Filistinli Prof. Dr. El-Uveysi: Mescid-i Aksa davası bütün Müslümanları ilgilendiren bir davadır

"Adım Adım Beytülmakdis Dersleri" mezuniyet töreninde konuşan Beytülmakdis Çalışmaları Kurucu Teorisyeni Prof. Dr. Abdulfettah El-Uveysi, Mescid-i Aksa'nın özgürlüğünde ilmin ve bilimin rolüne değindi.

Ekleme: 13.02.2022 10:35:11 / Güncelleme: 13.02.2022 10:39:56 / Dünya / Ankara Haberleri
Destek için  Haberin Videosunu İzle

Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Kudüs Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi, Mardin Artuklu Üniversitesi Kudüs ve Filistin Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi, Beytulmakdis Çalışmaları Vakfı, Kudüs Şurası, Kudüs Bilinci Derneği, Kudüs ve Tarihimiz Derneği (KUTAD) ve Nisaulaksa Derneğinin ortaklaşa düzenlediği "Adım Adım Beytülmakdis Dersleri" mezuniyet töreninde konuşan Filistinli Prof. Dr. Abdulfettah El-Uveysi, "Mescid-i Aksa'nın Özgürlüğünde İlmin ve Bilimin Rolü" konulu sunum yaptı.

Açılış konuşmalarının ardından söz alan El-Uveysi, "Adım Adım Beytülmakdis Dersleri" öğrencilerini çok sevmesini, öğrencilerin Mescid-i Aksa'yı sevmesine bağladı.

El-Uveysi, "Bazıları ilmin ve maarifinin değerini alçaltarak küçülterek aslında şöyle diyorlar, 'ilim, marifet... bunlar mı Mescid-i Aksa'yı özgürlüğüne kavuşturacak?' Mescid-i Aksa'yı ilmin ve marifetin özgürlüğüne kavuşturacağı makul mu sizce? Tabi ki de makul. Aynı zamanda makul ve uçuk. Halbuki Resulullah'a inen ilk ayet bize neyi söylüyordu ya da O'na neyi emrediyordu? Git cihad et, git savaş, git Kureyş'e karşı diren mi diyordu? Hayır bilakis ilk beş ayeti hepimiz biliyoruz. İlk ayetler özetle tefekkürden, ilimden ve kalemden bahsetmektedir." dedi.

 

"İsra mucizesi gerçekleştidiğinde Mescid-i Aksa işgal altındaydı"

Beytulmakdis'e küresel anlamda bakıldığında, bu mukaddes mekanın yaratılışın başlangıcından bu yana hem bizim için hem de dünya için merkez sayılabilecek jeopolitik öneme sahip bir yer olduğunu söyleyen El-Uveysi, "Daha önceki işgallere göz atalım nasıl bitti bu mübarek topraklarda. Resulullah Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya İsra mucizesini gerçekleştirdiğinde Mescid-i Aksa işgal altındaydı. Peki Mescid-i Aksa'nın sonraki özgürlüğü nasıl gerçekleşti? Daha sonraki dönemde de Haçlılar ve Batılılar tekrardan işgal ettiler. Peki Selahaddin Eyyubi burayı nasıl özgürlüğüne kavuşturdu? Resulullah'ın döneminde de Selahaddin Eyyubi'nin döneminde de bu özgürlük ve fetih nasıl sağlandı? Tabi ki de stratejik plan ortaya konuldu. Bu stratejik planın ardından artık meyveler alınmaya başlandı. 28 sene önce 2 sene boyunca oturdum bir okuma ve çalışma yaptım. Resulullah'ın ortaya koymuş olduğu ve meyvesini de Ömer Bin Hattab'ın topladığını ve aynı zamanda Selahaddin Eyyubi'den önceki alimlerin ve İmâdü'd-din'in ortaya koymuş olduğu ve Selahaddin Eyyubi'nin meyvesini topladığı bu stratejik plan nedir?" diye sordu.

"Siyonist işgalin bitmesi için güçlü ve stratejik planlamaya ihtiyacımız var"

Sorduğu soruya yine kendisi cevap veren El-Uveysi, konuşmasını şöyle sürdürdü:

2 sene boyunca bu konuya çalıştım ve aşağıdaki neticelere ulaştım. Tüm işgalin sonu zevaldir sonucunu çıkardım. Bu özeti iyi anlamanızı istiyorum çünkü büyük bir teorinin etrafında dönen bir özettir. Bütün işgallerin neticesi bir zevalle sonuçlanır. Ancak siyonist işgalin bitmesi için güçlü ve stratejik planlamaya ihtiyacımız var. Çünkü özgürlük dediğimiz şey başından sonuna kadar yolunda savaşılabilecek bir kelime ve terimdir. Şimdi mevcut işgale bakalım. 1917'de Britanya'nın başlattığı ve 1948 yılında bunu siyonistlere devrettiği ve teslim ettiği bu işgal uzun sürdü. 1917'den alırsak başlangıcı 100 seneden fazla sürdü. Ancak ben burada akademik, ilmi ve marifet olarak sana müjdeyi veriyorum ki bu işgal sona erecek. Bu işgalin sonunun geleceğini söyledik ancak bu son bizlerin eliyle olacak. Ben burada sadece Filistinlerin eliyle gerçekleşecek demiyorum. Milyon kere söyledim milyar kere de söylerim... bu toprakların davası, Mescid-i Aksa davası sadece Filistinlilerin değil bütün Müslümanları ilgilendiren bir davadır. O zaman ben, sen, bizler ve sizler... hepimiz Mescid-i Aksa davasına katkıda bulunabiliriz. Kendi gücümüz ve kuvvetimiz nispetinde bunu destekleyebiliriz. Çünkü Allah-u Teala Kur'an-ı Kerim'de 'Allah gücünün üstünde güç yüklemez.' buyurmaktadır ve herkes de gücü nispetinde çalışmalar yapacak.

"Bir şeyi ancak ilim ve maarif ile öğrenebilirsiniz"

Prof. Dr. Abdulfettah El-Uveysi

Mescid-i Aksa'nın kurtuluşunun ilimle mümkün olduğunu belirten El-Uveysi, "Mescid-i Aksa'nın işgal tarihine baktığımız zaman gerek Bizans işgalinde gerek haçlı işgalinde ortaya konulmuş planın 3 hazırlığını görüyoruz burada. Nedir onlar? Maarif, siyasi ve askeri hazırlık. Ancak askeri ve siyasi hazırlığın temelini de maarif ve ilmi hazırlık oluşturmaktadır. Şimdi size soruyorum, biz bilmediğimiz bir şeyin özgürlüğünü nasıl sağlayabiliriz? Biz bir mekânın kıymetini bilmezken kendi gayretimizi nasıl ortaya koyabiliriz. İşte bunu da bize ancak ilim ve maarif verebilir. Bir şeyi ancak ilim ve maarif ile öğrenebilirsiniz. İlmi, siyasi ve askeri hazırlığı bir üçgen veya prizmaya benzetirsek o prizmanın zeminini tabi ki de ilim ve maarif oluşturacaktır." şeklinde belirtti.

"Selahaddin Eyyubi ilmin ve siyasi kuvvetin dayanışmasıyla Kudüs'ü fethetti"

Hazreti Resullah'ın stratejik planında ilim ve marifetin, İlahi vahyin başlangıcından Resullah'ın vefatına kadar sürdüğünü dile getiren El-Uveysi, "Selahaddin Eyyubi askerler ve komutanlarla beraber Mescid-i Aksa'yı fetih sevincini yaşarken o anda Selahaddin Eyyubi'nin dönüp ordusuna ne söylediğine bir bakalım. Bu cümleyi uzun araştırmalar sonucunda Haçlılar döneminde yazılmış ve kaydedilmiş şeklinde buldum. Şöyle seslendi ordusuna: 'Zannetmeyin ki ben bu toprakları sizin kılıçlarınızla aldım. Bilakis ben bu topraklara Kadı El-Fadıl'ın kalemiyle sahip oldum.' Peki Kadı El-Fadıl kim Abdürrahim El-Bisani isminde devletin Selahaddin Eyyubi'den gelen 2. adamı. Burada şu sonucu çıkarabiliriz. Her dönemde bu böyle oldu böyle olmaya devam edecek. Siyasi kuvvet ile ilmi kuvvet arasında her zaman dayanışma söz konusudur. Burada da örneğini görüyoruz. İlmi kuvveti temsil eden Kadı El-Fadıl ile siyasi kuvveti temsil eden Selahaddin Eyyubi'nin dayanışmasını burada görüyoruz. Kaldı ki Kadı El-Fadıl'ın ilmi olmasaydı Selahaddin Eyyubi bu siyasi başarısına ulaşamazdı. Biz bundan ne öğreneceğiz? Bugün Müslüman ülkelerde siyasi yönetimle Beytülmakdis ve Mescid-i Aksa hakkında bu alanda araştırmalar ve çalışmalar yapan ilmi otorite arasında bir dayanışmanın ve beraberliğin olmak zorunda." olduğuna işaret etti.

"Türkiye'nin Mescid-i Aksa'nın özgürlüğüne katkıda bulunması için güçlü bir ülke olması şart"

Yapılan çalışmaların Mescid-i Aksa'nın özgürlüğünün çok yakın olacağını müjdelediğini söyleyen El-Uveysi, "Mescid-i Aksa alanında uzman akademisyen kadrosunun mezun edilmesi ve desteklenmesi çok önemli bir şart. Gerek yüksek lisans ve peşinden gelecek doktora öğrencilerin mezuniyetleriyle gerekse Adım Adım Beytülmakdis Derslerinden mezun olacak olan öğrencilerle aslında Türkiye Mescid-i Aksa'nın özgürlüğüne bir katkıda bulunuyor. Mescid-i Aksa'nın özgürlüğü için Türkiye'nin çok önemli bir yeri var ve Mescid-i Aksa'nın kurtuluşuna büyük bir katkısı olacak. Ancak Türkiye'de bu ümidin biraz zayıf kaldığını görüyorum. Türkiye'nin Mescid-i Aksa'nın özgürlüğüne katkıda bulunması için güçlü bir ülke olması şart ve güçlü bir ülke olması için de hem siyasi hem ekonomik hem de diğer alanlarda kendini daha da güçlendirmesi şart. Bu yüzden Türkiye'ye bu savaşlar açıldı. Sadece ABD ve Avrupa ülkeleri Türkiye'ye savaş açmış değil, şu anda ne yazık ki Arap devletlerinden de bu savaşı açmış olanlar var. 15 Temmuz darbesinin başarısızlıkla sonuçlandığını gören bu devletler, şimdi de Türkiye'yi iktisadi ve ekonomik olarak yıkmaya çalışıyorlar. O halde sizlerin bu noktada Türkiye'nin güçlü olabilmesi için kendi alanınızda Türkiye'yi desteklemeniz gerekiyor. Herkes kendi alanında çalışacak. Ben üniversitede profesörüm, kendi halis niyetimle ortaya koyacağım. Başkası medyada çalışır, bir başkası da öğrencidir. Herkes kendi itikadı ile halis bir şekilde yapacak. Bu şekilde Batı'dan ya da düşmanımızdan onları kaynaklarını kullanarak bir şeyler yapmalıyız ki onları kaynakları ile kendimizi vurmuş olmayalım." dedi.

"İlim amelin imamıdır"

El-Uveysi, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi ile Mardin Artuklu Üniversitesi'nde başlatılan yüksek lisans çalışmaları, Kudüs Araştırma Merkezleri ve Adım Adım Beytülmakdis Derslerinin amacı Mescid-i Aksa'ya Beytülmakdis konusunda uzmanlaşmış bir kadro ortaya koyup Türkiye'nin geleceğinde siyasi karar mekanizması oluşturacak alanlarda söz sahibi olmalarını sağlamak olduğunu belirtti.

El-Uveysi, "Size diplomalarınız dağıtılacak, bu diplomalar size saygıdeğer rektörlerimiz tarafından teslim edildiğinde siz bunları sadece diploma olarak değil emanet olarak almak zorundasınız. Bu emanetin anlamı ne? Siz bu emaneti öğrendiğiniz şeyleri başkalarına aktarmak suretiyle teslim olarak alacaksınız. İlim sadece ilim için değildir. Marifet de sadece marifet için değildir. Eğer bir fiile götürüyorsa bir ilimdir. O yüzden eskiler şöyle derlerdi: 'İlim amelin imamıdır.' Burada bahsettiğimiz marifet sadece bilmek değil. Marifet idrak etmektir. Neyi idrak etmek? Mescid-i Aksa'yı Beytülmakdis'i ve Beytülmakdis'in ümmet içindeki rolünü, bizleri Mescid-i Aksa'nın özgürlüğüne giden yoldaki rollerimizi idrak etmek demektir." ifadelerini kullandı.

"Toprağın işgalinden önce aklın işgali gerçekleşir"

Konuşmasının devamında El-Uveysi, şunları aktardı:

Müslüman aklı... Neden Müslüman aklı diyorum, sadece Arap aklı demiyorum ya da sadece Türk aklı demiyorum. Müslüman aklını öyle bir işgal ettiler ki! Britanya ve Batılı devletler, artık Müslüman aklı bir şeyi düşündüğü zaman onların kaynaklarıyla ve yoluyla onların menfaatine çalışacak şekilde düşünüyorlar. O halde şunu söylüyoruz arzın yani toprağın işgalinden önce aklın işgali gerçekleşir. O halde bizlerin toprağın özgürlüğüne kavuşmadan önce akıllarımızın özgürlüğüne kavuşması lazım ki o akılla bir stratejik planlama ortaya koymuş olalım. Ben Filistinli olmamdan önce Müslüman olmamla her zaman övünürüm. Ben Filistin'de doğmayı tercih etmedim, sizler Türkiye'de doğmayı tercih etmediniz, Allah-u Teâlâ böyle takdir etti. O halde başta ve sonda Filistinli olmaktan önce Müslüman olmakla bu İslam dinine, şerefli dine ve bu şerefli ümmete mensup olmakla gurur duyuyorum.

"Kim Mescid-i Aksa için çalışırsa dünya ve ahireti için çalışmış olur"

Türkiye'nin omuzlarında İslam ümmetinin emanetinin var olduğunu dile getiren El-Uveysi, "Türkiye olarak hakikaten omuzlarınızda bir yük ve emanet var. Buna emanet diyoruz çünkü siz İslam ümmetisiniz. Aynı zamanda sizin Beytülmakdis topraklarında 400 yıla yakın bir mirasınız da var. Sizin emanetinizdir çünkü aynı zamanda bu zulme bizzat şahit oldunuz. İşgalcilerin sizin vatandaşlarınıza ve sizin kutsalınıza yaptıklarına bizzat şahit oldunuz. Siz aynı zamanda 3 emaneti aynı anda omuzlarınızda taşıyorsunuz. İslam ümmetinin hiçbir ülkenin hiçbir milletin aynı anda 3 emanet taşıdığı görülmemiştir ve sizler bu emanetlere layık insanlarsınız. Kim Mescid-i Aksa için çalışırsa dünya ve ahireti için çalışmış olur. Şunu arzu ediyorum Türkiye'de sadece iki üniversitede değil, birçok üniversitede lisans, yüksek lisans ve doktora alanların açılmasını burada temenni ediyorum." şeklinde belirtti.

"Gerçekten Türkiye halkının kalbi Mescid-i Aksa'ya sıkıca bağlı"

El-Uveysi, "Arap coğrafyalarını ziyaret ediyorum, bu ziyaretlerim sırasında da şunu çok iyi görüyorum. Gerçekten Türkiye halkının kalbi Mescid-i Aksa'ya sıkıca bağlı. Sizler Mescid-i Aksa'yı ziyaret edebiliyorsunuz. 29 sene önce oradan mukaddes topraklardan çıkarmışlardı. O günden beri ben Mescid-i Aksa'da namaz kılmayı arzu ediyorum. Mescid-i Aksa'da bir vakit namaz kılan kişiden başka Mescid-i Aksa'yı anlayamaz. Kardeşlerim, arkadaşlarım, dostlarım kıymetli Türkiye halkı, Mescid-i Aksa omuzlarınızda emanettir. Siyasetçilerden, akademisyenlerden ve basında çalışanlardan beklentiler var. Herkes kendi alanında kendi kudretince çalışacak. Benimle bir hayal edin. O Mescid-i Aksa'ya fethedip girdiğimizi hayal edelim. Benimle birlikte hayal edin... çünkü ben her gece yatmadan hayal ediyorum. Her gece Mescid-i Aksa'da fetih namazı kıldığımı hayal ediyorum." dedi.

"Bütün ümmet Türkiye'nin Mescid-i Aksa'nın özgürlüğünü yönetmesini bekliyor"

Son olarak El-Uveysi, "Arkadaşlarımdan biri bana 'Sen geçen sene emekli oldun. 35 yılını bu uğurda harcadın. Hadi git biraz dinlen, hava al. Niye uğraşıyorsun?' dedi. Ben de dedim ki 'Mescid-i Aksa işgal altındayken ben nasıl oturabilirim?' Emeklilik olayı benim hayatımda Mescid-i Aksa'nın fethi için yeni bir sayfa açtı. Allah-u Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de buyurmadı mı? 'Bir iş bitince diğerine sarıl' diye. O halde bir iş bitince başka bir iş aramaktır bizim görevimiz. Mescid-i Aksa Beytülmakdis bizim bütün fedakarlığımızı hak ediyor. Bütün kurban verişlerimizi hak ediyor. Ben hiç düşünemiyorum ki Mescid-i Aksa işgal altındayken ümmet hiçbir şey yapmasın. Diyordum ki torunlarım Mescid-i Aksa'ya, fethederek girecekler. Ancak şu anda tam bir imanla inanıyorum ki torunlarımla birlikte ben de bizzat fetih namazını kılmak üzere Mescid-i Aksa'ya gireceğim. Ankara'da bugün toplandığımız gibi Mescid-i Aksa'da da toplanacağız ve bu sözümü sizlere hatırlatacağım." diye konuştu.

Mezuniyet töreni sertifika takdimiyle son buldu. (İLKHA)

Haberin Videosunu İzle
İlgili Videolar İlgili Galeriler