Bir dizi programa ve açılışa katılmak üzere Adana'ya oradan da Yüreğir ilçesi Kiremithane Mahallesi’ne geçen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık,, burada esnafı ziyaret edip sohbet ediyor.
Bir esnafın Suriyeli sığınmacıların ülkelerine ne zaman döneceğini sorması üzerine Bakan Yanık, sözümona müjde verir gibi bir açıklama yapıyor.
Ne demiş sayın bakan?
"Orada inşallah güvenliği tesis ettikten sonra kendileri de gitmek isteyecek, biz de göndereceğiz. Ancak şu anda oraya gönderebileceğimiz bir yer yok. Mesele sadece Suriyelilerin can güvenliğini korumak değil, bizim sınır ötemizi de korumak. Türkiye burada 5 milyon Suriyeliye sadece merhametinden bakmıyor. Bunu iyi bilmek lazım" diye cevap veriyor.
Neredeyse (herkesin bildiği) bir devlet sırrını ifşa etti denilebilecek bir açıklama bu.
Demek ki Türkiye sadece merhametinden Suriyelilere bakmıyor.
Onlarla ilgili bir hesabı var.
Ne olabilir diye sorulursa Bakan Yanık güzel güzel izah etmiş.
Yani Suriye'nin kuzeyinde Türkiye'ye paralel bir uzantıda 5 milyon Suriyelinin yerleştirileceği bölgenin temin edilmesi ve sonrası bu Suriyeli Arap'ların Kürd nüfusun yoğun yaşadığı bölgeye yerleştirilerek demografik yapının ters yüz edilmesi sağlanmış olacak!
Yani bu bölgede Türkiye'ye bağımlı bir Arap kitlesi ve yerel yönetim oluşturulacak.
Sonrası Allah Kerim elbet!
Bayır Bucak Türkmenlerinin üst kademelerde bulunduğu yerel yönetim ile şimdilerde yavaş yavaş zikredilmeye başlanan 'Misak-ı Milli' sınırlarına doğru yelken açılacak...
Tabii nihai hedefi Kızıl Elma olanlar için bu hedef küçük bir adım.
Ama olsun en azından 100 yıllık bir uykudan 'Uyanış ve Diriliş' için fena değil!
Bakan Yanık'ın konuşmasında ilginç bir diğer nokta da şu cümlesi:
"Şimdi peyderpey gönderiyoruz. Biraz daha dişimizi sıkacağız ve 2023'ten sonra bunların hiçbirisi kalmayacak"
Bakan hanım kendince esnafa teselli veriyor galiba.
Ancak kullandığı ifadelerin her biri ayrı hakaret barındırıyor.
"Dişimizi sıkacağız!" ne demek Allah aşkına.
Suriyeli mülteciler birçok şehrin ağır iş yükünü taşırken ve ciddi manada ekonomik hareketliliğe vesile olurken onları 'Başbelası' bir hastalık veya sıkıntı olarak göstermek değil midir bu ifade?
Daha ağırı şu ifadesi tabii:
"2023'ten sonra bunların hiçbirisi kalmayacak!"
Öncelikle insan Azizdir. Yüce Allah cc, insanı Ahsanü-l Takvim üzerine yarattığını söyler (Tin Suresi-4)
Bir insan yaratılış gereği varlık aleminde ÖZNE'dir, NESNE değil.
Bir insana "bu , şu" diye hitap veya atıf aslında o kişiyi özne olmaktan çıkarıp nesneleştirmektir. Bu ifade bir kişi için büyük bir hakarettir.
Tabii mevzubahis 5 milyon olunca varın siz düşünün!
Yeri gelmişken bandı başa sarıp şunu da sormadan edemiyor insan;
Sahi Suriye'nin bu hale gelmesinde ve Suriyelilerin Türkiye gibi birçok ülkeye göçmen olarak dağılmasında Türkiye'nin rolü neydi?