Taşcı, İsra ve Miraç hadisesi Peygamberimiz Efendimiz'in (Aleyhissalatu vesselam) hayatında peygamberlik geldikten sonra Cenab-ı Allah'ın yardımına inayetine ve tesellisine en çok muhtaç olduğu bir anda gerçekleşen bir olay olduğunu ve gecenin feyzinden istifade edilmesi gerektiğini söyledi.
Taşçı, İsra ve Miraç'ın çekilen sıkıntılar ve zorluklardan sonra gelen bir lütuf olduğuna değindi.
Taşçı "Peygamberimiz (Aleyhissalatu vesselam) Tayif'e gitmiş belki oradakilerin kendisine yardımcı olmaları destek olmaları ümidiyle ve dayılarının da memleketi olan Tayif'e bir ümitle gitmiş. Orada Peygamber Efendimizi (Aleyhissalatu vesselam) maalesef çok çirkin bir şekilde karşılaşmışlar.
Peygamberimiz efendimiz (Aleyhissalatu vesselam) ve Hazreti Zeyd'i taşlamışlar. Rivayetlere göre üzerine hayvan işkembelerini atacak şekilde Peygamberimize gerçekten üzmüşler. Allah'ın Resulü peygamberliğinden sonra hayatı boyunca da zaman zaman o dönemi hatırladığında hüzünlere gark olduğunu kitaplarımızda okuyoruz." dedi.
"Allah'ın Peygamberimize lütfettiği bir nimettir İsra ve Miraç hadisesi"
Peygamberimiz Taifli'lerin zorbalıklarından ve işkencelerinden karşı onlara beddua bile etmediğini dile getiren Taşçı, şöyle devam etti:
Cebrail aleyhisselam gelip Peygamberimize 'Ey Allah'ın Resulü eğer dilersen Cenab-ı Allah şu iki dağı bunların başına geçirecek, helak edecek.' diye geldiğinde Peygamberimiz Efendimiz (Aleyhissalatu vesselam) 'Allah'ım sen bu kavmimi hidayete erdir. Zira bunlar bilmiyorlar.' buyurmak suretiyle onlara asla azap olmasını istememiş, merhametiyle muamele etmiş. Peygamberimiz Efendimiz (Aleyhissalatu vesselam) en büyük destekçilerinden birisi olan Mekke'nin azılı müşriklerine karşı Peygamberimizi sürekli savunan amcası Ebu Talib'i yitirmiş. Ardından aynı şekilde Peygamberimizin hem maddi hem manevi yönden Peygamberimizin en büyük destekçilerinden birisi olan Hazreti Hatice'sini kaybetmiş. Müşriklerin genel boykot uyguladıkları bir dönemde yani Peygamberimizin hayatındaki en çileli en meşakkatli ve en sıkıntılı olayların yaşandığı ve gerçekleşmiş olduğu bir dönemde, Cenabı Allah Peygamberimiz Efendimizi (Aleyhissalatu vesselam) adeta teselli etmek ve onu rahatlatmak üzere Peygamberimize lütfettiği bir nimettir İsra ve Miraç hadisesi.
"Hayvan derisini kaynatıp suyunu içtiler"
İsra ve Miraç Gecesinden önce yaşanan boykotun çok büyük sıkıntılara neden olduğunu dile getiren Taşçı: "Bir sahabi o yılları anlatırken 'O boykot yıllarında öyle sıkıntı, öyle açlık ve yokluk, öyle kıtlık yaşadık ki bizden birisi günler önce ölmüş bir hayvanın kurumuş derisini bulduğu ve onu kaynatıp da sonunda içeceğimiz için çok sevinmiştik.' demek suretiyle boykot yılların Peygamberimize ve sahabeye ne kadar acı ve ızdırap dolu geçtiğini bu ifadelerle bildirmektedir. İşte böyle bir anda yani Allah Resul'ünün sıkıntılarının tavan yaptığı bir dönemde, hicretten takriben 18 ay önce Recep ayının 27 gecesinde gerçekleşen bir hadisedir İsra ve Miraç hadisesi." dedi
İsra olayının Kur'an-ı Kerim'e konu olduğunu ifade eden Taşçı "Özellikle İsra hadisesine vurgu yapmak için Cenabı Allah İsra suresinin birinci ayeti Celile'sinde de bu konuyu bize anlatıyor. 'Kulu Muhammed'i gecenin bir anında Mekke'deki Kabe-i Muazzama'dan Mescid-i Haram'a oradan Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya götüren orada ayetlerinden bir kısmını Peygamberine göstermek üzere ve etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya kulu Muhammed'i yürüten Allah'ın şanı pek yücedir. Şüphesiz O Allah görendir, yaptıklarınızı, ettiklerinizi ve söylediklerimizi de işitendir.' buyurmak suretiyle bu gerçeğe dikkat çekmekte." şeklinde konuştu.
Allah Resulü (Aleyhissalatu vesselam) bu gece Cebrail Aleyhisselam ile beraber Mescid-i Haramdan Kudüs'e gitti ve orada tüm Peygamberlere namaz kıldırdığını söyleyen Taşçı, "Namaz kıldırdıktan sonra da yedi kat göklerde her bir Peygamberle selamlaştı. Onlara selam verip onların Selamlarını alması hal hatır sormalarından sonra Cenab-ı Allah'ın huzuruna yürümüş olduğu bir gecenin adıdır İsra ve Miraç gecesi. Cenab-ı Allah bu gece de Peygamber (Aleyhissalatu vesselam) ahirette ümmetinin yaşayacağı hallerden bir kısmını da göstermiştir. Rivayetlere göre İsra ve Miraç hadisesini anlatan hadisi şeriflere ve bu konuda yazılan eserlere baktığımız zaman Cenab-ı Allah ahirette gıybet edenlerin, dedikodu yapanların, büyük günahların en büyüklerinden olan faiz yiyenlerin, hakkı ve gerçeği gizleyenlerin, zina edenlerin ahirette karşılaşacakları acı sonlarını Peygamber Efendimize (Aleyhissalatu vesselam) göstermiştir." dedi
"Müslüman olduktan sonra ilk yapmanız gereken ibadet namaz"
Günde baş vakit kılınan namazın bu gecenin bir hediyesi olduğunu belirten Taşçı, " Cenab-ı Allah bu gecenin bir hatırası olarak Resulullah'a (Aleyhissalatu vesselam) ve ümmetine bir takım hediyelerde bulunmuştur. Günde beş vakit kıldığımız namaz İsra ve Miraç gecemizin bir hatırası, hediyesidir. İsra ve Miraç ile beraber namaz farz kılındı ve Allah Resulü (Aleyhissalatu vesselam) da hadis-i şerifinde 'Namaz müminin miracıdır.' yani adeta Cenab-ı Allah beni yükseltti ve benim Miracım. Ümmetimin Miracı da günde beş defa Cenab-ı Allah'a yükselmiş olan namazdır. Allah Resulü bize namazın bir Cenab-ı Allah'ı yücelten bir Miraç olduğunu bize bildiriyor. Onun için namazsız Müslümanlık olmaz. Müslüman olduktan sonra ilk yapmanız gereken ibadet namaz olduğu gibi aynı şekilde ahirette de hesaba çekildiğimiz zaman ilk hesabının sorulacağı amelimiz namazımızdır." ifadelerini kullandı.
"Bu gece müjdelerle dolu"
Müslümanlar için bu gecenin müjdelerle dolu olduğunu belirten Taşçı, "Bakara Suresi'nin son iki ayeti kerimesi de bu gecenin bir hediyesi ve hatırasıdır. Yine bu gecenin bize getirdiği müjdelerden birisi de şirke bulaşmadan ölenlerin bir şekilde cennete girecekleridir. Zira müşrikler Peygamberimiz kendilerine ki bu gece ben Mekke'den Kudüs'e oradan da göklere yükseltildim diye söylediği zaman müşrikler anlamamışlar. Tabiri caizse alay edip peygamberimizle dalga geçmişlerdi. Peygamberimizin haberinden sonra müşrikler Hazreti Ebubekir'e gelerek 'Ya Eba Bekir görüyor musun arkadaşın gene bir şeyler söylüyor. Gecenin bir kısmında Mekke'den Kudüs'e oradan da göklere yükseldiğini söylüyor. Ne dersin? Dedikleri zaman 'Bunu O mu söyledi? Evet, o söyledi. O söylediyse doğru söylemiştir. Hazreti Ebubekir'in adı Ebubekir Sıddık olur." dedi.
"Mescidi Nebevi Resulullah'ın haremi ve Mescidi Aksa ise ümmetim haremidir"
Taşcı, Mescid-i Haram ve Kudüs hakkında ise, "Miraç'ın en önemli güzergahlarında birisi olan Mescidi Aksa'yı anmadan geçmek olmaz. Mescidi Aksa Abdülhamit Han hazretlerinin ifadesiyle 'Mescidi Haram Allah'ın haremi, Mescidi Nebevi Resulullah'ın haremi ve Mescidi Aksa ise ümmetim haremidir.' Peygamber Efendimiz (Aleyhissalatu vesselam) namazın farz kılındığı zaman Müslümanlar namazlarını Kabe'den öce Mescid-i Aksa' ya dönerek kılarlardı."
"Kudüs Müslümanların omuzlarında birer emanettir"
Kudüs'ün Müslümanlar için çok öneli bir yere sahip olduğunu hatırlatan Taşçı "Bugün Yahudilerin zulümleri atında inim inim inleyen Mescid-i Aksa ve oradaki kardeşlerimiz bizim ve bütün Müslümanların omuzlarında birer emanettir. Bu emanete bir şekilde sahip çıkmak zorundayız. İsra ve Miraç Gecelerinin bize bugün için hatırlatması gereken en önemli mesaj budur. Yani inananların ve Müslümanların biran evvel Mescidi Aksa'yı bu zulümlerden ve esaretten kurtarmalarıdır. Bunun plan ve projelerini yapmak zorundalar. Selahattin Eyyubi Hazretleri Kudüs'ü kaybettikten sonra tekrar fethine kadar hiç gülmedi. Fethettiği zaman da onlar gibi Yahudileri ve Hristiyanları kılıçtan geçirerek değil, zararsız, ziyansız bir şekilde rahat bir şekilde şehri terk etmeleri için onlara 40 gün müsaade etmiştir." dedi.
" Mescidi Aksa ve Kudüs 13'üncü yüzyıldan 19'uncu yüzyıla kadar Müslümanların hâkimiyetinde en güzel, huzurlu yıllarını geçirdiğini dile getiren Taşcı, "Ama maalesef 1900'lü yılların başlarında tekrar Yahudilerin o bölgeye gelmeleriyle ve o bölgeyi karıştırmaları ile 1948 yılında da Yahudi devletinin kurmaları ile orada sıkıntılar ve problemler tekrar başlamış. İnşallah tekrar fethedilip tekrar İslam'ın ve Müslümanların mekanı olacağı günlerini özlemle beklemektedir. Mescid-i Aksa Peygamberimiz Efendimiz (Aleyhissalatu vesselam) da hakkında bizlere 'Üç mescit için yolculuk meşakkatine katlanılır.' Bunlardan birincisi Mekke'deki Mescidi Haram, benim Medine'deki Mescidi Nebevi ve üçüncüsünün de Kudüs'teki Mescidi Aksa olduğunu bildirmektedir." İfadelerini kullandı.
Müslüman tevazuyu elden bırakmaz
Müslümanın ne kadar büyük nimetlere gark olursa olsun tevazuyu elden bırakmaması gerektiğini anlatan bir hadise olduğunu ifade eden Taşcı, "Şöyle ki 'Allah Resulü (Aleyhissalatu vesselam) belki de kıyamete kadar hiçbir faniye nasip olmayacak bir şekilde gecenin kısacık bir anında Mekke'den Kudüs'e oradan göklere yükseldi. Bu hiç bir faniye nasip olmayacak derecede büyük bir nimet, muazzam bir ikramdır. Allah Peygamberimizi bu nimetlere gark olan İsra ve Miracı yaşayan Peygamberimizi anlatırken kulu yani "abd" diyor. Abd köle demek. Yani böyle lütuflara gark olmuş olan Peygamber Efendimiz kulluğun zirvesine ulaşmıştır. Şimdi bunu anlayabilmek için yaşadığımız hayatta insanların dünya malı elde ettiği zaman maddi manada üç, beş kuruş mal ve servet sahibi olduğu zaman nasıl yoldan çıktıklarını görüyoruz. Ve ya basit bir makama geldikleri zaman insanlara nasıl tepeden baktıklarını gördüğümüz zaman Peygamberimiz Efendimiz (Aleyhissalatu vesselam) bu derece muhteşem nimetlere kalk olmasına rağmen adı kuldur köledir. Dolayısıyla her türlü mal, mülk, servet imkân hepsi de gelir geçer. Önemli olanın Allah'a kul olmak olduğunu öğreniyoruz İsra ve Miraç hadisesinde." şeklinde konuştu. (İLKHA)