Edirne Baro Başkanlığı Mülteci Hakları Komisyonu, İpsala ilçesinde Yunanistan unsurlarınca geri itilmelerinin ardından soğuktan donarak hayatını kaybeden 19 göçmen için yakınlarına ulaşıp Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuracaklarını açıkladı.
Edirne Barosu donarak ölen göçmenlerin hayatını kaybetmesiyle ilgili harekete geçti. Baro Başkanı Tacettin Sivrikaya, olaya karşı Avrupa'da ve dünyadaki diğer ülkelerin sessiz kaldığını belirterek eleştirdi.
Olayın 'kötü muamele' olarak değil 'işkence' olarak adlandırılması gerektiğini belirten Sivrikaya, "22 insan kış ortasında ülkenin sınırını çizen nehrin üzerine atılmak suretiyle üzerlerindeki kıyafetler, ayaklarındaki botlar alınıyor. Bu kötü muamele falan değil, bu açıkça işkence. İşkenceye maruz bırakılmak suretiyle ölüme terk ediliyor. Şu anda da ıstırabını çekiyorum, bu insanların ben isimlerini dahi bilmiyorum. Bunları şu bilmemek dahi çok acı. Bizi yeterince ıztıraba sevk ediyor" dedi.
Mektup yazıp çağrıda bulunacağız!
Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler dahil birçok temsilciye mektup yazacaklarını da kaydeden Sivrikaya, şöyle devam etti:
"Selanik Baro Başkanı'na, Atina Baro Başkanı'na bir mektup yazmak istiyorum, bu meselenin çözümü için kendilerini göreve davet edeceğim. Ayrıca Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatovic, Birleşmiş Milletler Göçmenlerin İnsan Hakları Özel raportörü Felipe Gonzales Morales, Birleşmiş Milletler Yüksek Komiseri Filippo Grandi ve Avrupa Birliği İçişleri Komiseri Ylva Johansson'a yine mektuplar yazarak kendilerini, Türkiye'ye, özellikle Edirne'ye davet edeceğim. Gelsinler sorunu yerinde görsünler. Bizim Meriç Nehri'ni, Tunca Nehri'ni yerinde görsünler, göçmenlerin yaşadığı sorunu görsünler. Ayrıca gurur kaynağımız Edirne Göç İdaresi Geri Gönderme Merkezi'ni görsünler. Bulundukları makamlarda tüm yetkilerini, imkanlarını kullanarak bu sorunu tekrar dünyanın gündemine getirsinler."
Dünyanın, İpsala'da ve öncesinde çok kez yaşanan mülteci dramlarına karşı duyarsız kaldığını belirten Sivrikaya, "Dünyanın her tarafında insanlar, hiçbir şey olmamış gibi gözlerini kapayarak, kulaklarını tıkayarak yaşıyorlar ve sonra diyorlar ki 'Bize çip takacaklar'. Size zaten çip takılmış. Bütün insani duygularınız bir kenara atılmış, sonra diyorsunuz ki bize çip takılacak. Yani ille başınıza gelmesini mi bekliyorsunuz. Anlayabilmek mümkün değil. Bu durum herhangi bir ülkede, herhangi bir caninin bir okula girerek silahlı saldırı yapıp bomba patlatmasından farklı bir olay değildir, aynı şeydir" dedi.