Toplantı sonrasında DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, KARAR yazarı Semra Alkan’ın şu sorularını yanıtladı.
Hayat pahalılığına değinen Babacan, ''Döviz kurunun bu kadar belirsiz ve dalgalı olması, aşırı hareketli olması, öngörülemez olması şu anda hayat pahalılığının en önemli sebebidir. Açıkçası Türkiye’de hayat pahalılığının bir numaralı sebebi döviz kurlarıyla ilgili kontrolün elden kaçmış olmasıdır. Döviz kurlarını kontrol etmek için de Merkez Bankası’nın elinde çok önemli iki tane enstrüman vardır. Bunlar faiz politikası ve elindeki döviz rezerviyle piyasaya müdahalesidir. Merkez Bankası’nın bir an önce bağımsız olması, Merkez Bankası’nın başına ve Para Politikası Kuruluna ehil ve dürüst insanların atanması zaten enflasyonla ilgili sorunun çözümünü çok hızlandıracaktır. Bir numaralı konu budur.'' dedi.
''İnşaat sektörünü, inşaata dayalı büyüme sürecini çevre konusuyla birlikte nasıl değerlendirirsiniz?'' sorusuna yanıt veren Babacan şunları söyledi;
''İnşaatı altyapı ve üstyapı olarak ikiye ayırabiliriz. Altyapı tarafı biraz önden gitmesi gereken bir konu. Yani büyümenin önünü açması gereken bir konu. Üstyapı tarafının da büyümenin ve refahın sonucu olması lazım. Yani biraz geriden gelmesi lazım. Bu ikisi karıştırılıyor. İnşaat sektörü çok önemli, lokomotif sektör, kaç yüz tane sektörü hareket ettiriyor. Dolayısıyla bütün kaynakları inşaata ayırırsak ülke oradan büyüyecek. Bu pek öyle olmuyor. Bunu zaten yaşadık. Başbakan Yardımcılığım döneminde bunun sıkıntılarını baştan görünce, o dönemde ben çok uyardım. Başbakan’la ters düştük. Kamuoyu önünde, gazetecilerin önünde sürekli ters düşüyorduk o günlerde. Ve ne oldu? Türkiye’nin dışardan çok borçlandığı bir dönemde, borçlanılan kaynaklar ağırlıklı olarak lüks ofis, lüks AVM, lüks konutlara yatırıldı. Ve o yatırım döviz üreten bir yatırım değil.''