''Fransız rahip DuLoir, ünlü seyahatnamesinde, 1600’lü yıllarda “Türklerde hayvanlara karşı duyulan hislerin neredeyse dini bir görev mertebesine çıkarıldığını” söyleyerek Türklerin bu tutumunu abartılı bulur.'' diyen Coşkun yazısına şöyle devam etti;
''Bugün hayvan hakları ve koruma kanunu çıkaran ülkemizde ne yazık ki anayasa ile koruma altına alınan güvenlik ve yaşama hakları gibi en temel insan haklarını tehdit eder duruma geldi.
Öyle ki bazı kentlerde sahipsiz köpek sayısı ilçe nüfuslarını bile geçmiş durumdadır.
Oysa ABD, AB ülkeleri, İngiltere, Japonya, İsviçre gibi ülkelerde sahipsiz köpek sorunu bulunmamaktadır. Çünkü bu ülkeler köpeklerin rahat etmesi için hukuki düzenlemelerini ona göre yaptılar.
Türkiye’de toplamda 10 milyon sahipsiz köpek olduğu söyleniyor. Yılda ortalama 8 yavruya sahip olabilen bir dişi köpeğin, 6 yılın sonunda 531 bin 441 köpek nüfusuna ulaşacağı tahmin edilmektedir. Buna göre bir hesap yapın lütfen!
Araştırmalara göre İstanbul’da her 1000 kişiye 8,4 sahipsiz köpek düşmektedir. İzmir’de sahipsiz köpek sayısı 500 bine ulaşarak kentin en kalabalık olan Buca ilçesinin nüfusunu bile geçmiş durumdadır.
ABD’de 89.7 milyon köpek bulunmaktadır ancak bu köpekler sokaklarda değil bakımevlerindedir. Sokaklarda sahipsiz köpek olmaması bir uygarlık göstergesi olarak görülmektedir ki öyledir.
Almanya, Belçika, Danimarka, Hollanda ve İsveç’te de sahipsiz köpek sorunu bulunmamaktadır. Bu ülkelerde sahipsiz köpekler toplanmakta ve bakımevlerine yerleştirilmektedir.
Ayrıca bu ülkelerde köpeklerin sokağa atılmasını engellemek için zorunlu kayıt sistemi uygulanmaktadır.
Geçenlerde bir yetkili, “köpeklerle birlikte yaşamasını öğreneceğiz” diyordu. Evet, o da çocukların köpekler tarafından öldürülmesini üzülüyordu ancak hayvanların sokaklarda bulunmasında da bir sakınca görmüyordu.
Oysa sahipli ya da sahipsiz fark etmez köpekler özellikle çocuklara, kadınlara ve diğer hayvanlara saldırarak yaralanmalarına hatta ölümlerine neden olmaya devam etmektedir.
Hatırlayınız, Kayseri’de lise öğrencisi Mehmet Özer okul çıkışı evine giderken 25 sahipsiz köpeğin saldırısına uğramış ve parçalanarak yaşamını yitirmişti.
Antalya'nın Serik ilçesinde köpekten kaçarken yola çıkan ve kamyonun çarpmasıyla ağır yaralanıp 23 gün sonra hayatını kaybeden Mahra Melin Pınar’ı ve daha birçok evladımızı köpeklere kurban verdik.
Sadece 2021 yılında ülkemizde 24 insanımız bu şekilde öldü.
Türkiye’de yılda yaklaşık 300 bine yakın insan, büyük çoğunlukla köpek ısırması kaynaklı kuduz riskli temasa maruz kalmakta ve kuduz tedavisi almaktadır.
2015 verilerine göre, kuduz nedeniyle Türkiye’de yaklaşık 70 milyon dolar harcama yapılmıştır.
Kuduz kaynaklı insan ölümlerinin %95'inden fazlası Asya ve Afrika bölgelerinde meydana gelmektedir. Yani kuduz riski konusunda Türkiye, Afrika ve Asya ülkeleri ile aynı yüksek risk kategorisinde bulunmaktadır.
Sahipsiz köpekleri sokaklarda tutup besleyerek, kısırlaştırarak ya da sorumluluğu belediyelere yükleyerek bu sorunu çözemiyoruz.
Belediyeler tarafından kurulan bakımevlerinin sayısı sahipsiz köpekler için yetersiz kalmaktadır.
Kurnaköy ve Kurtdoğmuş ormanlarına gelişigüzel bırakılan yüzlerce köpeği güya beslemek için dökülen yiyeceklerin doğayı ne hale getirdiğini görmenizi isterim.
Bu hayvan sevgisi değildir. İnsanlarımızı köpeklerin saldırısına maruz bırakarak hayvan haklarını korumuş olmuyorsunuz.''