Ülkemizde resmi rakamlara göre nüfusun yüzde 90'ından fazlası Müslüman. Küresel çapta iletişimin olduğu zamanımızda özellikle son 20 yılda ahlaki ve İslami değerlerden gittikçe uzaklaşıldı.
Toplumu yönetenlerin ihmali, aile içerisinde iletişimin zayıflaması birçok sıkıntıyı da beraberinde getirdi. İnternet ve televizyonlarda ahlaksızlığın boy boy gösterilmesi aile içerisine kadar işlemiş, hassasiyet sahibi olan ailelerin çocuklarını dahi olumsuz etkilemiş durumda.
Toplumsal manada yaşadığımız sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin İLKHA muhabirine konuşan Araştırmacı-Yazar Cemal Çınar, özellikle yaz aylarında gayri ahlaki kılık kıyafet giyilmesi, helal ve harama riayetin zayıflaması, şans oyunlarına ilginin reklamlarla arttırılması, internetin ehil olmayanların elinde olması sebebiyle dini inancımıza ve ahlakımıza ters düşen yayınların üretilmesi gibi birçok konunun toplumsal sonucuna ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
"Özgürlüğünüzü yaşamak ayrı Cenabı Allah'a isyan etmek ayrıdır"
İnsanımız şu anda özgürlük ile itaati, farz ile mesuliyeti, toplumdaki fayda ile ahiretteki sevabı karıştırdığını söyleyen Çınar, "İnsanın özgür olması, hür iradeye sahip olması ayrıdır, cenabı Allah'a karşı asi olması ayrıdır. Dolaysıyla kılık kıyafet hususunda dikkat etmeyen her bir genç ve o gençlerin anne babaları, akrabaları mesuldür. Hatta devletin en üst yöneticileri dahi mesuldür. Allah'ın haram ilan ettiği bir fiili doğal bir hal kabul etmek hususunda her insanın bir mesuliyeti var. En büyük sorumluluk başta bu işi özgürlükle karıştırıp Allah'u Teâlâ'nın sınırını çiğneme özgürlüğü kendisinde bulanadır. Allah'u Teâlâ din seçmede dahi özgür bırakmıştır ama kişi bir dini seçtiğinde de o dinin gereklerini yapmakla yükümlüdür. Sadece dinde değil tüm temel meselelerde böyledir. Dolayısıyla gençlerimize sesleniyorum! Özgürlüğünüzü yaşamanız ayrı bir şey Cenabı Allah'a isyan etmek ayrı bir şeydir. Bunları birbirlerinden ayırt etmeleri lazım." dedi.
"Haram yolla elde edilen kazancı yiyen bir toplumun huzur içerisinde ayakta kalması mümkün değildir"
İslami bir toplumu ekonomik olarak çökertmek için faiz ve kumar gibi iki etkenin yeterli olacağını belirten Çınar, "Her ikisi de birilerini çalışmadan, çalışanların emeğini gasp etmek üzere kuruludur. Aslında insani açıdan bakıldığında da hak ve hukuk açısından sıkıntılıdır ama bizim için önemli olan dinimizin koyduğu yasaklardır. Haram yolla elde edilen kazancı yiyen bir toplumun huzur içerisinde ayakta kalması mümkün değildir. Devlet yetkililerin bu reklamları herkesin görebildiği yerde, belediye bilboardlarında verilmemesi lazım." diye konuştu.
"Toplumu felaketten kurtarmak için herkes üzerine düşeni yapmalı"
Gün geçtikçe İslami değerlerden kopup batının gayri ahlaki, gayri insani, gayri İslami düşüncelere dalan gençlerin idealinin artık ya bir telefona ya internet ya da bir filme ulaşmak olduğunu kaydeden Çınar, "İdealleri bu meselelerde yok ettirilen, kültür baskısının olduğu bir toplumda yaşıyoruz. Bu gibi olayların çıkmasının en büyük sebebi insanların dünya ve ahiret dengesini kaybetmeleridir. İnsani ve İslami değer yargılarımız kaybedip dini tasavvurlarımızı, düşüncemizi, ahlaki tasavvurumuzu, toplum içerisinde tahalluk (ahlaklandırma) edilmesi gereken kemal insani noktaların zayıflamasının neticesinde oluyor. Yani biz insanlarımızın, gençlerimizin, çocuklarımızın her istediğini vermek de yanlış her istediklerine hayır demek de yanlıştır. İslam'ın bu konuda belli çerçevesi vardır. Bu olayların temelinde yatan düşünce insanların insani ve İslami değer yargılarından uzak tutulmasıdır. Batı kültürünün baskısı, televizyon ve internetin yaygınlaşmasıyla bu olaylar oluyor. Dün yüzünü kayın babasına göstermekten hayâ eden bir kadın profilinden bugün göbeğini sokakta yüzlerce insana göstermekten hayâ etmeyen bir kadın profiline doğru gidiyoruz. Allah muhafaza eylesin. Eğer bu kötülüklerin önü alınmazsa, gençler kendilerini düzeltmez, ebeveynler bu işin üzerinde durmaz, yetkililer bu işin önüne geçmezlerse bu Allah'u Teâlâ'nın gazabını hak edecek toplumsal bir felakete doğru gider. Âlimlerimizin, yöneticilerimizin, STK'ların ve ebeveynlerin bunun farkına varıp, özellikle okullarda eğitimcilerin değer yargılarımız üzerinden ciddi manada düşünerek bu kaybın neden kaynaklandığını, nasıl bir açık verildiğini ve bunun nasıl kapatacaklarına dair sık sık istişare toplantıları yapılmalı. Toplumu bu felaketten kurtarmak için herkesin üzerine düşeni yapması gerekir." şeklinde konuştu.
"Toplumsal birliktelik bilinci oluşturan yayınlar yapılmalı"
Dünyada var olan her nimetin silah gibi olduğunu, ehil olanların elinde olunca hayra kullanıldığını, kötülerin elinde olunca da şer için kullanıldığını hatırlatan Çınar, toplumun ihyası için tüm kesimlere çağrıda bulunarak şunları söyledi:
"Biz internet olmasın, internete girmeyelim, interneti kaldıralım demiyoruz. Bunu söylemek şu andaki dünya şartlarına da uygun değildir, gerçek ile de bağdaşmaz. Ancak internette bir genci ailesinden koparacak cinste yayınları azaltmak, engellemek, toplum birlikteliğinin önemine dair, aile bağlarının kuvvetlendirilmesine yönelik yayınlar yaptırılmalıdır. Bu yönüyle İslam âlimlerine, hatiplerimize ciddi manada görev düşüyor. Medyamıza çok ciddi görevler düşüyor. Bu konuda aklı öne çıkaracak, şuur ve bilinci, aile bütünlüğünü, huzur ve saadeti, sevgi ve merhameti, birleşme ve dayanışmayı, yardımlaşma ve paylaşmayı ön planda tutan filmlerden tutun haberlere kadar bir yöneliş olursa toplumda düzelir. İnsan bir spor kulübünü, sayısal lotoyu takip ederse eve geldiğinde aile içerisinde kalbi bağlar kalmaz. Dolayısıyla insanlar yalnızlığa sürüklenir. Dünya nüfusu artmasına rağmen insan bireyselleşiyor. Az evvel saydığımız internet ve televizyon gibi olanaklar toplumu yok etmeyi, yozlaştırmayı kendilerine vazife bilenlerin elinde olunca toplumda böyle bir tahribata sebep oluyor. Hakikaten toplumda aile bütünlüğü çok önemlidir. Aile ve toplumsal birlikteliğimiz için ciddi manada gayret etmeliyiz. Bu konuda toplumun birlik, beraberlik, kardeşlik ve dayanışması zarar görürse o toplumun ayakta kalması mümkün olmaz." (İLKHA)