Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Erbakan, Ankara'daki HÜDA PAR Genel Merkezini ziyaret ederek Zekeriya Yapıcıoğlu'yla görüştü.
Partili heyetler arasında yapılan görüşme sonrası Yapıcıoğlu ve Erbakan, basın mensuplarının karşısına geçerek açıklamalarda bulundu.
HÜDA PAR'a iade-i ziyarette bulunduklarını belirten Erbakan, ziyarette Türkiye'nin genel meseleleriyle ilgili, özellikle halkın gündemi ve sorunlarıyla ilgili karşılık fikir alışverişinde bulundukları söyledi.
Erbakan: "Fikir alışverişinde bulunduk"
Görüşmede ayrıca çözüm önerileriyle ilgili de fikir alışverişinde bulunduklarını belirten Erbakan, Yapıcıoğlu'na Yeniden Refah Partisi'nin ekonomik sorunlarla ilgili çözüm önerilerini içeren kitapları ve projelerini takdim ettiklerini belirtti.
Erbakan, "Ziyaretimizde özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizdeki vatandaşlarımızın problemleri, bölgenin meseleleriyle ilgili de kendilerinden bilgi aldık ve çeşitli müzakerelerde bulunduk, fikir alışverişinde bulunduk." dedi.
Yapıcıoğlu: "Partiler arasında diyalog kanalının açık olması lazım"
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, kuruldukları 2012 yılından bu yana siyasetin üslubundan, siyasi partiler arasındaki kavgacı üsluptan duydukları rahatsızlıkları dile getirdiklerini ifade etti.
Yapıcıoğlu, "Elbette ki siyasi partiler arasında bazı konularda görüş farklılıkları olabilir. Bunların biri ve birkaçı memleketin idaresinde veya muhalefetinde olabilir. Elbette muhalefet partileri, iktidarın yaptığını yeri geldiğinde eleştirebilir ama eleştirilerin, bu görüş farklılıklarının kavgaya yada kırıcı bir üsluba neden olmaması gerektiğini mütemadiyen söyledik ve söylemeye devam edeceğiz. Memleketin ciddi sorunları var. Bu sorunlara ilişkin farklı farklı çözüm önerileri, farklı siyasi partiler tarafından dile getirilebilir. Uygulamalar eleştirilebilir, bazen bu eleştiriler sert de olabilir ama üslubun kırıcı olmaması lazım." diye konuştu.
Siyasi partiler arasındaki diyaloğun önemine işaret eden Yapıcıoğlu, "Partiler arasında diyalog kanalının açık olması lazım. HÜDA PAR olarak çok farklı siyasi partilerle, siyasi yelpazenin farklı yerlerinde konumlanan partilerle görüşmelerimiz, yüz yüze görüşmelerimiz, fikir alışverişlerimiz oldu, bundan sonra da inşallah olmaya devam edecek. Biz inanıyoruz ki siyasi partiler basın üzerinden değil, yüz yüze görüşebilirlerse bu kırıcı üsluba da bir anlamda bir çare olabilir. Bu tür görüşmeleri önemsiyoruz." diye konuştu.
İttifak konusu
Konuşmaların ardından gazetecilerin sorularına geçildi. Bir gazetecinin iki parti arasında üçüncü bir ittifakın mümkün olup olmayacağına yönelik sorusuna Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Erbakan, bugünkü ziyaretlerinde böyle bir konunun gündeme gelmediğini söyledi.
Yapıcıoğlu da görüşmede ittifakın konuşulmadığını belirtti ancak mevcut sistemin, partileri ittifaka zorladığını söyledi. Yapıcıoğlu, seçime girme yeterliliğine sahip partilerin yeni ittifaklar kurabileceğine işaret ederek, "Şu an itibariyle HÜDA par olarak ittifak oluşturma çabamız yok." dedi.
Kürtçe etkinliklerin yasaklanması
Bir gazetecinin, Kürtçe tiyatro ve konserlerin valilik veya belediyeler tarafından yasakladığını hatırlatması üzerine Erbakan, "Adaletten yana olan bir görüşün temsilcileriyiz. 'Gardiyan devlet' anlayışı yerine 'garson devlet'; yani vatandaşına hizmetkar olan devlet anlayışından yanayız. Böyle bir yasağın uygun olmadığı görüşünden yanayız. Oradaki insanlarımızın bu gibi yasaklarla devletten soğutulması, merkezden kopartılması ve kutuplaşmaya yol açılması, karşılıklı acıların yaşanmasına vesile olması manasına geleceğini düşünüyoruz. Ve bu gibi davranışlarla aslında o bölgede birtakım emelleri olan dış güçlerin ekmeğine yağ sürülüyor." yanıtını verdi.
Yapıcıoğlu: "Herkes anadilini konuşabilmeli, anadilinde sanat eseri de verebilmelidir"
Yapıcıoğlu ise aynı soruya şu yanıtı verdi: "Ana dille ilgili ciddi bir problem var. Her ne kadar hükümet bunun aksini iddia etse de. TRT Kürdi'nin açılması, özel Kürtçe kursların açılması, farklı dillerde yayın yapılmasının mümkün hale gelmesi yeterli görülüyor olsa da aslında anadille ilgili problemler devam ediyor. Belki bunun bir boyutu anadilde eğitimin önündeki engellerin kaldırılmasıdır. Bunun için anayasa değişikliği gerekiyor. Eğer anadilde eğitim, yani devlet kurumlarında, okullarda anadilde eğitimin önü açılmış olsaydı belki bu sorunları yaşıyor olmayacaktık. Ama siz, ileriye doğru bir adım atmayı ısrarla geciktirirseniz ya da o konuda gönülsüz davranırsanız ya da adım atmaktan vazgeçerseniz bu durumda belki geriye gidiş yaşanıyor. Dil ile ilgili yasaklar da bunun bir parçasıdır.
Anadil, ana sütü gibi helaldir. Herkes anadilini konuşabilmelidir. Kendi anadilinde sanat eseri de verebilmelidir. Habercilik de siyaset de yapabilmelidir. Kürtçe bugün memlekette 20 milyon insanın konuştuğu veya anadili olarak kabul ettiği bir dildir. Bu kadar yoğun bir şekilde vatandaşlarınız bu dili konuşuyorsa veya bununla ilgili bir talepleri varsa bu dilin önüne yasaklar koyarak siz bir dili yok edemezsiniz. Herkesin kendi milletini, kendi kavmini, kendi dilini sevmesi tabii bir şeydir. Ama eğer iş, başka dilin önüne engel koymaya vardırılırsa bunun ismi artık milliyetçilik olmaktan da çıkar daha öteye taşınır." (İLKHA)