B- Sünnet olan itikâf: Bir yerleşim merkezinde bulunan Müslümanlardan birisi bu sünneti yerine getirirse, diğerleri üzerinden bu görev düşer. Bu duruma göre, her yerleşim birimi için itikâf sünnet-i kifâye hükmündedir.
C- Müstehab (mendub) olan itikâf: Vacip ve sünnet olan itikâfların dışında itikâfa girmek müstehabdır. Bunun belirli bir vakti yoktur. Hatta mescide giren kimse çıkıncaya kadar itikâfa niyet ederse orada kaldığı sürece itikâfta sayılır.
İTİKÂFIN ŞARTLARI
1- Niyet: Niyetsiz itikâf olmaz.
2- Mescid: Erkeğin, itikâfı cemaatle beş vakit namaz kılınan mescidde olmalıdır. İtikâfın en faziletlisi Mescid-i Haram`da, sonra Mescid-i Nebevî`de ve sonra da Mescid-i Aksa`da olandır.
3- Oruç: Vacip olan itikâf için oruç şarttır. Sünnet itikâf Ramazan ayında olduğu için zaten oruçlu bulunma şartı vardır.
4- Temizlik: Kadınların hayız ve nifastan temiz olmaları gerekir.
İTİKÂFIN ADABLARI
İtikâf sırasında kötü ve çirkin söz söylememek, Ramazanın son on gününü ve cemaatı kalabalık olan mescidi tercih etmek, itikâf günlerinde Kur`an, hadis, Allah`ı zikir ve ibadetle meşgul olmak ve temiz elbise giyip güzel kokular sürünmek itikâfın adabındandır.
İtikaf Nedir, Nasıl Yapılır?
İtikaf ne demek? İtikaf nasıl yapılır? İtikafa girmenin hükmü nedir? İtikafta ne yapılır? İtikafın faydaları nelerdir? Peygamber Efendimiz itikafa girdi mi? İtikafta nelere dikkat edilmeli? İşte cevapları...
Sözlükte “hapsetmek, alıkoymak; bir yere yerleşmek, oraya bağlanıp kalmak” anlamlarındaki akf kökünden türeyen i‘tikâf, bu mânaları yanında kişinin kendisini sıradan davranışlardan uzak tutmasını, fıkıh terimi olarak da ibadet amacıyla ve belirli bir şekilde camide kalmasını ifade eder.
İtikaf Ne Demek?
İtikâf, bir mescitte ibadet niyetiyle ve belirli kurallara uyarak inzivaya çekilmek demektir.
İtikafa Ne Zaman Girilir?
Hadis kaynakları Hz. Peygamber’in -sallallahu aleyhi ve sellem- Medine’ye hicretten sonra her yıl Ramazan’ın son on gününde itikâfa çekildiğini, hanımlarının da genelde Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- ile birlikte itikâf yaptığını nakleder. (Buhârî, “İ‘tikâf”, 3; Müslim, “Hayz”, 6; Tirmizî, “Savm”, 80)
Peygamber Efendimizin İtikafı
Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin Ramazan’ın son on gününde daha fazla ibadet ettiği bilinmektedir. Ayşe vâlidemizin belirttiğine göre Resûl-i Ekrem Ramazan’ın son on gününe girildiğinde bütün geceyi ihya eder; ailesini uyandırır ve kadınlardan ayrı kalırdı.
İtikafa Girmenin Hükmü Nedir? - İtikafa Ne Zaman Girilir?
Hz. Peygamber’in -sallallahu aleyhi ve sellem- bu tatbikatından hareketle âlimler, oruçlunun özellikle Ramazan’ın son on gününde itikâfa girmesini müstehap kabul etmişlerdir. Hatta Hanefîler, Hz. Peygamber’in -sallallahu aleyhi ve sellem- bunu devamlı yapmış olmasından hareketle itikâfı kifâî nitelikte müekked sünnet saymıştır. İtikâf bir ibadet nevi olduğundan itikâfa girenin mükellef olması, itikâfa bir mescitte girmesi ve niyet etmesi gerekli görülür. Kadınlar evlerinin bir odasında itikâfa girerler.
İtikafın Faydaları
İtikâfa girmek nefsi yasaklardan korumada daha etkili bir yöntem olduğu gibi, Ramazan'ın son on gününde olması tahmin edilen Kadir gecesine rastlama imkânı ve umudunu da arttırır. İtikâf, insanı dünyevî meşgalelerden uzaklaştırıp daha fazla ibadete vesile olması yanında, genel anlamda hayatın anlamı üzerinde tefekkür etme imkânı da sağlar. İnsanların zaman zaman böyle derin tefekküre ihtiyacı vardır. İtikâf bu tefekkürü gerçekleştirmek için bir fırsat olarak kullanılabilir.
İtikaf Nasıl Yapılır? - İtikafta Ne Yapılır?
İtikâf yapmak isteyen kişi, itikâf niyetiyle mescit veya mescit hükmündeki bir yerde kalmaya başlayarak itikâfa girmiş olur. Vaktini namaz, Kur’ân tilâveti, dua, zikir ve tefekkür gibi ibadet ve taatlerle veya dinî bilgi ve kültürünü artıracak sohbet ve okumalarla değerlendirir. Doğal ihtiyaçlarını gidermek için mescidi meşgul etmeyecek ve kirletmeyecek şeyleri mescide getirebilir. Mescitte yer, içer ve orada istirahat eder. Mescidin içinde giderilmesi mümkün olmayan zarurî ve doğal ihtiyaçları için dışarı çıkabilir.
Ancak ihtiyacını giderdikten sonra hemen itikâf mahalline geri döner. Nafile itikâflar dışarıya çıkmakla bozulmaz. Ancak vacip itikâflar, zorunlu ihtiyaçlar dışında itikâf mahallinin terk edilmesiyle bozulur. Tercih edilen görüşe göre, itikâfın asgarî süresi için bir sınır konmamıştır. Bu bakımdan bir mescidi ziyaret eden kişi, bu ziyaret süresinde bile itikâfa niyet edebilir.
Ramazan’dan en güzel şekilde istifâde edebilmek için; gündüzleri oruç tutmanın yanında, geceleri de ibâdetlerle ihyâ etmek, her türlü mâlâyânîden sakınarak duâ ve zikir ile dilimizi, istiğfâr ve gözyaşı ile de kalbimizi yıkamak gerekir. Son on günde îtikâfa girmek ise mühim bir sünnet-i seniyyedir.
İtikaf sözlükte bir yerde bekleme, durma ve kendini orada hapsetme demektir. Fıkhi terim olarak itikaf; akıl bâliğ veya temyiz kudretine sahip bir Müslümanın beş vakit namaz kılınan bir mescitte ibadet niyetiyle bir süre durması anlamına gelir.
İtikâf, Kur’an ve sünnetle sabittir.
Kur’an’da Ramazan ayının gecelerinden söz edilirken; “… Camilerde itikâfta iken de hanımlarınıza yaklaşmayın…”[1] buyurulur. Başka bir ayette itikâf ibadetinin daha önceki ümmetlerde de yapıldığına işaret edilir.[2]
Hz. Peygamber’in özellikle Ramazan içinde ve Ramazan’ın son on gününde itikâf yaptığını bildiren çeşitli hadîs-i şerîfler vardır. Hz. Âişe’nin şöyle dediği nakledilmiştir:
“Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Ramazan’ın son on gününde itikâf yaparlardı. Bu durum vefat zamanına kadar bu şekilde devam etmiştir. Daha sonra Hz. Peygamber’in zevceleri itikâfı sürdürmüşlerdir.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 67, 129; bk. Buhârî, İ’tikâf, 1-18; Ezân, 12, 135; Hayz 10; Müslim, İ’tikâf, 1-6; Ebû Dâvud, Ramazân, 3; Savm, 77)
Ebu Hanife’ye göre içinde beş vakit namaz kılınan her mescidde itikâfta bulunmak caizdir. Ebu Hanife ve İmam Mâlik’e göre itikâfın nâfile olarak en azı bir gündür. Ebû Yusuf en az süreyi, bir günün yarıdan çoğu olarak belirlerken İmam Muhammed itikâf için bir saati de yeterli bulur. Mescitteki itikâf erkeklere mahsustur. Kadınlar evde mescit edindikleri bir yerde itikâfta bulunabilir.
İTİKAFIN ÇEŞİTLERİ
1- Vacip olan itikâf: Adak olan itikâf vaciptir. Bu, en az bir gün olur ve gündüz oruçla geçirilir. Hz. Ömer, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e, “Cahiliyye devrinde Mescid-i Haram’da bir gece itikâfta bulunmayı adamıştım; ne yapayım” diye sormuş Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem; “Adağını yerine getir” buyurmuştur.[3]
2- Sünnet olan itikâf: Ramazan’ın son on gününde itikâfa girmek sünnettir. Hz. Âişe’nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem orucun farz kılınmasından ömrünün sonuna kadar Ramazan aylarının son on gününde itikâfa girmiştir.[4] Bir yerleşim merkezinde bulunan müslümanlardan birisi bu sünneti yerine getirirse, diğerleri üzerinden bu görev düşer. Bu duruma göre, her yerleşim birimi için itikâf sünnet-i kifâye hükmündedir. Bir kişinin bunu yapması o beldedeki diğer müslümanları sorumluluktan kurtardığı gibi Cenâb-ı Hakk’ın, itikâf yapanın ecrini diğer belde müslümanlarına da vereceği umulur.
3- Müstehab (mendub) olan itikâf: Vacip ve sünnet olan itikâfların dışında itikâfa girmek müstehabdır. Bunun belirli bir vakti yoktur. Hatta mescide giren kimse çıkıncaya kadar itikâfa niyet ederse orada kaldığı sürece itikâfta sayılır. Bu itikâfda oruç şart değildir. Bazı müctehidlerin, itikâf süresinin bir saat bile olabileceği görüsünde bulunduklarını yukarıda zikretmiştik.
İTİKAFI BOZAN DURUMLAR
1- Cinsî ilişkide bulunmak. Kur’ân-ı Kerîm’de; “Mescidlerde itikafa çekildiğinizde kadınlarınıza yaklaşmayın ”(el-Bakara, 2/187) buyurulur.
2- Herhangi bir ihtiyaç yokken mescitten dışarı çıkmak.
3- Bayılmak.
İtikâfa giren kimse mescitten ancak şer’î, zaruri ve tabiî ihtiyaçları için çıkabilir.
İtikâfa giren kimsenin bulunduğu mescitte cuma namazı kılınmıyorsa, cuma namazını kılmak üzere başka bir mescide gitmesi, küçük ve büyük abdest bozmak için mescitten dışarı çıkması tabiî bir ihtiyaçtır.
İçerisinde bulunduğu mescitten zorla çıkarılması ya da şahsı ve eşyası hakkında korkusu sebebiyle başka bir mescide taşınmak için çıkması ise zarûrî ihtiyaç sebebiyle çıkıştır.
Bunların dışında mescitten çıkmak itikâfı bozar. İtikâfta olan kimsenin yemesi, içmesi, uyuması ve ihtiyacı olan şeyleri satın alması mescitte olur.
Kadınların İtikafı Nasıl Olur?
Kadınların itikafı nasıl olur? Kadınların itikafında erkeklerdeki gibi cami zorunluluğu yoktur. Kadınlar itikafa evlerinde ya da bir mescitte girebilirler.
Dipnotlar:
[1] el-Bakara, 2/ 187
[2] el-Bakara, 2/125
[3] Buhârı, i’tikâf, 16; Ahmed b. Hanbel, ll, 10
[4] Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 67, 129
Hac ve umre sevabı kazandıran ki güzel namaz: İşrak ve Kuşluk
"Bir kimse sabah namazını cemaatle kıldıktan sonra (mescitte) oturup güneş doğuncaya kadar zikir ile meşgul olursa, güneş doğduktan sonra da iki rekât (İşrak) namazı kılarsa, bir tam nâfile hac ve umre sevabına nâil olur.” (Tirmizi)
- Bu hadis sahih midir?
- Sahih ise bununla amel için şartlar nedir?
Cevap: Enes b. Mâlik (ra) anlatıyor: Rasûlullah (asm) şöyle buyurdu:
“Kim sabah namazını cemaatle kılar, sonra güneş doğuncaya kadar oturarak Allah’ı zikreder, (kerahet vakti çıktıktan) sonra iki rekat namaz kılarsa, ona tam bir hac ve umre sevabı verilir.” Enes (r.a.) der ki: Rasûlullah (asm), “Tam bir (nafile) hac ve umre sevabı” buyurdu. Bu sözü üç defa tekrar etti. [el-Münzirî, et-Terğîb ve’t-Terhîb (Terc), 1, 434, Hadis no: 1]
Aynı hadisi Tirmizi şöyle rivayet eder:
Enes b. Mâlik’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlullah (asm) şöyle buyurdu:
“Her kim sabah namazını cemaatle kılar sonra namaz kıldığı yerde oturup güneş doğuncaya kadar Allah’ı zikreder (kerahet vakti çıktıktan) sonra da iki rekat namaz kılarsa bir Hac ve Umre yapmış gibi sevap kazanır.” Enes dedi ki: Peygamber (asm) “Eksiksiz tam bir hac ve umre sevabı” buyurdu. (Tirmizî, Ebvabu’s-Salat, 412, hadis no: 586)
Tirmizi, bu hadis hasen gariptir demiştir. (bk. a.y)
Hasen, dinî konularda delil olarak kullanılan makbul hadis demektir.
Hasen-garîb ise, tek senetle rivayet edilmiş ve hasen seviyesine ulaşmış hadis demektir. Buna göre söz konusu hadis hasen li-zâtihîdir; onun hasen olabilmesi için başka tariklerden rivayetine ihtiyaç kalmamıştır. (bk. TDV İslam Ansiklopedisi, Hasen md.)