Londra – Tahran
İran’da bu inancın kökleri 19’uncu yüzyıla dayanır. Bahailik tüm halklar arasında birlik ve eşitliğe çağırıyor. Bu inancın mensupları 1817’de İran’da doğan Bahaullah’ın öğretilerine inanıyor. Dünya genelinde milyonlarla ifade edilen mensuplarının İran’daki sayılarının yaklaşık 300 bin olduğu tahmin ediliyor.
Bahailik inancı, 1979 Devrimi sonrası sapkın inançlar kategorisinde değerlendirilmesi sebebiyle yasaklı. Fransız Haber Ajansı’na (AFP) göre İran siyasi rejimi bu inancın mensuplarını “bidat ehli” olarak tanımlıyor ve genellikle ezeli bölgesel düşmanı İsrail ile irtibatlı olmakla suçluyor.
İran İstihbarat Bakanlığı, gözaltına alınan zanlıların “merkezi, işgal altındaki Filistin’de bulunan, Adalet Evi olarak isimlendirilen Siyonist merkezle doğrudan bağlantılı olduklarını” açıkladı.
AFP’nin aktardığı Bakanlığın açıklamasında, “Bahsi geçen merkez, tutuklanan şebekeye, saldırgan propaganda hattı başlığı ve hedef bilgileri toplama özel görevi altında İran’da sapkın Bahai mezhebi örgütlendirmesini canlandırma stratejisini iletti. Şebekenin üyelerine Bahailik tarafından uydurulan sömürge öğretilerini geniş çapta yayma ve ülkenin dört bir yanında çeşitli düzeylerdeki eğitim ortamlarına özellikle anaokullarına sızma görevleri verildi” ifadeleri kullanıldı.
İran, Bahailiğe mensup olmakla suçladığı kişilerin mal varlığına genellikle el koyuyor. Ayrıca bu inancın mensupları üniversitelere giriş de dahil olmak üzere birçok avantajdan mahrum bırakılıyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu 2018’in sonlarında, Tahran’a dini azınlık mensuplarına yönelik “baskı”, “terörize etme” ve “keyfi tutuklamalara” son verme ve “dini mensubiyetleri sebebiyle tutuklanan Bahaileri serbest bırakma” çağrısında bulunmuştu.