Siyonist işgalcilerin 31 Mayıs 2010'da tarihinde, Gazze'ye insani yardım götürmek üzere "Rotamız Filistin, Yükümüz Özgürlük" sloganıyla yola çıkan Mavi Marmara gemisine düzenlediği ve 10 kişinin şehid olduğu, onlarca Müslümanın da yaralandığı saldırının yıldönümünde Eskişehir'de basın açıklaması düzenlendi.
Kardeşlik Platformu'na bağlı STK'ların destek verdiği basın açıklamasını İHH İnsani Yardım Vakfı Eskişehir Başkanı Musa Karadaş okudu.
"Siyonist işgal rejimi, uluslararası hukuku ayaklar altına alarak bölgede bitmek bilmez bir kriz sarmalı üretmiştir"
20'nci yüzyılın başlarında Ortadoğu'da ciddi kırılmalar ve bu kırılmaların getirdiği büyük değişimler yaşandığını belirten Karadaş, "Bölgenin hâkim gücü Osmanlı’nın zayıflamasıyla; uzun yüzyıllardır adalet ve barış çınarı altında yaşayan bu coğrafyada kanla işgal tarihi yazılmaya başlandı. Bu süreçte; önce Hristiyan siyonizmi, ardından Yahudi siyonizminin girişimleri sonucunda dünyanın pek çok yerinden Yahudiler bölgeye getirilerek Filistinliler yerinden edilmeye başlandı. Bölgeye gelen siyonistler, manda rejiminin de çabaları ile silahlı çeteler oluşturarak yerli halkı yerinden etmeye çalışmış, kolonileşme faaliyetleri içine girmiştir. 'Etnik Temizlik' diyeceğimiz bu süreçte sistematik bir soykırım yaşanmış, yüzbinlerce Filistinli yerinden edilerek israil işgal rejiminin kuruluşu ilan edilmiştir. Bugün geldiğimiz noktada Filistin topraklarının neredeyse tamamı, apartheid israil rejiminin işgaline uğradı. Kurulduğu günden itibaren bölgedeki hak ihlallerine devam eden israil, uluslararası hukuku ayaklar altına alarak bölgede bitmek bilmez bir kriz sarmalı üretmiştir. Bu kriz, sadece Filistin toprakları ile de sınırlı kalmamış; dalga dalga tüm dünyayı etkisi altına alan bir virüse dönüşmüştür. israil’in son yıllardaki karnesine baktığımızda, hemen hemen her gün ayrı bir hak ihlali ve yerinden etme ile görülmektedir. Çocuk, yaşlı ve kadınlar üzerinde uyguladığı sert ve acımasız politikalar ile milyonlarca insanın yerinden edilmesi, evleri yıkarak toprakların işgal edilmesi, mabetlere saldırarak din özgürlüğünün elinden alınması bu ihlallerden yalnızca bazılarıdır. Filistinlilerin yaptığı insancıl gösterilere uyguladığı orantısız güç ile binlerce gencin sakat kalmasına ve bir ömür boyu tekerlekli sandalyeye mahkûm olmasına sebep oldu." dedi.
"Mülkün temeli olan adalet; Yahudi lobisinin gizli görüşmeleri ile engellenmeye çalışıldı"
Son 70 yıldır Ortadoğu'da sadece problemden, kandan ve gözyaşından beslenen siyonist işgal çetesinin, sadece Filistin için değil; Türkiye içinde bir güvenlik sorunu olduğunu dile getiren Karadaş, "2010 yılında insani yardım taşıyan Mavi Marmara Gemisine, uluslararası sularda yaptıkları hukuksuz saldırı ile 9 vatandaşımız şehit edilmiş, 1 kişi 4 yıl boyunca komada kaldıktan sonra şehit olmuştur. 56 insani yardım gönüllüsü de ağır bir şekilde yaralanmıştır. Bu saldırı sonrasında yaşanan süreçte Mavi Marmara Derneği olarak tam 12 yıldır süren hukuk mücadelesine başladık. Ailelerimiz ve arkadaşlarımız adına ulusal ve uluslararası mecralarda yaptığımız kişisel başvurulara, gayri hukuki şekilde engel olunmaya çalışıldı. Mülkün temeli olan adalet; Yahudi lobisinin gizli görüşmeleri ile engellenmeye çalışıldı. Bağımsız Türkiye mahkemeleri, taraflı tutumu ile insanların hak ve hukuk arayışlarına engel üstüne engel koydu. Mavi Marmara saldırısından sonra apartheid israil güçleri, Türkiye'ye onlarca söz verdi. Gazze'de hala devam eden karadan ve denizden ambargonun kaldırılması, Kudüs'te bulunan Müslüman nüfusun taciz edilmesinin durdurulması, İslam en önemli kutsal mekânlarından biri olan Mescid-i Aksa'daki saldırıların önlenmesi ve Filistinlilere seyahat, din özgürlüğü tanınması gibi yerine getirilmeyen onlarca sözler verildi." şeklinde konuştu.
"Mavi Marmara yoluna devam etmektedir, kutlu sefer rotasını hiçbir zaman değiştirmemiştir"
Mavi Marmara gemisinin 2010 yılında başladığı yolculuğuna hala devam ettiğinin altını çizen Karadaş, "Dünya'nın farklı ülkelerinden bir araya gelen ve farklı dillere sahip 700 kadar yolcu, bundan 12 yıl önce Gazze'ye insani yardım ulaştırmak için yola çıkmıştır. Mavi Marmara ile beraber 8 gemiden oluşan Özgürlük Filosu, neredeyse her gün insan hakları ihlallerinin yaşandığı Filistin coğrafyasını tekrardan Dünya’nın gündemine taşımayı başarmıştır. Bugün geldiğimiz süreçte israil işgal güçleri, Filistin'in her bölgesinde uyguladığı yıkım ve göç politikası ile bölgede daha fazla problem üretmekte ve kendi ırkından başka bir millete yaşam hakkı tanımamaktadır. İyi bir insan olmanın verdiği mazlumdan yana olma tavrımız dün olduğu gibi bugünde devam etmektedir. Buradan şunu tekrar belirtmek istiyoruz; Mavi Marmara yoluna devam etmektedir, Kutlu Sefer rotasını hiçbir zaman değiştirmemiştir. Kandan ve gözyaşından beslenen işgal güçleriyle yakınlaşmayı kabul etmiyor ve şunu tekrardan haykırıyoruz. Filistin Özgür olana dek, Mescid-i Aksa'da işgal durdurulana dek seferimize devam edeceğiz ve mazlum coğrafyalar için her zaman ilk günkü samimiyetle yola çıkmaya hazırız." ifadelerini kullandı. (İLKHA)