Tüp bebek tedavisi sayesinde bugüne dek milyonlarca sağlıklı bebeğin dünyaya geldiğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Nadiye Köroğlu, "Tüp bebek tedavisiyle ilgili toplumda doğru sanılan bazı hatalı bilgiler çiftlerin tedaviye geç başvurmalarına veya tedaviden kaçınmalarına neden olabiliyor. Bu faktörler de tedavinin başarı şansını olumsuz yönde etkiliyor. Dolayısıyla anne-baba olmak isteyen çiftlerin çevrelerinden veya sanal ortamdan edindikleri bilgilerin doğruluğunu sorgulamaları ve hekime zamanında başvurmaları çok önemli." dedi.
Toplumda tüp bebek tedavisi hakkında doğru sanılan yanlış bilgiler hakkında açıklamada bulunan Köroğlu, ilk denemede başarı şansı düşüktür, tedavi süresince hastanede kalınması gerekiyor, fazla embriyoların dondurulması gereksizdir, tüp bebek tedavisi erken menopoza neden olur, tüp bebek ile doğan bebeklerde doğumsal anomali riski artar, tüp bebek tedavisiyle ikiz ya da üçüzler olur, tüp bebek tedavisinde başarı oranı yüzde 100’dür, kadının yaşı tüp bebek tedavisinde önemsizdir, tüp bebek hamileliklerinde sezaryenle doğum olmalı, tüp bebek tedavisi uzun süren ve ağrı yapan bir yöntemdir gibi tüm doğru bilinenlerin yanlış olduğunu söyledi.
Doğru bilinen yanlışlar yerine de tüp bebek tedavisinde bilinmesi gereken konular akkıda bilgi veren Köroğlu, şunları kaydetti:
Tüp bebek tedavisinde başarı şansı; anne adayının yaşı, sperm ve yumurtanın kalitesi gibi birçok faktöre bağlı olarak değişiyor. Bilimsel kanıtlara göre; ilk denemede başarı şansı yüzde 50-60 oranında seyrediyor. Tüp bebekte deneme sayısı arttıkça, hamilelik şansı da yükseliyor. Öyle ki tüp bebek tedavisinin yüzde 50’sinde ilk denemede, yüzde 65-70'inde ikinci denemede ve yüzde 80’inde de üçüncü denemede hamilelik oluşuyor.
Yaygın inanışın aksine, tüp bebek tedavi süreçleri hastanede kalmayı gerektirmiyor. Yumurta toplama işlemi anestezi altında gerçekleştirilen bir işlem olup, 3-4 saatlik yatış sonrasında hastaneden taburcu olunuyor. Embriyo transfer işlemi sonrasında ise hastanede 2-3 saat dinlenmek yeterli geliyor. Tüp bebek tedavisinde yumurta takip süreçleri de ayaktan poliklinik kontrolleri şeklinde yapılıyor.
Embriyoları dondurma işleminin hastalara ekstra hamilelik şansı veren önemli bir uygulamadır. Geçmişte dondurulan embriyoların yarısı kadarının sağlıklı olarak geri kazanılması bu yanılgıya neden oldu. Ancak teknolojik gelişmelerle birlikte uygulayabildiğimiz yeni metotlar, dondurulan embriyoların neredeyse tümünün sağlıklı olarak geri kazanılmasını sağladı. Gelinen noktada, dondurulmuş embriyo ve taze embriyo arasındaki başarı farkı kapandı. Ülkemizde transfer edilen embriyo sayısının da kısıtlı olması, embriyo dondurma yönteminin avantajlı yönlerini de artırıyor.
Tüp bebek tedavisinde yumurtalıkların uyarılması işleminin yumurta rezervlerini azaltmadığı için erken menopoza yol açmaz. Tüp bebek tedavisinde var olan yumurtaların büyütülmesi amaçlanıyor, dolayısıyla sayılarında bir azalma olmuyor.
Tüp bebek tedavisiyle doğan bebeklerdeki doğumsal anomali (normalin dışında, istenilen ölçüde olmayan) riskinin doğal yolla elde edilen hamileliklerden doğan bebeklerden farklı olmadığını vurgulayarak, “Ancak, kadının yaşının 35'in üzerinde olduğu veya bilinen genetik bir hastalık durumlarında doğumsal anomali riski artabiliyor. Ayrıca, çok düşük sperm sayısı nedeniyle intrasitoplazmik sperm enjeksiyonu yapılan vakalarda da daha fazla doğumsal anomali görülebiliyor.
Doğal yolla gerçekleşen hamilelikle kıyaslandığında, tüp bebek tedavisinde çoğul hamilelik daha fazla oluyor. Ancak transfer edilen embriyoların sayısıyla çoğul hamileliği önlemek mümkün oluyor. Tek ve kaliteli embriyoların transferiyle tek ve sağlıklı hamilelikler elde edilebilir. Ancak bazı çiftler çoğul hamilelik isteseler de, çoğul hamilelikler anne ve bebeklerin sağlıkları açısından tehlikeli olabiliyor. Bu tehlikelerin önüne geçebilmek için ülkemizde transfer edilen embriyo sayısı sınırlandırılmıştır."
Tüp bebek tedavisinde başarı oranı; Anne adayının yaşı ve infertilite nedeni gibi birçok faktöre bağlı olarak değişiyor 35 yaş altındaki kadınlarda ilk tüp bebek denemesinde canlı doğum oranı yüzde 40-50 arasında oluyor.
Kadınlarda yaş ilerledikçe üreme fonksiyonlarında değişimler yaşanıyor. Öyle ki 25-30 yaşları en doğurgan yaşlarken, 35 yaşından sonra doğurganlıkta düşüş oluyor. Dolayısıyla 25 – 30’lu yaşlarda hamile kalma olasılığı yüzde 50 civarında olurken, 40 yaşından sonra bu oran yüzde 15 civarına kadar düşüyor. Tüp bebek tedavisiyle 45 ve daha üst yaş sınırlarında olan kadınlarda hamilelik şansı yok denecek kadar az oluyor.
Tüp bebek tedavisiyle hamile kalmak sezaryenle doğum yapmak için bir neden olmuyor. Koşulların uygun olması durumunda normal doğum yapılabiliyor.
Toplumdaki yaygın inanışın aksine, tüp bebek tedavisinde yaşanan gelişmeler sayesinde ağrı ve karında şişkinlik gibi sorunlar artık yaşanmıyor, tedavi süresi de 2-2,5 haftada tamamlanıyor. (İLKHA)