Buğday hasadı, tarımsal verimlilik ve çiftçi beklentileri hakkında İLKHA’ya önemli açıklamalarda bulunan Adana Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Feyzullah Korkut, üreticinin mevcut durumdan memnun olmadığını söyledi.
Feyzullah Korkut: “Adana bir defa ilklerin şehri. Şöyle bir baktığımızda görüyoruz ki karpuz, kavun, şeftali, erik, kiraz, buğday ve benzeri sayabileceğimiz ürünlerin tamamı Türkiye’de ilk Adana bölgesinde yetişiyor ve Tüm Türkiye’ye dağılıyor.” diye belirtti.
“Yağış rejiminin değiştiğini görüyoruz”
Yağışların tarlada bulunan ürünler için mutlaka çok faydalı olduğunu belirten Korkut, “Özellikle şu dönemde olan yağışlar hem narenciyede hem tarladaki sebze grubu ürünlerde hem de taş çekirdekli meyvelerde, sebzelerin hepsinde oldukça faydalı olacaktır. Yağış rejiminin değişmesinin ve nisan ayı yağmurlarının mayıs ile hazirana kaymasının buğday veriminin düşmesinde çok etkili oldu.” dedi.
“Buğdayda rekolte, daha önceki yıllarla kıyasladığımız zaman, oldukça düşük”
Şu an buğday ve arpanın hasadının yapıldığını ve Adana’yı buğday açısından ova-kırsal diye iki bölümde değerlendirmek gerektiğini söyleyen Korkut, “Buğday ağırlıklı konuşacak olursak buğdayda rekolte daha önceki yıllarla kıyasladığımız zaman oldukça düşük. Neden düşük? Kırsal kesimde hasat 20 Mayıs’ta başladı. Biz de takip ettik o dönemde. Normalde verimler 300-350 kilo arasında olması gerekirken bu yıl 200 kilolara kadar düştüğünü gördük. Neredeyse yarı yarıya düştü.” diye konuştu.
“2 bin lira civarında olan üre gübresi 16-18 bin liraya çıktı”
Ovada beklenilen verimin alınamamasında nisan ayında beklenen yağışların olmamasına ve aralık ayı dolar kurunun yükselmesiyle birlikte girdi maliyetlerindeki yükselişe dikkat çeken Korkut, “2 bin lira civarında olan üre gübresi 16-17-18 bin liraya çıktı. Bu ne demek? Neredeyse on kat arttı demek. Dolayısıyla üretici ne yapacağını şaşırdı. Acaba buğday eksem mi ekmesem mi! Gübre atayım mı atmayayım mı? Az mı atayım çok mu atayım ikilemine düştü.” ifadelerini kullandı.
“Üretici memnun değil”
Bazı üreticiler hiç taban gübresi kullanmadan bazısı da çok az kullanarak ekim yaptıklarını belirten Korkut, “Bu da rekoltenin düşmesinde ilk başlangıç adımıdır. Birim alandan elde edilen ürün miktarını etkiledi bu durum. Şimdi geldiğimiz noktada ovada ve kırsalda hasat bitti. Adana’da hasat tamamlandı. Aldığımız doneler bizim, ovada özellikle 600-700 kilo aralığında olması gereken verimlerinin 400-450 kilolarda olduğunu gösteriyor. Tabi bu ciddi anlamda bir düşüş. Üretici zaten kâr edemiyordu. Bir de ürünlerden düşük verim üzerine eklendiği ve girdi maliyetlerinin de çok ciddi arttığı göz önüne alındığında üretici memnun değil şu anda.” şeklinde konuştu.
“Belirlenen buğday taban fiyatı, çiftçileri hayal kırıklığına uğrattı”
Adana Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Feyzullah Korkut
Açıklanan buğday taban fiyatlarının çiftçi tarafından yeterli bulunmadığını söyleyen Korkut, açıklamanın geç yapılmasının da çiftçide tedirginliğe sebep olduğunu söyledi.
Korkut, “Ziraat Mühendisleri Odası olarak biz buğday fiyatının, daha doğrusu çiftçiye çıplak maliyetinin, 6 lira 11 kuruş olduğunu tespit ettik. Yüzde 30 kâr marjı koyduk ve bunun 7 lira 94 kuruşa ulaştığını gördük. Buğday taban fiyatı 8 liradan aşağı olmamalı diye bir açıklama yaptık.” dedi.
“Açıklama çok geç yapıldı”
Her yıl toprak mahsulleri ofisi tarafından mayısın ilk haftası ya da onuna kadar açıklanan taban fiyatı bu yıl gecikti. Hasat kırsalda tamamlandı. Ovada yüzde 50’ye geldi. Beş haziranda açıkladılar. Çok geç bir açıklama yapıldı. Üretici bu durumda biraz endişelendi, tedirgin oldu. Tedirginlik devam etti, fiyat açıklandı. Tonu 6 bin 50 lira; bin lira Toprak Mahsulleri Ofisi’ne verirseniz tonu 7 bin 50 liralık bir rakam açıklandı. Bu rakam çiftçileri de hayal kırıklığına uğrattı. Nasıl hayal kırıklığına uğrattı? Çiftçi borçlu... Bir an önce buğdayını satıp borçlarını ödemek istiyor. Alacaklılar sıkıştırıyor. Sonuçta TMO bu konuda belirleyici role sahip. Serbest piyasa açıldı. Tonu 7 bin 200 liradan alım başladı. Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından 7 bin 50 diye açıklanınca pirim dahil, 7 bin liranın altına düştü fiyatlar. Piyasayı regüle edeyim derken tam tersine bu anlamda üreticinin eline geçecek olan geliri azaltmış oldu. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin hem düzgün fiyat açıklaması yapması hem de bu fiyatı revize edip 8 liranın üzerine çıkarması gerektiğini düşünüyorum. Toprak mahsulleri Ofisi’nin mutlak alıcı konumunda olması lazım. Ofis dışarıdan buğday ithal edeceğine, depolarını, silolarını, üreticimizin ürünleri ile doldursun istiyoruz. Dolayısıyla mutlak alıcı konumunda olmasını ve bu fiyatları tekrar gözden geçirmeleri gerektiğini düşünüyoruz.” şeklinde konuştu.
“4,2 milyon hektarlık alan tarım dışına çıktı”
Tarım topraklarının korunması ve bir karışının bile heba edilmemesi konusunda Ziraat Mühendisleri Odası’nın kesin kararı olduğunu vurgulayan Korkut, “Son 20 yılda kaybettiğimiz tarım toprağı, üreticinin üretimden vazgeçtiği, üretemediği alanlar olarak söylüyorum. 4,2 milyon hektarlık alan tarım dışına çıktı. Bu korkunç bir rakam. Buna örnek verecek olursam: Trakya'nın bir buçuk katı büyük bir alandan bahsediyoruz. Eğer bu alan şu anda işleniyor olsaydı biz ne buğday ne ayçiçeği yağı ne de pamuk ithal ediyor olurduk. Yine Hollanda’dan daha büyük bir alandan bahsediyoruz. Bunları kıyaslanması açısından söyledim. Ziraat Mühendisleri Odası ve Ziraat mühendisleri olarak, bunun önüne geçmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Ama bu tarım topraklarının korunması sadece Ziraat mühendislerinin görevi olmamalı diye düşünüyorum. Tüm toplumun ister gazeteci ister işçi, isterse de memur olalım. Hangi meslekten olursak olalım, tarım topraklarının korunması konusunda, duyarlılığımızı ön plana çıkarmamız lazım. Çünkü yaşadığımız bu topraklar sadece insanoğluna ait değil. Burada toprak üzerinde yaşayan bitkiler, hayvanlar ve diğer canlılar da bu topraktan nemalanıyor.“ ifadelerini kullandı.
“Üreticiye ve çiftçilere verilecek olan destek, gayrisafi milli hasılanın yüzde birinden az olamaz”
Çiftçinin verilen kısmi desteklerle ayakta kalmaya çalıştığını söyleyen Korkut, “Sağlanan destek kesinlikle yeterli değil. Neden yeterli değil? Ya da ne yapılması gerekiyor? Anayasa’da kanunlarımız var. Kanunlarımızdan bir tanesi de çiftçiye verilecek desteklerle ilgilidir. Kanun diyor ki: ‘Üreticiye ve çiftçilere verilecek olan destek, gayrisafi milli hasılanın yüzde birinden az olamaz.’ dedi.
“Mısır, en çok suya ihtiyaç duyar”
Çiftçiye verilen destek ödemelerinin yönlendirici ve belli bir zamana bağlı olması gerektiğini ifade eden Korkut, şunları kaydetti: “Çiftçiye ne kadar destek yapılacağı, hangi ürüne, hangi zamanda, hangi şartlarda ödemenin yapılacağı, bunların hepsinin daha çok şeffaf bir şekilde, başta belli olması lazım ki üretici ürününü ekerken ona göre hareket etsin. Yani bunu niye söylüyorum, Adana'da mısır üretiyoruz. Kızıltepe’de, Mardin’de, Diyarbakır'da, Konya’da da üretiyoruz. Mısır, tarla bitkileri içerisinde, en çok su ihtiyacı olan bitkilerden biridir. Adana'da üretiyoruz, tamam üretebiliriz, çünkü suyumuz fena değil. Fakat Konya Ovası’nda, yeraltı suyuyla sulama yaparken mısır ekmememiz lazım. Orayı, tahıl ambarı ise buğdaya ya da farklı alternatif ürünlere yönlendirmemiz lazım.” diye belirtti.
“Ürün ekimi, sağlanan desteğe göre şekillenmeli”
Korkut son olarak şunları söyledi: “Destekle bunun ne alakası var? Mısırın yetiştirileceği yerleri tespit ettikten sonra, ‘o bölgeye desteği 1 lira yerine 2 lira veriyorum ama şurada şu ürünü ekersen’ diyebiliriz. Konya’dan bahsediyorum. Burada mısıra destek vermiyorum dersin, ekmez kimse. Yani dolayısıyla destekler yeterli değil ve üretici bu konuda çok muzdarip.” (İLKHA)