YAPICIOĞLU: Maneviyata Savaş Açılması  TOPLUMU BUHRANA SÜRÜKLÜYOR

Gençler arasında yaygınlaşan suç oranlarının maneviyatsızlıktan kaynaklandığına işaret eden HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, “100 yıldır ülkemizde Batılılaşma adına uygulanan toplum mühendisliği ile vardığımız nokta bu olmuştur. Adeta maneviyata savaş açılmış, insanın manevi yönü ıskalanmış, sadece maddi yönden gelişme ya da insanın bedeninin ihtiyaçlarını karşılama yeterli görülmüş ve sonucunda bu manevi çöküntü meydana gelmiştir.” ifadelerini kullandı.

Ekleme: 17.08.2022 07:00:23 / Güncelleme: 17.08.2022 07:48:00 / Güncel
Destek için 

Ömer Adıgüzel

Ağrı'da basın toplantısı gerçekleştiren ve doğu illerine yaptığı ziyaretleri değerlendiren Yapıcıoğlu, basın mensuplarının sorduğu sorulara da yanıt verdi. Ekonomik sıkıntılar, Kürd Meselesi, işsizlik, göç, gençler arasında yaygınlaşan uyuşturucu müptelalığı, cari açık, maneviyatsızlık nedeniyle halkın sürüklendiği çıkmaz hakkında konuşan Yapıcıoğlu, Cumhurbaşkanlığı seçimi, ittifaklar gibi Türkiye gündemindeki önemli konularda değerlendirmelerde bulundu. Matematiksel olarak erken seçimden bahsedilemeyeceğine işaret eden Yapıcıoğlu, alınacak bir erken seçim kararının artık "erken" olmaktan çıktığını söyledi. Halkın seçimlerden ziyade geçim derdiyle uğraştığına dikkat çeken Yapıcıoğlu, "Halkın gündemi farklı, seçim halkın gündeminde değil. İnşallah siyasetin gündeminden de çıkar." dedi.

"MANEVİYATA SAVAŞ AÇILMASI TOPLUMU BİR BUHRANA SÜRÜKLÜYOR"

Gençler arasında yaygınlaşan suç oranlarının maneviyatsızlıktan kaynaklandığına işaret eden Yapıcıoğlu, verdiği çarpıcı örneklerle toplumun içine sürüklendiği felaketi özetledi: Geçtiğimiz hafta Kahramanmaraş'ta bir genç annesini, babasını ve iki kardeşini öldürdükten sonra kendisi de aynı silahla intihar etti. Babasının silahıyla bütün bu cinayetleri işledikten sonra da kendi canına kıydı. Bundan birkaç gün önce de Diyarbakır'da, Türkiye'nin sayılı iyi üniversitelerin birinde okuyan bu gencimiz, annesini sırtından vurduktan sonra kendi canına kıydı. Bu iki olay toplumun manevi olarak ya da psikolojik olarak gelmiş olduğu boyutu çok çarpıcı bir şekilde gözlerimizin önüne seriyor. 100 yıldır ülkemizde Batılılaşma adına uygulanan toplum mühendisliği ile vardığımız nokta bu olmuştur. Adeta maneviyata savaş açılmış, insanın manevi yönü ıskalanmış, sadece maddi yönden gelişme ya da insanın bedeninin ihtiyaçlarını karşılama yeterli görülmüş ve sonucunda bu manevi çöküntü meydana gelmiştir. İstanbul Sözleşmesi gibi sözleşmelerle aile kurumu hedef alınarak çökertilmek istenmektedir. Ahlak çökertilmiştir, boşanma olaylarında patlamalar olmuştur, evlilik yaşı ileriye gitmektedir, adeta boşanmalar teşvik edilmektedir. Parçalanmış ailelerin içerisinde huzursuz insanlar toplumu haline geldik ve bu huzursuzluk, bu sinirlilik, bu öfke hali, bu cinnet hali maalesef her gün daha fazla sayıda acı olayların haberlerini almamıza yol açmıştır. Bu maneviyatsızlığın üzerine işsizlik, geçim darlığı ve gelir dağılımındaki adaletsizlikler, toplumdaki diğer sosyal adaletsizliklerin üzerine bir de uyuşturucu madde bağımlılığı eklenince gerçekten artık sokaklar memleketimizde tehlikeli bir hal almaya başlamış, hatta aile ortamında bile insanlar güvende olamayacak bir duruma gelmiştir. Bu konuda biz bütün kamuoyuna bu hususta daha fazla duyarlı olmaya, bu meseleye biraz daha kafa yormaya, tehlikenin vardığı boyutların farkına varmaya davet ediyoruz. Hükümeti de bu konuda ciddi adımlar atmaya, eğitim programlarında ahlak ve maneviyatla ilgili, insan yetiştirme ile ilgili hususlara daha fazla ağırlık vermeye davet ediyoruz. Eğer ciddi adımlar atılmazsa toplumsal çöküş bunun arkasından gelecektir.

"GENÇLER ARASINDA UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞI FELAKET BOYUTLARA ULAŞTI"

Gençler arasında yaygınlaşan uyuşturucu müptelalığı sorununa da parmak basan Yapıcıoğlu, bölgede özellikle uyuşturucu madde bağımlısı gençlerin sayısındaki artışın felaket boyutlara ulaştığına dikkat çekti. Doğubeyazıt'taki gençlerin neredeyse yüzde 30 unun bir şekilde uyuşturucuya müptela oldukları ya da uyuşturucu kullanmaya başladıkları yönündeki iddianın kendilerini sarstığını söyleyen Yapıcıoğlu, bu konuda çok acil bir şekilde ciddi önlemler alınması gerektiğini söyledi.

"Eğitim sistemimizin sorunu yeterince gencimizi okutamamaktan ziyade ihtiyaç olan alanlarda okutamamaktır"

"ÖĞRETMENLER SINAVLA DEĞİL PERFORMANS VE SÜREÇ ODAKLI TERFİ ETTİRİLMELİDİR"

"Uzman Öğretmen" ya da "Başöğretmen"in sınavlarla belirlenmesinin doğru bir yöntem olmadığını dile getiren Yapıcıoğlu, performansa dayalı bir sistemin oluşturulmasının hakkaniyete daha uygun olacağına işaret etti. Yapıcıoğlu, "Bize göre, yıllarını bu mesleğe vermiş, binlerce öğrenci yetiştiren öğretmenlerin sadece bir sınav ile değerlendirilmesi doğru değildir. Sınıfta dersi nasıl anlattığı, öğrenci ile diyalog, yetiştirdiği öğrencilerin nerelere geldiği, nasıl bir başarı yakaladıkları ya da o öğretmenin meslek sevgisini, eğitim performansını görmeden, değerlendirmeden sadece ruhsuz bir sınav ile bir öğretmeni mesleğinden soğutmak, sadece kuru bilgi ile bazı öğretmenlerin daha üste çıkmasını sonuç verecek böyle bir sınav ile öğretmenler arasında bir adaletsizlik oluşturmak doğru değildir. Öğretmenlerin değerlendirilmesi sınav odaklı değil, içerisinde öğrenci, veli, okul idaresi ve diğer meslektaşların da olduğu performans ve süreç odaklı olmalıdır. Halihazırda 20 yılını doldurmuş öğretmenlere 'Uzman Öğretmen', 25 yılını dolduran öğretmenlere de 'Başöğretmen' unvanı verilmelidir. 10 yılını doldurmuş olan öğretmenler ise görev yaptıkları okullarda idare, öğretmen ve veliler tarafından performans değerlendirmesine tabi tutulmalıdır. Performansı için bir puan ölçüsü getirilmeli, belli bir puanı aşan öğretmen 'Uzman Öğretmen ve 'Başöğretmen' olabilmelidir. Bizim önerimiz budur, sınav ile öğretmenlerimizi strese sokmaya ve aralarında yeni adaletsizliklere yol açmaya gerek yoktur." şeklinde konuştu.

"KARDEŞLİĞİN HUKUKU YERİNE GETİRİLİRSE ÇOK KISA BİR SÜREDE BU İŞ ÇÖZÜM YOLUNA GİRER"

Basın toplantısında değerlendirmelerin ardından basın mensuplarının sorularını cevaplandıran Yapıcıoğlu, Kürd Meselesi ve çözüm sürecine şu ifadeleri kullandı: Kürd Meselesi çözülmemiştir, halen çözüm beklemektedir ve Türkiye'nin en ciddi meselelerinden bir tanesidir. Adına çözüm süreci denen süreçte, o sürecin bir çözüm getirmeyeceğini söyledik. Çünkü temel bazı yanlışlar yapılmaktaydı. Bu mesele bir hak hukuk meselesidir. Eğer bir mesele hak ve hukuk meselesi ise o zaman temel hakların pazarlık konusu yapılamayacağı ve herhangi bir şarta bağlanamayacağı gerçeği de gözden uzak tutulmamalıdır. Eğer bir şey haksa siz bunu pazarlık konusu yapamazsınız. Eğer bir şey haksa sizin birileriyle oturup bunu müzakere etmeniz de gerekmiyor. Hak olduğuna inanıyorsanız, oturursunuz bir kanun değişikliği gerekiyorsa kanun değişikliği; bir idari tasarruf gerekiyorsa idare tasarruf, anayasa değişikliği gerekiyorsa anayasa değişikliği yapmak suretiyle bu hakları temin etmeniz gerekiyor. Ama bunlar yapılmadı, müzakere sonuçlarına göre adımlar atılacağı söylendi.

Bugün de eğer benzer bir süreç başlatılacaksa aynı hatalar tekrar edilecekse aynı yoldan gidilirse aynı sonuca varılır. Eğer sorun gerçekten çözülmek isteniyorsa önce sağlam bir irade, bir samimiyet gerekir. Sonra da doğru bir usul, doğru bir yön, doğru bir yöntem gerekir. Bunlar olursa elbette bu mesele çözülebilir. Kardeşlik sadece lafla olmaz, sadece edebiyat yapmakla olmaz, kardeşliğin hukuku yerine getirilirse ben inanıyorum ki halk da o samimiyeti görürse çok kısa bir sürede bu iş çözüm yoluna girer. Elbette bütün sorunların çözülmesi zaman alacaktır. Ama en azından bu sorun artık bir boyut değiştirecek, çözüm yoluna girdi diye halkta ciddi bir rahatlama olacak. Biz o inançtayız. Bunun için de bu adımları atacak samimi bir iradenin ortaya çıkmasını bekliyoruz.

SEÇİMDE HÜDA PAR HERHANGİ BİR İTTİFAKTA YER ALACAK MI?

Seçim ittifaklarına ilişkin sorulan bir soruya partisinin görüşünü aktararak yanıt veren Yapıcıoğlu, "Seçimde HÜDA PAR herhangi bir ittifakta yer alacak mı? Mümkündür, yer alabilir. Mevcut sistem siyasi partileri ittifaklara zorluyor. HÜDA PAR olarak 'mutlaka bir ittifak içerisinde yer alacağız, yer almalıyız' düşüncesinde değiliz. 2018 seçimlerinde de aynı şartlar vardı ve HÜDA PAR müstakilen tek başına seçimlere katıldı, 81 ilde kendi adaylarını gösterdi. Biz seçimlere hazırlanıyoruz, bir irtifak arayışında değiliz, bir ittifak teklifi gelirse değerlendiririz, partimizin yetkili organlarında bunu konuşuruz. Eğer milletimizin, memleketimizin menfaatine olacağı kanaatine varırsak, ilkelerimize de uygunsa o ittifak içerisinde yer alabiliriz ama kabul edemeyeceğimiz bir teklif ise biz yine 2018 seçimlerinde olduğu gibi tek başımıza seçimlere gireriz." dedi. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili de konuşan Yapıcıoğlu, "Şu anda kimlerin aday olacağı bile net değilken şimdiden bir şey söylemek, ihtimaller üzerinden konuşmak doğru olmaz. Eğer seçim olur, ikinci tura kalır ise ikinci tura kalan adaylardan bir tanesi ile ilgili bir karar alırız ve onu aldığımızda da kamuoyu ile paylaşırız." ifadelerini kullandı. (İLKHA)