Madde kullanımına başlamada ve son vermede ailenin rolü

Günümüzde madde kullanımının özendirici reklam ve kliplerle arttığını söyleyen Doktor Yalçın Kahya, bu durumun önüne geçmek için yapılabilecekleri İLKHA’ya anlattı.

Ekleme: 27.12.2021 16:05:10 / Güncelleme: 28.12.2021 09:30:47 / Kadın Aile / Kayseri Haberleri
Destek için  Haberin Videosunu İzle

Kayseri Devlet Hastanesinde Psikiyatri uzmanı olarak görev yapan Doktor Yalçın Kahya, Madde bağımlılığın özellikle son yıllarda genelde Türkiye’de özelde ise Kayseri’de artış gösterdiğini, bu durumun birçok nedeninin var olduğunu ve özellikle medyada çok yaygın olarak madde kullanımından bahsedilmesinin, bununla ilgili özendirici reklamlar içeriklerinin olmasının madde kullanımının artışına sebep olduğuna vurgu yaptı.

 

Madde kullanımının sahte bir iyilik oluş hali amacıyla bazı maddelerin vücuda dâhil edilmesi olduğunu kaydeden Kahya, "Madde kullanımı sonrasında oluşan biyolojik süreçler neticesinde yaşanan toplumsal, ruhsal, çevresel sorunların tamamına bağımlılık denir." dedi.

Ailenin madde kullanımı ve sonuçları anlamında çok fazla etkisinin olduğunu belirten Kahya, “Ailenin hem madde kullanımına başlama, devam etme, maddeden korunma hem de tedavi sürecinde oldukça fazla etkisi bulunmakta. Eğer kişinin yaşadığı çevrede ailesiyle olan ilişkileri iyiyse madde kullanımına koruyucu bir faktör olarak değerlendiriliyor. Aile ilişkileri iyi olduğu zaman madde kullanımına başlasa bile sonrasında tedaviye uyumu ve takibi daha kolay sağlanabiliyor. Ama parçalanmış ailelerde, aile düzeninin bozuk olduğu durumlarda madde kullanımı hem artıyor hem de sık bir şekilde tekrarlıyor.” ifadelerini kullandı.

“Bazı maddeler beyinde belli değişiklikler yaparak ruhsal ve fiziksel sorunlara sebep oluyor”

Dr. Yalçın Kahya

Madde kullanımı sonucu birçok hastalığın oluştuğunu belirten Kahya, “Ruhsal hastalıklarla beraber özellikle madde kullanımı sonucu çok fazla sinirlilik, öfke problemleri görüyoruz. Normalde öfke problemleri olan, sinirlilik problemi olan kişilerin madde kullanımına yatkın olduğunu biliyoruz. Bu süreçte madde kullanımı için maddi bir gelir de sağlanması gerekiyor. Çünkü maddeler pahalı maddeler ve dışarıdan alınıyor. Bu süreçte kişi eğer çalışmıyorsa hırsızlık, gasp gibi olaylara başvurabiliyor. Bunun dışında da ailesinden mecburen para istiyor, aile bu durumda kişinin madde kullanmaması için maddi kaynaklardan bir şeyler vermiyorsa bu noktada aileyle sorunlar başlayabiliyor. Kişi madde temini etmek istiyor, aile buna izin vermiyor. Ya da tedavi olmak istemiyor ama aile zorla tedavi ettirmek istiyor. Adli süreçler olabiliyor bunlarla beraber, adli süreçlerde bazen bazı durumlarda ailelerin hastaları, kişileri şikâyet ettiğini görebiliyoruz. Bu noktada özellikle aileyle çok problemler yaşayabiliyorlar.” ifadelerini kullandı.

“Madde bağımlılığı dışında davranışsal bağımlılıklar da var”

Bağımlılık denildiği zaman öncelikle maddelerin ön plana çıktığını ancak madde bağımlılığı dışında davranışsal bağımlılıkların da var olduğunu söyleyen Kahya, “Maddelere baktığımız zaman yasal olanlar ve yasal olmayanlar var. Yasal olan maddeler içerisinde tütün, sigara, alkol, bali, tiner gibi uçucu maddeleri görüyoruz. Yasal olmayanlar içerisinde de esrar, eroin, kokain, ekstazi, metamfetamin gibi maddeleri görüyoruz. Özellikle hem Kayseri’de hem de Türkiye’de son zamanlarda metamfetamin kullanım sıklığı oldukça artmaya başladı. Bununla beraber esrar maddesi diğer maddelere bir geçiş maddesi olarak değerlendirilebiliyor. Genelde ilk olarak esrar kullanılmaya başlanıyor ve daha sonra diğer maddeler kullanılıyor. Esrar, kullanan kişilerce bir madde olarak çoğu zaman değerlendirilmiyor. Biz hastalara hangi maddeleri kullandığını sorduğumuz zaman esrardan pek bahsetmiyorlar, esrarı madde olarak görmüyorlar. Esrarda diğer maddeler gibi bağımlılık riski yüksek ve birçok sorunu beraberinde getiren bir madde. Esrar uzun süre kullanıldığında özellikle şizofrenlik riskini yedi kata kadar artırabiliyor. Bununla beraber amotivasyonel sendrom dediğimiz yoğun bir isteksizlik, cansızlık, keyifsizlik gibi durumlara yol açıyor. Esrar dışında metamfetamin de özellikle son zamanlar da çok fazla artış gösterdi. Metamfetamin kullanımı sonucunda da yine şizofreni benzeri psikotik bulgular, halüsinasyonlar çok fazla metamfetamin kullanımına eşlik ediyor.” şeklinde konuştu.

“Madde kullanımıyla ilgili doğru bilinen yanlışlar var”

Madde kullanımıyla ilgili doğru bilinen yanlışların olduğunu belirten Kahya, “Bunlardan bahsedecek olursak, bir kereden bir şey olmaz düşüncesi başta geliyor. Özellikle madde kullanımına başlama konusunda bu durumu çok fazla görüyoruz. Kişiler bir kereden bir şey olmaz diyerek, bir kere denerim benim iradem güçlü, bana bir şey olmaz düşüncesiyle bir kere deniyorlar ama bağımlılık yapıcı maddeler özellikle beyinde ödül sistemini uyardığı ve bağımlılık yapan maddelerin pekiştirici etkisi olduğu için bir kereden bir şeyler oluyor. Her kullanımda ödül merkezi uyarıldığı için daha fazla madde kullanımına yol açılıyor, bu sebeple bir kereden bir şeyler oluyor. Bu noktada madde kullanımı olan kişilerde yoğun bir özgüvenin de aslında kötü sonuçları olabiliyor. Çünkü kişi maddeyi bıraktıktan sonra, ya da madde kullandığı süreçte benim iradem çok iyi, bana bir şeyler olmaz diyebiliyor. Bu yoğun özgüven hali de yine madde kullanılan ortamlara girmeyi kolaylaştırılabiliyor. Kişi tekrardan bu ortamlarda madde kullanmayacağını düşünüyor ancak maalesef ortamlar tekrardan madde kullanımına zemin hazırlıyor.” dedi.

“Madde kullanımı hem ruhsal hem de fiziksel birçok soruna yol açıyor”

Madde bağımlılığında, bağımlılık yapıcı maddelerin vücuda zararı olmadığı ile ilgili yanlış düşüncelerin var olduğunu söyleyen Kahya, “Madde kullanımı hem ruhsal hem de fiziksel birçok soruna yol açıyor. Fiziksel sorunlara baktığımız zaman birçok organda kansere yol açabiliyor, pankreas kanseri, karaciğer kanseri, testis kanseri, mide kanseri gibi. Yine mide de gastrit ve ülsere yol açabiliyor, beyinde birçok hasar bırakabiliyor. Kas ağrıları, kramplara yol açabiliyor, kalp yetmezliği, hipertansiyon, kalp krizi gibi birçok soruna yol açabiliyor. Ruhsal sıkıntılar olarak yoğun bir depresyon, kaygı bozukluğu. Madde kullanımıyla birlikte intihar vakalarıyla da çok sık karşılaşabiliyoruz. Bu açıdan maddelerin güvenli olmadığını, fiziksek ve ruhsal birçok soruna yol açtığını unutmamak gerekiyor.” hatırlatmasında bulundu.

“Madde kullanan kişilerde yoğun bir çaresizlik, ümitsizlik düşünceleri olabiliyor”

Madde kullanan kişilerde yoğun bir çaresizlik, ümitsizlik düşüncesinin oluşabildiğini belirten Kahya, “Bunun tedavisi olmadığıyla ilgili maalesef toplumda yanlış inanışlar var. Madde kullanımı aslında diğer hastalıklardan farkı yok. Bu da bir çeşit beyin hastalığı ve tedavisi var. Madde kullanım bozukluğu tedavisinde biz birçok ilaç kullanıyoruz ve ilaç dışında da psikoterapilerden faydalanıyoruz. Bu noktada hastaların ve ailelerin bilinçlendirilmesi son derece önemli. Kullanılan maddelerin oluşturduğu etkilere bağlı olarak da bir takım ilaç ve terapilerle madde kullanımında kişilerin tedavilerini sağlayabiliyoruz. Bu tedavi ayakta tedavi şeklinde de olabiliyor, yatarak tedavi şeklinde de olabiliyor. Sonrasında kişi maddelerden arındırıldıktan sonra ayaktan tedavilerle takibini yapıyoruz. Bu süreçte madde kullanımından korunması için birtakım takipler sağlıyoruz.” dedi.

“Madde kullanan kişilerde tedavi amaçlı verilen ilaçların bağımlılık yaptığı konusunda yanlış inanışlar var”

Tedaviyle ilgili birtakım endişeler olabildiğini aktaran Kahya, “Çünkü kişi tedavi için başvurduğu zaman bunun siciline işleyeceği ile ilgili yoğun endişesi olabiliyor. Ama tedaviye başvurmadığı süreçte zaten kişinin madde kullanımı daha fazla arttığı için bu bir takım başka sorunlara da yol açıyor. Özellikle adli sorunları çok fazla görüyoruz. Çünkü maddeyi temin etmek için hırsızlık, gasp gibi yollara başvurabiliyorlar. Bunun dışında kişi madde kullanarak yakalanırsa bununla ilgili adli süreçler başlıyor. Adli süreçler olduğu zaman aslında sicile işleme noktasında daha büyük sıkıntılara yol açıyor. Madde kullanan kişilerde tedavi amaçlı verilen ilaçların bağımlılık yaptığı konusunda yanlış inanışlar var. Birçok tedavi aslında bağımlılıktan koruyor. Verdiğimiz ilaçlar bağımlılık riski oldukça düşük ilaçlar ve tedaviyle birlikte kişi madde kullanmadığında aslında bu süreçte korunmuş oluyor.” diye vurguladı.

"Madde kullanmaya başlayanlarda çeşitli belirtiler ortaya çıkar"

Kahya, “Ailemizde ya da çevremizde bir kişinin madde kullanımından şüpheleniyoruz diyelim bunun kesin sonucu adli süreçler, kan ve idrar tetkikleriyle anlaşılıyor. Ama bizi madde kullanımına doğru götüren birtakım ipuçları var. Özellikle kişi okula devam ediyorsa, okula devamında zorlanabilir. Öğretmeniyle, arkadaşlarıyla ilişkileri bozulabilir, arkadaş grubu değişebilir. Yine arkadaş grubunda kendilerine ait belli jargonda kelimeler kullanılabilir. Bunun dışında yoğun bir dikkatsizlik, sinirlilik, öfke problemleri, fazla uyuma ya da uykusuzluk, iştahta artış ya da iştahta azalma. Yine bazı maddeler damar yoluyla kullanılabildiği için vücutta enjektör izleri görebiliriz. Yine bazı maddelere bağlı olarak kıyafetlerde ya da vücutta boya lekeleri görebiliriz.” ifadelerini kullandı.

"Son dönemlerde davranışsal bağımlılıklar artmaya başladı"

Maddeyle beraber özellikle son zamanlarda önemli olan bir konunun da davranışsal bağımlılıklar olduğunu belirten Kahya, “Son zamanlarda özellikle teknolojinin yaygınlaşmasıyla beraber ruhsal bozukluklar açısından da popüler hale geldi. Davranışsal bağımlılıklara baktığımız zaman oyun bağımlılığı, internet bağımlılığı, alışveriş bağımlılığı, egzersiz bağımlılığı, kişilerarası ilişki bağımlılığı gibi bağımlılıklar var. Özellikle pandemiyle beraber herkesin eve kapanmasıyla ve internette çok yoğun vakit geçirmesi neticesinde internet bağımlılığı son zamanlarda çok artış gösterdi. İnternet kullanımıyla beraber kişiler internet üzerinden yoğun bir alışveriş içerisine girdiler, bunun sonucu olarak alışveriş bağımlılığı da bu noktada artış gösterdi. Yeme bağımlılığı ve egzersiz bağımlılığı da maalesef sosyal medyanın özellikle son zamanlarda getirdiği bir takım vücutla ilgili dayatmalarla beraber kişilerin sıfır beden olma arzusu, daha fit görünme arzusuyla beraber maalesef egzersiz bağımlılığı da çok fazla artış gösterdi. Bu tarz bağımlılıklarda özellikle kişi örneğin bir internet bağımlısı diyelim, internette çok fazla vakit geçirir, internette vakit geçirmesinin dışında yoğun bir zihinsel uğraşı olur ve internet kullandığı süreçte rahatlar, kullanmadığı zamanlarda çok büyük bir huzursuzluk çeker. Yine aynı şekilde egzersiz ve alışveriş bağımlılığında da benzer şeyleri görüyoruz. Alışveriş bağımlılığında kişi kendisi için ihtiyaçları olmayan kıyafetleri alabilir. Henüz aldığı ürünlerin paketlerini açmadan yeni alışverişe ihtiyaç duyabilir. Alışveriş yaptığında anlık bir rahatlama duyar ama alışveriş yapmadığı her an bir huzursuzluk içindedir. Yine hem alışveriş sitelerinde gezinirken çok fazla vakit harcar ve bununla ilgili yoğun bir zihinsel uğraşları olur.” dedi.

Egzersiz bağımlılığında da kişilerin fiziksel olarak iyi görünmelerine rağmen bunun yeterli olmadığını düşündüklerini ve daha fazla spor yapmayla vakit geçirdiklerini aktaran Kahya, “Bu süreçte ailesiyle ve arkadaşlarıyla olan ilişkilerinde bozulmalar olur. Çünkü normalde ailesiyle ve arkadaşlarıyla görüşeceği zamanı hep spora harcar. Spor yapmadığı her an bile aslında spor yapmayı düşünür. Bu açıdan özellikle davranışsal bağımlılıklarda son zamanlarda artış gösterdiğini söyleyebiliriz.” dedi.

Bağımlılığın oldukça önemli bir konu ve bir halk sağlığı sorunu olduğunu vurgulayan Kahya, sözlerini şöyle tamamladı:

“Ülkelerin, özellikle gelişmekte olan ülkelerde bağımlılık son zamanlarda önemi ve sıklığı artan bir konu. Bağımlılık açısından tedavilerde biz hekimler olarak oldukça yardımcı oluyoruz bu noktada ama özellikle bağımlılıktan korunma son derece önemli. Bununla ilgili politikaların geliştirilmesi, medya da korunmayla ilgili birtakım önerilerin sağlanması, ailelerin bu noktada bilgilendirilmesi oldukça önem taşımaktadır.” (İLKHA) 









Haberin Videosunu İzle
İlgili Videolar