Ramazan ayının gelişini coşku ve mutlulukla karşılayıp “Hoş geldin ya Şehr-i Ramazan” deyip teravihlerde ona beyitler dizeriz. Bu kutlu misafiri iyi ağırlamak için evlerimizi, sofralarımız, camilerimizi ve mahyalarımızı hazırladığımızı gibi belki de bunlardan daha önemlisi olan gönül hanemizi hazırlamalıyız.
Kalbimizi kirlerden arındırıp Ramazan’ın rahmet pınarına dalmak gerek belki de. Onu güzel ağırlamak için sevdiği şeyleri yapmak, sevmediği şeylerden uzak kalmak gerek. Sevdiğimiz birini ağırladığımız gibi ağırlamalıyız Ramazan’ı. Öyle ki ayrılık zamanı geldiğinde içimizde bir sızı hissedebilelim.
Ya da tam tersini düşünelim. Ramazan bize misafirliğe gelirken “Hoş buluyor mu?” Bereketi ve güzelliğiyle kapımızı çalan Ramazan bizden memnun kalacak mı? İki ay önceden gelişini haber veren Ramazan için gerekli zamanımız olduğu halde onu iyi karşılayıp ağırlamak için hazırlık yaptık mı?
Ramazan’ın gelişini bildiğimiz gibi ne kadar kalacağını da biliriz. Şimdi “Elveda ya Şehr-i Ramazan” diyerek onu uğurlamaya hazırlanıyoruz. Ayrılık zamanı yakın, evimiz, sofralarımız onun bereketinden mahrum kalacak. Gönlümüz de Ramazan’ın getirdiği iklimden mahrum mu kalacak?
“Ramazan” deyince akla ilk gelen şey oruç olsa da aslında “Ramazan” deyince akla ilk gelmesi gereken şey Kur’an olmalı belki de. Kur’an’ı Kerim’de “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir.” Bakara 185 ayeti bile Ramazan’ın bize hediye ettiği Kur’an’a vurgu yapar. Mukabele okumaktan tutunda Kur’an’ın vurguladığı gibi “İnsanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayıran…” olarak düşünmemiz gerektiği gibi...
Ramazan bize gelirken eli boş gelmez. Kur’an’ı tekrar tekrar gönlümüze nakşetmemiz için bize onun güzelliğini gösterir. Bir daha ki gelişine kadar getirdiği Kur’an’a sımsıkı sarılmalı, Ramazan’ın kokusunu Kur’an sayfalarında hissetmeli, onu özlediğimiz her anımızda yanı başımızda bulunan Kur’an'ı açıp bir şeyler okuyarak onunla hasret gidermeliyiz.
Ramazan’ı uğurlarken ona gönül rahatlığıyla “Hoşça kal” diye bilmeliyiz. Biz ondan memnun kaldıysak o da bizden memnun kalıp ayrılmıştır demektir. Bir daha ki Ramazan’a kadar Kur’an pınarından doyasıyla beslenme umuduyla…