Açılış konuşmasını yapan ERÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Ahmet Kamil Cihan, üniversiteler, mevcut bilgileri genç nesillere aktardığı gibi, toplumu ilgilendiren sorunları da araştırıp onlara çözümler önererek bunları kamunun yararına sunan yerler olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Bu bakımdan bütün diğer kültürel kurumlar da üniversiteler gibi, modern hayatın düzen ve organizasyonu için yapılanmıştır. Toplumsal kurumlarla gelişmeyi sağlayan “modernlik”, bir yönüyle hayatı kolaylaştırırken diğer yönüyle ortaya çıkan birçok sorunun da kaynağını oluşturur. Modernite, bilindiği üzere 17. yüzyıldan itibaren Avrupa’nın bilimde, ekonomide, toplumda, kültürde ve siyasal alanda yaşadığı büyük ve köklü dönüşüm ve değişiklikleri ifade eder. Bizde ise modernleşmenin kurumsal ve yapısal etkileri Tanzimat’a kadar gitmektedir. İlk dönemlerinde paradigmatik bir zihniyet ve kültürel dönüşüm olarak modernlik çok önemli bir karşılık bulmamıştır. Bir başka deyişle modernleşme serüvenimiz tarih boyunca hep gerilimli ve sancılı bir süreçte geçmiştir. Söz konusu çatışmalı ve çalkantılı süreç aslında Batı dünyası için de geçerlidir.”
Cihan, “Modernitenin temel vurgusu, insanı gelenek ve dinin bağlayıcılığından kurtararak(!), aklın önderliğinde bireysel, toplumsal ve siyasal hayatı yeniden modernite bilincine göre inşa etmek ve bu inşa sürecinde geleneğe karşı kendi kaderini kendi elinde tutan bir insan tipolojisini ortaya çıkarmaktır. Söz konusu bu tipolojide baskın olan nitelik, insanın dünya ile olan ilişkisinde ve tarihi anlamlandırma konusunda pozitivist bir bakış açısını geliştirmek olmuştur. Bu bakış açısının sonucu olarak modernite insan dışında hiçbir otoriteyi kabul etmemektedir. Sadece beşerî anlamda insanı merkez alır. Bu nedenle modernitenin etkisinin en çok hissedildiği yer, sosyal yaşam, dinî alan ve gelenektir. İslam dünyası, maruz kaldığı bu zihinsel değişim karşısında ya içtihat, tecdit, ıslahat, tanzimat vb kavramlarla modernite ile uzlaşma yoluna girmiş ya da bidat, küfür, haram vb. kavramlarla toptan reddetme yolunu tercih etmiştir. Bu nedenle modernite ile din arasındaki ilişki biçimini inceleme konusu yapmak birçok araştırmacının amacı olmuş ve bu incelemeler sonucunda birçok yaklaşımlar, tespitler ve önemli sonuçlar ortaya konulmuştur.” diye belirtti.
“Modernite zihniyetinin en çok hissedildiği alan gençliğe aittir”
Ahmet Kamil Cihan
Modernite zihniyetinin etkisinin en çok hissedildiği zihin alanının gençliğe ait olduğunu ifade eden Cihan, “Zira gençlik dönemi bir bakıma çeşitli zihni belirsizliklerin ve yaşam arayışlarının olduğu çetin bir dönemdir. Bu dönem, hayat için yeni bir yön ve gayenin arandığı, mesleki ve ailevi rollerin üstlenilmesi için gerekli karakter özelliklerinin kazanıldığı, kişinin daha bağımsız ve sorumlu bir kimse olarak hareket etmeye başladığı bir dönemdir. Bu nedenle gençlik dönemi, ruhsal açıdan belli ölçüde bir kriz dönemi olup, rasyonellikle duygusallık, kendini yüceltmeyle aşağılık kompleksi, bağımsızlık arzusuyla bağımlılık, idealizmle hayal kırıklığı cesaretle mahcubiyet kesin inançlılıkla şüphecilik, duygularda istikrarsızlık, kimlik arayışı, isyankârlık, bunalım, hırçınlık, çabuk öfkelenme heyecanlanma, kararsızlık gibi duygular arasında gelgitlerin yaşandığı bir süreci ifade eder.” dedi.
“Çoğulculuğa karşı tektipleştirici ve her şeyi metalaştıran tüketimci piyasa dili maalesef en çok gençliği hedef almaktadır”
Gençlerin kimlik ve kişiliklerinin oluşmasında, dünyaya bakışlarında ve problemlerin çözümünde, zihin dünyalarının inşasında, geleneksel, dini ve ahlaki değerlerin oldukça önemli bir rolü olduğunu belirten Cihan, “Özellikle din ve değerler alanında yapılan çalışmalar, gençlerin karşılaştıkları problemlerin çözümünde dinin ve geleneksel değerlerin önemli katkıları olduğunu göstermektedir. Gençler modern hayatın, haz ve hız eksenli sürekli değişim ve yenilenme baskısına en çok maruz kalan kesimdir. Gençler zamanın ruhuna katılma konusunda geleneğin kadim mirası ile geleceğin yerine göre korkutucu devasa değişkenliği arasında çift yönlü bir eksen konumundadır. Küreselleşen dünyanın tüketimci kültürü, çoğulculuğa karşı tektipleştirici ve her şeyi metalaştıran tüketimci piyasa dili maalesef en çok gençliği hedef almaktadır. Öte yandan gençlik, tüm bunlarla birlikte, tarihi ve toplumu ayakta tutabilecek, temel değerlerini korumak yoluyla yenilenerek zamanın içinde değişebilecek asıl dinamik gücü temsil eder.” ifadelilerine yer verdi.
Cihan, “İşte bu düşüncelerden hareketle modernite karşısında dinin anlam, işlev, değer ve sosyal erdemler konusundaki öncülüğü, yine gençlerin çalkantılı süreçlerinde dini ve ahlaki değerlerle kurduğu ilişkiyi, bir kere daha, ilmî metotlarla ortaya koymak ve sorunlara dikkat çekip muhtemel öneriler sunmak gayesiyle Erciyes İlahiyat Zirvesi 2022 gençlerimizle birlikte planlandı. Erciyes üniversitemiz, sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın gençlerin zihin eğitimine verdiği önemden de yola çıkarak vizyon geliştirmiş ve bu vizyon çerçevesinde zirvemize büyük bir destek vermiştir. Bu çerçevede zirvemize konferansı ile teşrif eden, aramızda bulunarak gençlerimize destek veren Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi Sayın Prof. Dr. İbrahim Kalın’a kalbi duygularımızla teşekkür ediyoruz. İnanıyoruz ki bu sunumlarda bizlere ışık tutacak olan önemli bilgiler olacaktır.” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, Büyükelçi Prof. Dr. İbrahim Kalın ise gençler başta olmak üzere zirveye katılanlara ‘Modernite, Gençlik ve Din’ konulu geniş kapsamlı bir konferans vererek şunları aktardı:
Prof. Dr. İbrahim Kalın
“Gençlerin bu organizasyonun başından sonuna kadar merkezinde olduğunu bildiğim için buraya ayrı bir heyecanla geldim. Bu coğrafyada özellikle Kayseri ve civarında Anadolu topraklarında zirveye ulaşan fütüvvet geleneğinin özünde burada anlatılan konular vardır. Fütüvvet biliyorsunuz ki feta kelimesinden gelir ve genç demektir. Fütüvvet bir mesleki organizasyon olarak, bir kuruluş olarak özünde insanların işinden, statüsünden ve yaşından bağımsız olarak o gençlik iksirini ruhlarında her an hissetmesini ifade eder. Modernitenin bir yanda akılcılık, öbür yanda gelenek karşıtlığı üzerine inşa ettiği dikotomileri aşmak aslında sanıldığı kadar da zor değil. Bunların ötesine giderek hem aklımızı doğru kullanarak, onun hakkını vererek hem geleneğin sunduğu imkânları kuşanarak kendi özgürlüğümüzden taviz vermeden bugünü ve yarını inşa eden bireyler olabiliriz. Hem akıl hem de gelenek bize bu imkânları ziyadesiyle sunmaktadır. Bizim yapmamız gereken aklıselim ile düşünerek, geleneğin bu imkânlarını bugüne ve yarına taşıyacak adımları atmak olmalıdır. Ben genç arkadaşlarımın bugün ve yarın çok önemli sorumluluklar üstleneceklerini biliyorum. Bu zirvenin ve yapılacak olan panellerin de bu yolda katkı vermesini ümit ediyorum, dua ediyorum.” dedi.
Konuşmaların ardından günün anısına teşekkür belgesi ve plaket takdimi gerçekleştirilirken, zirve kapsamında, gerçekleştirilen oturumlarda, öğretim üyeleri tarafından ‘Modernite, Gençlik ve Din’ konulu panel gerçekleştirildi. (İLKHA)