İslami kimliğinden dolayı uzun yıllar zindanlarda kalan ve vefatından önceki yaklaşık son 7 yılını muhacir olarak geçiren Molla Muhammed Said Varol, 12 Haziran 2018'de geçirdiği trafik kazası sonucu Hakk'ın rahmetine kavuştu.
1967 yılında Batman'ın Beşiri ilçesine bağlı Çakıllı (Bénarin) köyünün Yağlıca (Cımsaré) mezrasında doğan Varol, ailesinin yönlendirmesiyle küçük yaşta medrese eğitimine başladı, Şeyh Halil ve Tillo medreselerinden Molla Burhan gibi seydalardan İslami eğitimini tamamlayarak Molla Mehmet Şerif'in yanında icazetini aldı.
Medrese eğitimi sürecinde sergilediği üstün başarılarının yanı sıra edep, haya ve geniş ahlakından dolayı hocaları tarafından çokça sevilen Varol, ilmini tamamladıktan sonra Diyarbakır'ın Silvan ilçesine yerleşti.
1980'li yıllarda adeta bir vakıf veya dernek gibi faaliyet gösteren kitap evleri, ilim öğretme ve dine faydalı işler yapma adına merkez konumundaydı. Silvan'da "Oku" kitap evi işleten Ağabeyi Molla Muhammed Beşir Varol'a yardım ettiği dönemde gençlerle ilgilenme fırsatı bulan Molla Said, bu süreçte hem ekonomik alanda ailesine yardımcı olmuş hem de tebliğ çalışmasına başladı.
90’lı yıllarda istenilmeyen olayların yaşanılması üzerine ağabeyiyle yolları ayrılan Molla Said Silvan'da kalırken ağabeyi Molla Beşir, Batman’a yerleşmek mecburiyetinde kaldı. 1990 yılının sonlarına kadar İslami çalışmalarını Silvan'da sürdüren Molla Said, 1991'de Bismil ilçesine taşındı.
2000 yılında İslami çalışmalarından dolayı yakalanıp yaklaşık 6 ay boyunca işkence gördükten sonra Yusufi medrese ile tanışan Varol, Bingöl Cezaevinde felç geçirmiş, 2001'de Siirt Cezaevine sevki gerçekleşmişti. 2004 yılında Diyarbakır D Tipi Cezaevine gönderilen Molla Said, daha sonradan cezaevine giren ağabeyi Molla Beşir ile yaklaşık 7 yıl beraber zaman geçirme fırsatını buldu.
Molla Said, Yargıtay 9'uncu Ceza Dairesi’nin, ağır ceza mahkemelerinde yargılama süresini 10 yıl olarak belirlemesi üzerine 4 Ocak 2011 tarihinde Diyarbakır D Tipi Cezaevinden aralarında Hizbullah Cemaati Rehberi Edip Gümüş'ün de olduğu Hizbullah Ana Davası sanıklarıyla beraber tahliye oldu.
Bazı kesimlerin ve medyanın baskıları sonucu hakkında tekrardan tutuklama kararının gündeme gelmesinden sonra hicret etmek mecburiyetinde kalan Molla Said, 7 yıl muhacerat hayatından sonra geçirdiği elim trafik kazası sonucu Rabbine kavuştu.
Ahlakı ve İslami mücadeleye verdiği önem
Gösterişten ve ön plana çıkmaktan uzak bir yaşantısı olan Molla Said, yaptığı faaliyetleri ihlasla yapar, onu tanımayanlar yaptığı faaliyetleri bilmezdi. Kur'an-ı Kerim'in tasvir ettiği güzel ahlak, hilm, cesaret ve arkadaşlarını teskin etme yönünde farklı bir kişiliğe sahipti. Kısa ömründe büyük tecrübelere sahip olan Molla Said, hiçbir zaman dava içerisindeki mücadelesinden, çalışmalarından, gayretinden bahsetmez; ümmetin ittihadını dert edinerek her zaman “Ne yapılabilir” endişesini taşırdı.
Cezaevinde arkadaşlarından birinin herhangi bir sorunu olduğunda onun yanına gider, samimiyeti ve ihlası karşısında rahatlardı. Cezaevinde oluşan sorun ve sıkıntılar karşısında Molla Said'in, arkadaşlarını teskin edici bir rolü vardı.
Medreselerde ortalama 8-9 yılda öğrenilecek Arapça ilmini, cezaevinde kaldığı süre içerisinde yarı felçli haliyle 2 yıllık kısa süre zarfında öğretirken bunun yanında daha çok Siyer, Risale-i Nur, Tefsir, fıkıh, Akaid ve gramer dersleri vererek arkadaşlarının da ilmi alanda gelişim sağlamalarına yardımcı oldu.
İlim sevdalısı bir dava eri
Cezaevi sürecinde kendini sürekli ilme veren Molla Said, ilgilendiği zindan arkadaşlarına İslami ilimler alanında dersler vermeye başlamış, birçok mahkûm arkadaşına icazet vermişti. Hatta kış aylarında hava şartları müsait olmasa bile ilim derslerini aksatmayıp devam ettirdiği dönemde alt koğuştakilere ders vermek için pencereleri açmak zorunda kaldığından üşümemek ve hasta olmamak adına vücuduna naylon muşamba sarmasına rağmen hasta olmuş safra kesesinden ameliyat olmak mecburiyetinde kalmıştı.
Molla Said, cezaevinde ilim dışında kardeşlerinin her türlü sıkıntısını dinleyip gidermeye çalışmasının yanı sıra alçak gönüllüğü ve mütevazi yapısından dolayı yemekten bulaşığa kadar ve temizlik gibi birçok hizmeti arkadaşlarına yapardı. Arkadaşları onu ilimde Hazreti Ali, cesarette Hazreti Ömer, ahlaki konuda da Hazreti Osman'a benzetirdi.
Molla Said, ibadi alanda nafile orucun sünnet, ilmin ise farz olduğu düsturuyla çevresindekilere her zaman ilim tahsil edilmesini tavsiye etmiş, özellikle zindan arkadaşlarına şu telkinlerde bulunmuştu:
"Molla Said bizlere 'Bizim burada öğrendiğimiz ilim farzdır. Allah'ın izniyle bizler bu ilimle Ümmet'in geleceğini inşa edeceğiz. Elbette ki nafile oruçlar kıymetlidir. Fakat bu şahsımızla alakalıdır, tedris ettiğimiz ilimse ileride bir insanın hayatına fayda verebilir. Dolayısıyla ilimle uğraşalım. Yarın bir gün farklı cezaevlerine gidersek mutlaka sünnet ibadetlere ağırlık vereceğiz." (İLKHA)