Mustafa Karakaş
Bir inancı benimsemiyorsanız ona saldırmak, onu ısırmak zorunda değilsiniz. Biz Müslümanlar Şintoizme inanmayız ama tüm ömrümüzü Şintoizme inanmıyorum diye slogan atmakla da geçirmeyiz.
Zaten normal, sağlıklı insanlar inanmadıklarını merkeze alıp gündemleştirmezler.
Ancak ruh hastaları inanmadığı şeye saldırarak rahatlar!
İş bu noktada Antalya’da Serik’te Kur’an’a tekme atılan olay basit bir olay değildir.
Seküler ifsadın ve kutsallara saygısızlığın geldiği doruk nokta budur.
İman edenler ile azgın kafirler arasındaki beliğ farklardan biri de budur. Biz inanmadığımız şeyi yok etmeye çalışmayız.
İslam tasvip etmediği şeyin iddialarını çürütür.
Bu noktada bu yöntem günümüz deyimi ile bilimsel ve rasyonaliteye uygun olandır. Ama muannit küfür öyle değildir.
Rekabet edemediği için ya Kitab’ı yakarak kitleyi provoke etmeye çalışır, ya Kitab’ın kendisine indiği Resule hakaret ederek gündeme gelir. Antalya Serik’teki olayın dibine kadar inilmelidir.
Mevzu bahis olayın yaşandığı okulun adı Serik Atatürk Anadolu Lisesi.
Bu okulda Kur’an dersi var mı? Varsa bu olay Kur’an Dersinin olduğu gün mü yaşandı?
Müfredetta Kur’an dersi yoksa Kur’an neden oraya getirildi.
Müfredatta Kur’an dersi yoksa bu iş planlı ve tertipli bir provokasyon olarak mı değerlendirilmeli?
Olayı yapan şahsın ailesi hangi dindendir.
Serik’teki olay basit bir olay değildir. ‘Kur’an’ın her bir harfine bin başım kurban olsun’ diyen medeniyetin çocukları, Rasmus Paludan gibi soysuzlaşma emareleri gösteriyorsa derhal önlem alınmalıdır.