ‘normalleşme’ adımlarına ayak uyduran Türkiye, işgal çetesiyle karşılıklı büyükelçilik açma konusunda anlaştı. Henüz geçtiğimiz haftalarda Filistinlilere yönelik katliam gerçekleştiren, 19 çocuk katleden işgalci ile normalleşme adımları atılması Türkiye kamuoyunda tepkiyle karşılandı. Bugüne kadar işgal çetesinin katliamlarına kınamaktan öte cevap veremeyen Türkiye, sona attığı adım ile işgal çetesiyle her konuda normalleşme adımları atmış oldu. Türkiye’nin bu adımını gazetemize değerlendiren siyasi parti temsilcileri bu normalleşme adımlarından geri adım atılması gerektiğini ifade ettiler.

İŞGAL REJİMİ TÜRKİYE’Yİ FARKLI ALANLARDA SIKIŞTIRIP KENDİSİYLE İLİŞKİ KURMAYA ZORLAMAKTADIR

“Siyonist işgal rejimi bir devlet değil bir çete ve terörist yapıdır.” Diye konuşan HÜDA PAR Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Eşin, “Bununla saygın bir devletmiş gibi varlığını kabul etmek, ilişki kurmak, elebaşlarını protokolle ağırlamak Filistin halkını ve Kudüs davasını yalnız bırakmak ve zayıflatmaktır. İşgal rejimini bundan sonra yapacağı işgal ve katliamlarda cesaretlendirmektir. Bu tür adımlardan sakınılmalıdır. Ne olursa olsun ilişkilerde geriye dönüş olmamalıdır. Türkiye’nin, işgal rejimiyle ilişkileri tekrar canlandırması ve Büyükelçiyi geri göndermesi Türkiye’nin güvenliğine asla fayda sağlamayacaktır. Türkiye’nin yaşamış olduğu ekonomik, siyasi birçok sorunun temelinde işgal rejiminin varlığı yatmaktadır. İşgal rejimi Türkiye’yi farklı alanlarda sıkıştırıp kendisiyle ilişki kurmaya zorlamaktadır.” şeklinde konuştu.

HER ALANDA KUDÜS DAVASININ YANINDA DURMAYA DEVAM EDECEĞİZ

Bu adımların işgalciyi daha da pervasızlaştıracağına dikkat çeken Eşin, “Türkiye, Mavi Marmara Gemisi olayı, Filistinlilere yönelik katliam ve topraklarının işgalinden dolayı haklı olarak Büyükelçiyi geri çekmiş ve ilişkileri maslahatgüzar seviyesine indirmişti. Şu an değişen bir şey yok. İşgal rejimi katliamlarına devam ederken, her gün Aksa’ya yönelik saldırılar olurken bu adımın atılması Kudüs davasını zayıflatacak ve işgal rejimini pervasızlaştıracaktır. Hiçbir vaat ve maddi çıkar Kudüs davasından daha büyük ve önemli değildir. Türkiye devlet olarak bu adımı atsa da halkımızın gözünde Siyonist rejim asla meşru görülmedi ve görülmeyecek, her alanda Kudüs davasının yanında durmaya devam edeceğiz. Hükümete ve devlet yetkililerine çağırımız; dünyevi ve uhrevi büyük vebali olan bu yanlış ve tehlikeli adımdan geri dönmeleri, dünya Müslümanlarının teveccühünü kazanan işgal karşıtı duruşlarını muhafaza etmeleridir.” dedi.

SİYONİST İŞGALCİ GÜCÜNÜ ABD’DEN ALIYOR

Yeniden Refah Partisi Genel Başkan Yardımcısı Doğan Bekin ise, “israil Başbakanı Yair Lapid’in 14 Temmuz 2022’de Kudüs’te bir araya gelerek ABD-israil stratejik ortak deklarasyonu imzalamalarıyla israil’in güvenliğinin daha sağlama alınması amaçlanmaktadır. Ayrıca ABD, deklarasyonda şu ifadeleri kullanmaktadır; israil’in güvenliğinin ve özellikle de niteliksel askeri üstünlüğünün korunmasının sarsılmaz bağıllıkla uyumlu olarak, israil’in düşmanlarını caydırma kapasitesini koruma ve daha da güçlendirme konusundaki kararlılığını yineler. Zaten bu cümle israil’in Filistinlilere karşı acımasızlığının ABD tarafından desteklenmesinin bir vesikası niteliğindedir. Nitekim Joe Biden’ın ziyaretinden sonra israil’in özellikle Gazze bölgesinde çoluk çocuk demeden bombalaması ve katletmesi buradaki ortak deklarasyonun bir sonucudur. Çünkü israil bütün gücünü Amerika’dan almaktadır.” Şeklinde konuştu.  

SİYONİSTİN İŞGAL POLİTİKALARINI KABUL ETMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR

Siyonist işgalci ile atılan adımları eleştiren Bekin, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın israil Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile yaptığı görüşmelerden sonra Türkiye-israil ilişkilerinin büyükelçi düzeyine çıkartılmasını aslında kabul etmek mümkün değildir. Ama Türkiye kamuoyundan çekindiği için, seçim atmosferine girildiği için yapılan değerlendirmeler ve Herzog’un sosyal medya hesabından yaptığı açıklamalar, üstü örtülü olarak Türkiye’nin israil ile bu yaklaşımla ‘İbrahim’ anlaşmasının sözlü uygulamasını yapmakta olduğunu görüyoruz. Nitekim Herzog’un sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada ‘Ortadoğu’da iyi komşuluk ilişkileri ve iyi ortaklık ruhu hepimiz için önemlidir. Tüm inançların mensupları barış içinde bir arada yaşayabilirler ve yaşamak zorundadırlar.’ İfadesi aslında timsah gözyaşlarından öte gitmemektedir. Çünkü bizatihi Siyonist israil burada insanların din, dil, ırk bağlamında barış içinde bir arada yaşamalarına engel olmaktadır. Filistinlilere yönelik yaklaşımı da bunun en net göstergesidir. Ayrıca israil’in Doğu Kudüs ve batı Yaka’ya yönelik yerleşim politikalarını kabul etmek mümkün değildir. Türkiye adeta buna teşne olmuştur.” İfadelerini kullandı.

“TÜRKİYE EKONOMİK AÇMAZLARDAN DOLAYI İSRAİL’E BU KONULARDA BOYUN EĞİYOR”

Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılardan dolayı işgalciye boyun eğdiğine dikkat çeken Bekin son olarak şöyle konuştu; “Şu anda büyük işgal projelerini faaliyete sokarak Batı Yaka’yı Doğu Kudüs’ten tamamen koparmaya çalışmakta ve ileride fonksiyonsuz, silahsız, sadece şekli olarak Kudüssüz bir Filistin devletinin projeleri şimdiden hazırlanmaktadır. Ne yazık ki Türkiye ekonomik açmazlardan dolayı israil’e bu konularda boyun eğerek onun politikalarının adeta taşeronluğunu üstlenmektedir. Bu Türkiye açısından kabul edilebilir bir durum değildir. Birkaç yıl önce Dünya Ekonomik Forumu’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘one minute’ söylemini tekrar burada hatırlatmakta fayda vardır. İsrail ile olan yakınlaşmasından sonra asıl burada milletimizin Sayın Cumhurbaşkanının bu politikalarına ‘one minute’ demesini sandıkta bekliyoruz.”