Dış Haberler Servisi
Körfez’in parası, Fransa’nın silahları ve Rusya’nın paralı askerleriyle BM tarafından tanınan Trablus hükümetini devirmeye çalışan darbeci General Halife Hafter, Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) bir mahkeme tarafından insan haklarını ihlal etmekten suçlu bulundu. Kararı veren mahkemenin hakimi, Hafter'in davada iş birliği göstermediğini bu nedenle "gıyabında" tazminat ödemeye mahkum edildiğini duyurdu. Ülkesinde özellikle BAE’nin finanse ettiği "Libya Ulusal Ordusu" adlı gücün liderliğini yapan Hafter aleyhine çok sayıda aile, yakınlarının öldürülmesinden sorumlu olduğu gerekçesiyle davacı olmuştu.
Davacılar, ABD'de görülen mahkemede Hafter'in, "Libya halkına karşı başına buyruk bir savaş sürdürdüğünü" dile getirerek, "O çok sayıda erkeği, kadını ve çocukları bombalı saldırılarla ve başka sivilleri de işkencelerle öldürdü" ifadelerini kullandı.
‘SAVAŞ SUÇLARI NEDENİYLE HESAP VERECEK!’
Davanın başlamasını sağlayan isimlerden biri olan mağdur avukatlarından Faysal Gill, mahkemenin verdiği kararın ardından yaptığı açıklamada, "Adalet kazandı. Hafter işlediği savaş suçları nedeniyle hesap verecek" dedi. General Hafter'in kararı temyize taşıma hakkı bulunuyor. Ayrıca Hafter'in ödemeye mahkum edildiği tazminatın boyutunun belirlenmesi için yeni davalar görülecek.
ABD yargısı, geçen yıl Aralık ayında Libya'da yapılması planlanan seçimler nedeniyle, süreci etkilememek adına Hafter'in yargılandığı davayı geçici olarak durdurmuş; ancak daha sonra seçimlerin iptal edilmesinin ardından yeniden başlatmıştı.
Kendini devlet başkanı ilan eden Halife Hafter ise, bu sıfatı nedeniyle dokunulmazlığa sahip olduğunu öne sürerek, dava sürecini durdurmaya çalışmıştı. Hafter'in kontrolündeki Libya Ulusal Ordusu hala ülkenin doğusunda büyük bir bölgeyi kontrolü altında tutuyor.
‘HAFTER AMERİKA’NIN ADAMI’
Libya Ulusal Kongre Üyesi eski Bağımsız Milletvekili Abdulvehhab Muhammed Kayid, 2 yıl önce gazetemize yaptığı açıklamada Batı’nın Hafter’e olan desteğinin sebebini “iyi bir kukla olması” olarak izah etmiş ve Libya’nın daha iyi sömürülebilmesi için askeri bir vesayet düzeninin kurulmak istendiğini belirtmişti.
Gerçekte Libya’nın demokratik bir düzene sahip olmamasının diğer ülkeler için çok da sorun teşkil etmediğini, hatta NATO ve diğer dünya ülkelerinin, Libya halkını Kaddafi’ye karşı desteklediklerini ve bu konuda bir sorun görmediklerini belirten Kayid şunları söylemişti: “Ancak daha sonra Mısır’da Mursi’nin hükümete geldiği ve Libya üzerinden Filistin’e yüklü miktarda silah desteğinin sağlandığı görüldüğünde Mısır’da Ulusal ve Libya’da da medeni bir yönetimin hâkim olmasından korktular. Bunun üzerine BAE, Arap baharını sonlandırma görevini üstlenerek Mısır’ın, Libya’nın ve diğer tüm güçlerin askeri yönetimin eline geçmesi için tüm imkânlarını seferber etti. Çünkü israil’in işine gelecek olan tek yönetim şekli askeri yönetimdir.”
Kayid, ilginç açıklamalarını sürdürerek şunları söylemişti: “Amerikan vatandaşı olan Hafter’e gelince, o Pentagon’a çok az bir mesafe uzaklıkta bulunan Virginia eyaletinde yaşamaktaydı. Çad’ta esir olarak tutulduğu dönemde onu kurtarıp yanına alan ve kendi ülkesinde 20 yıl barındıran ülke Amerika’dır. Böyle birinin Amerika’ya bağlı bir kukla ve onların askeri olması dışında bir şey düşünülemez.”
HAFTER'İN TERK ETTİĞİ TERHUNE'DE BULUNAN TOPLU MEZARLAR
Libya ordusu, 25 Mart'ta başlattığı Barış Fırtınası Operasyonu kapsamında 5 Haziran'da Terhune kentinde kontrolü sağlamıştı. Ordu güçleri operasyon kapsamında bütün batı sahil şehirlerini, stratejik Vatiyye Askeri Hava Üssü'nü ve Batı Dağı'ndaki bölgeleri ele geçirmişti.
Ordunun Terhune kentini milislerden arındırmasının ardından, şehirde çok sayıda insan hakları ihlallerine rastlanmıştı.
Libya emniyet makamları, şehirdeki bir hastanede "aralarında kadın ve çocukların da yer aldığı bazıları başlarından vurularak infaz edilmiş 106 ceset" bulunduğunu açıklamış, ilerleyen günlerde de şehrin çevresindeki bir konteynerin içinde çok sayıda ceset bulunmuştu.
HAFTER YERİNE BAŞAĞA MI?
Son zamanlarda Trablus hükümetinin hakimiyetindeki bölgeden Hafter’in hakimiyetindeki bölgeye giden ve Tobruk Temsilciler meclisi tarafından başbakan ilan edilen Fethi Başağa’nın ziyaret ve temasları batının “kukla değişimine gittiğine” dair kanaatlerin oluşmasına neden oldu. Başağa son yaptığı açıklamalarda özellikle batıya mesaj verme yoluna gitti. Sosyal medyadan şunları söyledi: “İtalya ve Fransa ile yaptığımız olumlu görüşmelerden sonra, ilişkilerimizi pekiştirmek ve ortak çıkarlarımıza ulaşmak için birlikte çalışma taahhüdümüzü teyit ettik.”
Akdeniz'de güvenliğin anahtarı olarak nitelendirdiği Libya'nın Avrupa için sürdürülebilir depolitize bir enerji kaynağı olabileceğini kaydeden Başağa, ayrıca terörizm ve yasa dışı göçle mücadelede Libya’nın oynayabileceği role işaret ederek Batı medyasına “her türlü kullanıma hazır” olduğu mesajını verdi.