Mustafa Karakaş/Doğruhaber
Siz onların çoğunu aydın, aklı başında kişiler zannedersiniz oysa onlar bir ideolojinin kurşun askerleridir.
Hak, halk ve hakkaniyet çok da umurlarında olmaz.
İdeolojileri yaşam tarzlarıdır.
Bunların bir kısmı Kıbrıs’ı mezeye değiştirebilecek kadar rakı balık müptelasıdır.
İşte bu (k)alem ehli 3 gündür “hattı müdafaa yoktur sath-ı müdafaa vardır, o satıh da Ekrem İmamoğlu'dur” özverisi ile çabalıyor, cırmalıyor.
Mesela cırmalayanlardan müzisyen Fazıl Say, Ekrem İmamoğlu’nu bir kâhya edası ile savunuyor.
Ortaya çıkan balıkçı fotoğrafının yalan/sahte olduğu intibaını vermek için basit oyunlar yapmış deyim yerindeyse kara saplanmış ama geri adım atmamıştır.
Cırmalayanlardan Saymazoğullarından İsmail trollükte seviye atlıyor.
Ekrem İmamoğlu yolda kalanlar için özür dilerken İsmail, Ekrem Bey’in son derece başarılı olduğunu hem de köşe yazısına düşüyor.
Bakın ne diyor;
“Ancak İmamoğlu'nun büyükelçi ile buluşması, İBB'nin kardan kaynaklı felakete müdahalesini olumsuz yönde etkilemedi. Herhangi bir hizmet gecikmedi. Otoyollardaki trafik çilesini saymazsak, toplu taşıma aksamadı. Şehir içinde problem yaşanmadı. Hatta belediye 2004 ve 2017’deki kar felaketleriyle kıyaslandığında başarılı sayılır.
Trafik çilesini saymazsak herhangi bir gecikme yaşanmamış!
Komedi gibi değil mi!!
Metro çökmüş, tramvay çökmüş, otobüsler yolcu taşımıyor, yollar kapalı, kar küreme makinaları yolda kalmış, tuz yok…. Yok yok yok..
İsmail “helva yapsana” modunda
İsmail’i boş geçelim
Dürüst gazeteci (!) Rakıcı gazeteciye gelelim
Hani şu Mustafa Kemal yazarak köşeyi dönen adam
Yazısının başlığı şu
“Doğal afet değildir doğal sonuçtur”
İnsan ilk etapta o da Can Ataklı gibi İstanbul halkının çilesini dert edinecek nezaket dahilinde de olsa Ekrem Bey’e bir çift laf edecek sanır…
Ama ne gezer.
Yazı baştan sona iktidar eleştirisi, elbette haklı olduğu yerler var ama yazısının başlığı neydi “Doğal afet değildir doğal sonuçtur”
Yani yazı kar ile ilgisi olmalıydı değil mi?
Değinmiş o da İstanbul’daki felakete ama Ekrem İmamoğlu’na selam durarak.
Cümle aynen şu: “Kul hakkı yiyene alışık oldukları için balık yiyeni yadırgamaları normal!”
Ne sefil bir cümle değil mi!
Ekrem İmamoğlu’nu eleştiren herkes kul hakkı yiyen budalalar sanıyorsunuz değil mi?
Çapsızlıkta Nirvana!!!
Bu cümle Türkçe değil; eblehçe!
Kimin umurunda Ekrem Bey’in balığı..
Mesele söylenen onca yalan ve hizmetsizlik, lakaytlık.
Bir de bunların abileri var
Hani çocuklar okulda namaz kıldı haberi ile 28 Şubatçılık yapan Uğur Dündar ....
İmamoğlu'nu haklı çıkarmak için neredeyse yüzyıl geriye gidiyor yazısında...
İstanbul'da hep böyle olurmuş ama kimse mevcut başkanı eleştirmezmiş (bu arada öyle bi hikaye yok) diyor ve o da diğerleri gibi meseleyi “Ekrem İmamoğlu balık yiyemez mi?” konusuna getiriyor.
Ya adı ile sanı ile bilinen bu kişilerin çok ama çok basit bir aklı var ya da meseleyi ustaca çarpıtıyorlar
Sosyal medyanın deyimi ile cahile anlatır gibi anlatmak gerekirse…
Ekrem İmamoğlu elbette akşam yemeği yiyecektir, yemelidir
Mesele yemeğe gittiği halde gitmedim denilmesidir
Mesele orada 3 saat kaldığı halde ayaküstü atıştırmış gibi davranmasıdır
Mesele İmamoğlu’nun "tepkiler beni ilgilendirmiyor" demesidir
Mesele yüzbinlerce insan yollarda perişan olurken İBB başkanının işinin başında olmamasıdır.
Mesele kendisine yazar, aydın, gazeteci payesi verilenlerin trolleşmesi meselesidir.
Ya da mesele aynı yaşam tarzını yaşayanların dayanışmasıdır
Neyse yazıyı sayın Kılıçdaroğlu’nun sözleri ile bitirelim:
“Yalakadan sanatçı olmaz”