Fatih Camii'nde Cuma namazı sonrasında bir araya gelen yüzlerce kişi, ellerinde işgalci rejim karşıtı, Filistin davasını destekleyen dövizlerle saraçhane Parkı'na kadar yürüyüş gerçekleştirdi.
Saraçhane'de düzenlenen program, Yasin Aydoğan'ın Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı.
Programda yapılan konuşmalar ve okunan basın bildirisinde işgalci rejimin saldırıları telin edilirken Filistin, Kudüs ve Mescid-i aksa davasına sahip çıkıldığı, siyonistlerle atılan, atılması planlanan tüm normalleşme adımlarına karşı çıkıldığı ifade edildi.
"Direniş cephesi siyonistlere karşı tek yumruk olarak mücadele ediyor"
Basın açıklaması öncesinde Filistin direnişi adına bir konuşma yapan Hamas yetkililerinden Ali Berekeh, "Bugün İstanbul'un kalbinde Filistin topraklarındaki ribat gönüllülerini desteklemek için bir araya geldik. İmam Humeyni'nin yıllar önce Kudüs günü olarak ilan ettiği günde bir aradayız. Şu iyi bilinmelidir ki Filistin ve Kudüs yalnız değildir. Filistin halkı hiçbir zaman yalnız kalmamış ve kalmayacaktır. Gelecekte Yahudi teröristlerle yapılacak cihada tüm ümmet katılacaktır. Hepimizin bildiği gibi Yahudi teröristler Mescid-i Aksa'yı aynen İbrahim Mescidi gibi bölmek istiyorlar. Müslümanların kutsal beldesini değiştirmeye çalışıyorlar. Filistin'deki tüm direnişçiler birbirlerinden ayrılmadan siyonistlere karşı tek yumruk olarak mücadele ediyorlar. Geçen sene Ramazan ayında Müslümanlar 'Seyful Kudüs' harekâtı ile Yahudilere bir ders verdi. Bu sene de Yahudiler dünyadaki tüm Müslümanlar onlara karşı mücadele ettiklerini gördüler." dedi.
Allah'a hamd, peygamber efendimize salat ve selam ile başlayan basın açıklaması metninde, tarih boyu süre gelen hak ile batıl, zalim ile mazlum, mustazaf ile müstekbir savaşında, tarihsel bir dönüm noktasında bulunulduğu hatırlatıldı.
Platform adına basın açıklamasını okuyan Recep Yiğit, İngiliz emperyalizminin eliyle İslam ümmetinin bağrına zehirli bir hançer olarak saplanan ve bir kanser uru olan siyonist işgal rejiminin artık ömrünün sonuna doğru yaklaştığını söyledi.
"Yenilmez sanılan israil ordusu İslami direniş karşısında hayal dahi etmediği hüsranları yaşadı"
Yiğit, "Emperyalizm, Filistin toprakları üzerinde bu işgal ve terör rejimini kurarken, aynı zamanda İslam dünyası üzerinde sultayı sürdürecek merkezi bir karakol oluşturmayı planlamıştı. Böylelikle, onlar, İslam dünyasını tamamen vesayet altına alacak ve bütün zenginliklerini sömürecek bir projeyi hâkim kılmayı hesaplamışlardı. Çünkü onlar Osmanlı'nın yıkılmasıyla İslam dünyasının tamamen dağıtıldığını, bütün direnç noktalarının kırıldığını ve her yerinde kendi işbirlikçilerinin yerleştiğini, artık İslam ümmetinin tekrar ayağa kalkmasının mümkün olmadığını düşünmüşlerdi ama âlemlerin rabbi olan Allah'ın bir kararı ve hükmü vardı. Düşman ne kadar azarsa azsın, ne kadar plan yaparsa yapsın, ne kadar saldırırsa saldırsın, bu ümmet er geç uyanıp ayağa kalkacak, kendi kaderini kendi eline alarak işgal altındaki bütün İslam topraklarını, hususen Kudüs ve Mescid-i Aksa'yı özgürleştirmek için destansı bir direniş başlatacaktı. Elhamdülillah İslam ümmeti bu süreci yaşıyor artık. Yenilmez sanılan israil ordusu İslami direniş karşısında hayal dahi etmediği hüsranları yaşamakta, en gelişmiş silahlarla donatılan orduları yenilgilerle dağılmakta ve tarihin sayfaları İslami direnişimizin zaferlerini tespit etmektedir." diye konuştu.
Dün sürekli saldıran, katliamlar yapan siyonistlerin bugün direnişin çelikten yumrukları karşısında korkak ve zelilce sığınaklara kaçtığını, ateşkesin arkasına sığındığını belirten Yiğit, geçen yıl yine Ramazan ayı içerisinde yaşanan 'Kudüs Kılıcı Savaşı'nda siyonistlerin zelil bir şekilde hezimete uğradığını, bunun dünyanın gözü önünde yaşandığını hatırlattı.
Artık bu düşman ilerleyen değil, kaçan, vuran değil vurulan, saldıran değil sığınaklara kaçan olduğunu söyleyen Yiğit, Allah'ın yeryüzündeki mustazaf ve salih kullarına vadettiği zaferin yakın olduğunu ifade etti.
"Direniş cephesi izzetimizi yeniden bize kazandıracaktır"
Yiğit, "Rabbimize sonsuz hamd-u senalar olsun ki bugün artık ümmetimizi bu aşamaya taşıyan bir cephemiz var. Dünyanın tüm müstekbirlerine, siyonist rejim ve onun tüm suç ortaklarına karşı ümmetimizin haklarını ve onurunu ayağa kaldıran, Kudüs bayrağını en yükseklere dalgalandıran ve ümmetimize zaferlerle dolu 'Feth-ul Mübin'leri müjdeleyen bir cephe. Bu cephe, ümmetimizi vahdet ve mukavemet hattında buluşturan, birliğimizi ve kardeşliğimizi güçlendiren, kaybettiğimiz izzetimizi bizlere yeniden kazandıran ve düşmanlarımızın oyunlarını bozup onlara hüsranlar yaşatan Kudüs cephesidir. Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de, bir binanın yapı taşları gibi kenetlenip Allah yolunda savaşan müminlerin tarifini yaparken, adımızı o zaman 'bunyanun mersus' olarak koymuştu. İşte bugün varlığından, izzetinden ve zaferlerinden iftihar ettiğimiz Kudüs Cephesi, rabbimizin Kur'anda tanımladığı 'bunyanun mersus'tur." diye konuştu.
"Siyonistlerle yapılacak her türlü normalleşmeye şiddetle karşı çıkıyoruz"
Yaşanan tarihi hakikatlerin ardından siyonistlerin Müslümanlara karşı yeni tuzaklar ve kumpaslar kurarak 'Kudüs Cephesi'ni yenilgiye uğratabilmenin peşinde olduğunu vurgulayan Yiğit, "Dünün Camp David gibi ihanet ve zillet anlaşmalarını yenileyerek adına 'Yüzyılın Anlaşması', 'İbrahim Sözleşmesi' diyerek siyonist rejimi tanıyıp onunla her türlü ilişki ve işbirliği kurmanın adımlarını atmaktadırlar. Adına 'normalleşme' dedikleri bu ihanet kulvarına her geçen gün yenilerini katmakta ve böylelikle Filistin davasını sırtından bıçaklayıp siyonist rejimin geleceğini garanti altına alacak hesaplar yapmaktadırlar. Başta Körfez Arap rejimleri olmak üzere bu ihanet halkasını genişleterek bunu da Müslüman halklar düzlemine yaymanın hesabını yapan emperyalist ve siyonistlerin bu şeytanca planlarını bozmak da en büyük görevlerimizdendir. Siyonizmin karşısında durup onunla mücadele etmek ümmet olarak nasıl bir asli görevimiz ise siyonizm ile ilişki ve suç ortaklığına giren hainler karşısında da dik durup onların oyunlarını bozmak ve onların ihanetlerini deşifre edip etkisizleştirmek de asli görevidir. İslam dünyasında karşılaştığımız bu yeni ihanet dalgasına karşı, Kudüs cephesi olarak hem sorumluluklarımızı kuşanmak, hem de birlik ve dayanışmamızı güçlendirmek durumundayız. Zira ümmetimizin adına siyonist düşmanla cephenin ön hattında mücadele veren kardeşlerimiz de bizden bunu beklemektedirler. Zira bu ihanetle amaçlanan, öncelikle bu kardeşlerimizi sırtından vurmak ve onların destansı direnişlerini bitirmektir. Bu vesile ile Türkiyeli Müslümanlar olarak 'siyonist rejimle normalleşme' adı altında ülkemiz üzerinden yeniden geliştirilen bütün ilişkilere, bu cümleden olmak üzere siyonist rejim şeflerinin Türkiye'ye geliş gidişlerine şiddetle karşı çıkıyor ve öfkeyle reddediyoruz. Bu işgal rejimi ortadan kalkıncaya, denizden nehre bütün Filistin kurtuluncaya ve hep birlikte özgür Kudüs'te buluşuncaya kadar bütün varlığımızla direnişin yanında duracağımıza, maddi, manevi, fiili her alanda mücadele sahnesinde kalacağımıza, Kudüs cephesinin siperlerinden asla ayrılmayacağımıza söz veriyoruz. "şeklinde konuştu. (İLKHA)