Kanserin tedavisinin anahtarı fillerde mi?

Akademik bilim dergisi Journal of Molecular Biology and Evolution'da yayınlanan yeni araştırma, kanser tedavisinin anahtarının fillerde olabileceğini gösterdi.

Ekleme: 18.07.2022 14:41:03 / Güncelleme: 18.07.2022 14:41:03 / Sağlık
Destek için 

Araştırmada ayrıca bilim insanlarının, fillerin vücutlarında mutasyona uğramış hücreleri yok edebilen ve tümörle savaşan proteinlerden büyük miktarda taşıdığını ortaya koydukları sonuçlar da yer alıyor.

Bu yeni araştırma yaklaşık 5 ton ağırlığındaki uzun ömürlü bu vahşi hayvanların, kansere karşı nasıl yüksek direnç gösterdiklerini ve insanlara kıyasla enfeksiyona nasıl daha az duyarlı olduklarını açıklıyor.

Şarku’l Avsat’ın Southwest News Media’dan aktardığı habere göre, genetik alanında yapılan yeni keşifer sayesinde dünyanın en ölümcül hastalıklarından biri olan kanser için kapsamlı ve birleşik bir tedavi oluşturulabilir.

Çalışmanın ortak yazarlarından Prof. Dr. Fritz Vollrath: “Bu karmaşık ve merak uyandıran çalışma, fillerde etkileyici boyuttan çok daha fazlası olduğunu ve bu önemli hayvanları sadece korumakla kalmayıp aynı zamanda en ince ayrıntısına kadar incelememizin de ne kadar önemli olduğunu gösteriyor” dedi.

Hücreler bir organizmanın yaşamı boyunca bölünmeye devam ederler ve her biri bir tümör üretme riski taşır. Filler ise, genomun koruyucusu olarak adlandırılan ve p53 olarak bilinen bir genin her bir ebeveynden 20 gen olmak üzere 40 kopyasını miras alırlar ve bu genler kusurlu DNA'lı hücreleri avlar ve ortadan kaldırır. Sözü edilen bu genden diğer tüm memelilerdeyse sadece iki tane var.

Biyokimyasal analiz ve bilgisayar simülasyonları da 40 versiyonun yapısal olarak biraz farklı olduğunu gösterdi. Bu ise her bir ebeveynde birer adet olan genle kıyaslandığında fillerin kansere karşı aktivitelerde diğer memelilere göre nasıl daha etkin olduklarını gösteriyor.

Fransız Ulusal Sağlık ve Tıbbi Araştırma Enstitüsü'nden (INSERM) ortak yazar Prof. Dr. Robin Fahraeus: “Bu, p53'ün kanser gelişimini önlemeye nasıl katkıda bulunduğunu anlamamız için heyecan verici bir gelişme. İnsanlarda aynı p53 proteini, hücrelerin çoğalmayı durdurması mı yoksa apoptoza mı (intihar) gitmesi gerektiğine karar vermekten sorumludur. Ancak açıklanması zor olan şey, bu proteinin kararını nasıl verdiği” diye konuştu.

Fahraeus “Farklı etkileşim kapasitelerine sahip fillerde birkaç p53 formunun varlığı, tümör baskılayıcı aktiviteye ışık tutmak için heyecan verici yeni bir yaklaşım sunuyor” diye ekledi.

Journal of Molecular Biology and Evolution'da yayınlanan çalışmanın sonuçları, p53 proteinlerinin aktive edilme şekline ışık tutarak, kansere neden olan ortamlara karşı duyarlılıklarını ve tepkilerini artıran ilaçların geliştirilmesine kapı araladı.

Barcelona Üniversitesi’nden çalışmanın baş yazarı Dr. Konstantinos Karakostis şunları ekledi: “Kavramsal olarak, hücredeki çeşitli streslere verilen tepkileri toplu veya sinerjik olarak birlikte düzenleyen yapısal olarak değiştirilmiş p53 havuzlarının birikimi, biyomedikal uygulamalar için yüksek potansiyel öneme sahip alternatif bir hücre düzenlemesi modeli oluşturur.”

Son olarak dişleri nedeniyle büyük ilgi gören fillerin, kaçak avcılar tarafından avlanmaları sebebiyle nesillerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtmekte fayda var.

Fillerin dünya genelindeki popülasyonları son yüzyılda önemli bir düşüşe tanık oldu. Şu anda Afrika'da yaklaşık 400 bin ve Asya'da yaklaşık 30 bin fil var.

Bir asır önce, popülasyonları her iki kıtada da yaygınken, şimdiyse filler habitat kaybı ve küresel ısınmadan kaynaklanan ek tehditlerle karşı karşıyalar.

Etiketler: