İstanbul'daki özel bir üniversitenin Sağlık Bilimleri Fakültesi Dil ve Konuşma Terapisi Dr. Öğretim Üyesi Maral Yeşilyurt, 16 Nisan Dünya Ses Günü dolayısıyla yaptığı değerlendirmede ses bozuklukları ve ses sağlığına ilişkin paylaşımda bulundu.
Sesin bireyin yaşına uygun olması gerekiyor
Yeşilyurt, sesin perde, şiddet, rezonans ve kalitesi gibi özelliklerin bir veya birkaçında meydana gelen anormallikler ve/veya sesin bireyin yaşına ve cinsiyetine uygun olmamasının ses bozukluğu olarak tanımlandığını söyledi.
Bağırma ve aşırı konuşma ses bozukluğuna yol açabilir
Ses bozukluğunun nedeninin yapısal olduğu gibi sonradan edinilmiş, psikojenik veya ses sistemini yanlış kullanıma bağlı olabileceğini de kaydeden Yeşilyurt, "Bağırma, aşırı konuşma, çığlık atma, ses taklitleri, spor aktiviteleri sırasında ses suistimali, sigara kullanma kullanıma bağlı bozukluklara örnek olarak verilebilir." dedi.
İnsanların yüzde 7’si ses bozukluğu yaşıyor
Araştırmaların insanların yaklaşık yüzde 7’sinin hayatlarının bir döneminde ses bozukluğu yaşadığını gösterdiğini kaydeden Dr. Yeşilyurt, "Ses bozukluğu bireylerin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Şarkı sesi kullanıcıları-şarkıcılar, tiyatro sanatçıları, öğretmenler, din görevlileri, çağrı merkezi çalışanları gibi sesleri ile geçimlerini sağlayan profesyonel ses kullanıcılarında hafif bir ses bozukluğu bile maddi, sosyal, psikolojik sıkıntılara neden olabilir. Profesyonel ses kullanıcıları ile çalışan ses terapisi alanında uzman dil ve konuşma terapistleri bu durumun hassasiyetinin farkındadır. Ses terapisi ve rehabilitasyonu, sağlık bilimleri fakültesi veya sağlık bilimleri enstitüsünden mezun dil ve konuşma terapistlerinin sorumluluk alanları içindedir." diye belirtti.
Ses terapisi sesi sağlıklı hale getirmeyi hedefliyor
Ses terapisi ile amacın sesi sağlıklı hale getirmek olduğunu ifade eden Yeşilyurt, "Performans geliştirmesini ise şan eğitmenleri yapmaktadır. Ses bozukluğunu düzeltmeden performansa yönelik çalışmalar yapılırsa bu seste daha büyük ve kalıcı bozukluklara neden olabilir. Mesela kas gerilimin artması, ses telinde kanama, tek taraflı ses teli patolojilerinde karşı ses telinin de zedelenmesi veya ses teli kistinin patlayarak sulcus vokalise dönüşmesi görülebilir. Patolojinin ilerlememesi, daha büyük sorunlara yol açmaması için erken müdahale önemlidir." uyarısında bulundu.
Profesyonel ses kullanıcıları için özel çalışmalar yapılıyor
Profesyonel ses kullanıcılarının ses bozukluğu yaşamadan koruyucu ve önleyici destek almalarının yine dil ve konuşma terapistlerinin sorumluluk alanına girdiğini kaydeden Yeşilyurt, "Ses teli dediğimiz şey ‘V’ şeklinde bir kastır. Bir kas ne kadar güçlüyse travmalara karşı o kadar dayanıklıdır. Profesyonel ses kullanıcılarında ses hijyenine yönelik farkındalığın kazandırılması, postür, nefes, fonasyon teknikleri ve ses egzersizleri ile koruyucu- önleyici çalışmalar yapılmaktadır." ifadelerini kullandı.
Ses hijyeni ile ses sisteminin korunması hedefleniyor
Yeşilyurt, zayıf ses hijyeni alışkanlıklarının pek çok ses bozukluğunun ortaya çıkmasına zemin hazırladığını belirterek ses sistemini korumaya yönelik tüm davranışlara ses hijyeni denildiğini kaydetti.
Ses hijyeni için bu önerilere kulak verin!
Dr. Öğretim Üyesi Maral Yeşilyurt, ses hijyeninde dikkat edilmesi gereken maddeleri de şu şekilde sıraladı:
"Konuşurken veya performans gösterirken nefes desteğini doğru kullanın.
Sık ve şiddetli boğaz temizleme, sık ve şiddetli öksürük ses tellerini tahriş edeceğinden bu davranışlardan kaçınmak gerekiyor.
Ses tellerinin hidrasyonu, nemli tutulması ve tahriş edici maddelerden uzak durulması önemlidir. Günde en az iki litre kafeinsiz ve teinsiz sıvı tüketin.
Sigara içmeyin.
Reflünüz ve/veya alerjiniz varsa tedavi olun.
Birçok bitki çayının da diüretik etkisi olduğundan, bitki çaylarını sınırlı için.
Her gün yeterli uyumaya özen gösterin.
Bağırarak konuşmayın, çığlık atmayın.
Ses telleri de birer kastır. Bu kasların güçlü ve düzenli çalışması için dil ve konuşma terapistinizin önerdiği ses egzersizlerini düzenli bir şekilde yapın." (İLKHA)