Molla Özmen: Trafik kurallarına uymamak kul hakkını ihlaldir

​Trafik kurallarına uymanın fıkhi boyutunu aktaran Diyanet Bir-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Molla Cüneyt Özmen, kuralları ihlal etmenin yasalarla ceza-i müeyyideleri olduğu gibi kul hakkını ihlal gibi manevi sorumluluklarının da olduğuna vurgu yaptı.

Ekleme: 11.02.2022 16:05:12 / Güncelleme: 11.02.2022 16:07:10 / Güncel / Diyarbakır Haberleri
Destek için  Haberin Videosunu İzle

İslam fıkhında trafik kurallarına uymanın hükümlerini açıklayan Diyanet Bir-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Molla Cüneyt Özmen, ölüm veya yaralanmayla sonuçlanan trafik kazalarında verilmesi gereken diyetleri ve şekilleri hakkında bilgi verdi.

 

İslam fıkhında, trafik kuralları gibi fert ve toplum yararına olan konulara celb-i mesâlih, bunlara zarar getirecek şeylere ise def'ül medare veya def'ül deraye denildiğini belirten Özmen, "Bu iki kavrama dayanarak İslam hukukunda bunlara fayda sağlayacak ne varsa uyulması, zarar verecek durumların da ortadan kaldırılması gerekir. Dolayısıyla trafik kurallarına uymak ferdin ve toplumun yararına olan bir hal ve harekettir, bir kaide ve kuraldır. Bu kaide kurallara uymak herkese gereklidir. Aksi takdirde kişi hem topluma hem de kendine zarar vermiş olur." dedi.

Molla Cüneyt Özmen

"İslam; kişinin canını, aklını, dinini, malını ve namusunu koruma altına almıştır"

Trafik kurallarına uymayı bir insanlık hukuku olarak nitelendiren Özmen, "Tabi ki bu hukuka tahakkuk eden bazı müeyyideler vardır ve bu görevliler tarafından uygulanmaktadır. Nihayetinde bu kuralları ortaya koyanlar elbette toplumu ve ferdi düşünerek yapmışlar. İslam, bu kuralları beş esasa göre değerlendirmiştir. Bu kuralların ortada olma nedeni ise canını, aklını, dinini, malını ve namusunu korumadır. Dolayısıyla bu kurallara uyduğumuzda bunların hepsini korumuş ve uygulamış oluruz. Aksi takdirde cana ve mala kastetmekle beraber kişinin psikolojisinin bozulmasına da neden oluruz." ifadelerini kullandı.

Kurallara uymamanın müeyyidelerine değinen Özmen, "Söz konusu kurallara rağmen kişi bildiğini yaparsa cezai müeyyide uygulanır. Bu cezai müeyyidelere baktığımızda kısas veya diyet vardır. İslam dininde kasten adam öldürmek kısas, hatayla olursa diyet gerektirir. İslam fıkhında bilerek öldürmenin diyeti 100 devedir. Eğer hata ise bunun yarısı söz konusu olabilir. Dolayısıyla bunun karşılığını karşı tarafa vermesi gerekir. Yani bir zarar oluşmuşsa hasar gören aracın yapılması ve masrafının karşılanması İslam dininde mevcut olan hükümlerdir." şeklinde konuştu.

"İnsanların hak ve hukuku ancak müeyyidelerle telafi edilebilir"

Özmen, "Maalesef örfümüzde 'kazadır ne olmuş, herkes yapar' denilmektedir. 'Herkes kaza yapar' demek meşrudur anlamına gelmez, herkes hatasının cürmünü cezasını çekmesi gerekir. Aksi takdirde caydırıcılık söz konusu olamaz. Trafik kuralları araçların yanı sıra yayalar içinde geçerlidir. 'Ben yayayım istediğim gibi caddeye çıkarım' görüşü elbette söz konusu olamaz. Trafikte hatalı sollamalar yapmak kazaya sebebiyet verir ve bu da insanların hak ve hukukunu ihlaldir. Bu da ancak müeyyidelerle telafi edilebilir. Aksi takdirde bu kazaların önüne geçmek söz konusu değildir." diye belirtti.

Hata diyerek meselenin basite alınmaması ve belirlenmiş yerleşik trafik kurallarına uyulması gerektiğini dile getiren Özmen, bu konunun toplumun her kesimini ilgilendiren bir husus olduğunun altını çizdi.

Özmen, "Yani 'memur görmüyor' veya 'mobese çekmiyor' düşüncesiyle hareket etmek yanlıştır. Bu şekilde hem kendimize hem de topluma zarar vermiş oluruz. Bunu bilinçli yapanın cehennemlik olması söz konusu ama yanlışlıkla yapılan kazanın cezası vardır ve bunun da dünyada verilmesi gerekir. Aynı zamanda karşı taraftan helallik istenmesi lazım. Aksi takdirde kul hakkıyla Allah’ın huzuruna gidilemez, çünkü affı yoktur." dedi.

"Alınan tazminatlar caizdir"

Yaralanmalardan dolayı alınan tazminatları da ele alan Özmen, bu tazminatların caiz olduğunu belirterek şunları söyledi:

"Bilindiği üzere bu tazminatlar sigorta acenteleri tarafından karşılanmaktadır. Meydana gelen söz konusu sakatlanma veya araçta oluşan maddi hasarın telafi edilmesi İslam dininde de mevcuttur. Nitekim mü'min mü‘mini öldüremez, ancak hatayen olabilir. Buna da köle azat etme, iki ay üst üste oruç tutma gibi bazı müeyyideler vardır ve varislerine veya yaralıya diyet vermelidir. Örneğin kasten öldürmenin diyeti 100 deve ise hatayen ölüme sebebiyet vermenin diyeti 50 deve diyebiliriz. Tabi ki diyet ödemesinde fark vardır. Bunun için de bilgisi olan insanlara yani ulemaya gidilir." (İLKHA)





Haberin Videosunu İzle
İlgili Videolar