Memur-Sen Genel Başkanı Yalçın: Gelin "Sözleşmeli-Kadrolu" ayrımını ortadan kaldıralım

​Memur-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Ali Yalçın, 3600 ek gösterge, öğretmenlik meslek kanunu ve sözleşmeli çalışanlar konusu başta olmak üzere gündeme dair İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundu.

Ekleme: 29.11.2021 09:40:12 / Güncelleme: 29.11.2021 09:48:10 / Güncel / Ankara Haberleri
Destek için  Haberin Videosunu İzle

Yalçın, 3600 ek göstergeye ilişkin sürecin kendilerinin toplu sözleşme döneminde devamlı masaya ek göstergeleri konusunu götürmeleriyle başladığını belirtti.

Yalçın, "6 toplu sözleşmenin gündemlerinden birisi ek göstergelerin düzenlenmesi idi. Çünkü ek göstergeler de bir çarpıklık oluştu, eksiklikler var. O yüzden bunun bir baştan ayağa ele alınması gerekir." dedi.

Hükümet yetkililerinin kamu personellerine yönelik işaret ettiği vaade ilişkin değerlendirmede bulunan Yalçın, Çalışma Bakanlığı, Strateji ve Bütçe Başkanlığı ile Maliye Bakanlığı gibi taraflarla bir araya gelerek 3600 ek gösterge sürecini tamamlayacaklarını belirtti.

Yalçın şöyle konuştu:

Bu son toplu sözleşmede 3600 ek gösterge konusu vaatte kalmasın, icraata dönüşsün diye masada ciddi bir uğraş gösterdik ve masadan bir karar çıkardık. Bu karar kıymetli… toplu sözleşme açısından kıymetli, kamu görevleri açısından kıymetli. Burada 3600 ek göstergenin 2022 yılı içerisinde sadece 3600 ek gösterge değil, 3600 ek gösterge ve ek göstergelerin çalışılması ve 2022 yılı içerisinde yetkili konfederasyon ile çalışarak tamamlanması konusunda bir karar çıkardık. Şimdi önümüzde bir süreç var. Çalışma Bakanlığı başta olmak üzere Strateji Başkanlığı, Maliye Bakanlığı gibi taraflarla bir araya gelerek 3600 ek gösterge ve kamudaki tüm ek gösterge sistematiğinin baştan sona çalışma süreci 2022 yılı içerisinde tamamlanmış ve bitmiş olacak. Ben, çok geciktirmeden yani 2022'ye girmeden buna başlarız ve 2022 yılının da sonuna bırakmayız diye ümit ediyorum. Çünkü bir an önce hayata geçirmek gerekiyor. Bizim kararlılığımız ve tutarlılığımız bu.

 

"Kamuda sözleşmeli personel istihdam konusu yaygınlaştı"

Kamuda giderek yaygınlaşan sözleşmeli istihdam konusuna da değinen Yalçın, sözleşmeli personellerin kadrolu olması için yoğun çaba sarf ettiklerini dile getirdi.

Yalçın, "Sadece belli meslek gruplarına değil, tüm kamuyu dikkate alarak ek gösterge sistematiğini tamamını merkeze alarak bir çalışma yapmalıyız diye düşünüyoruz. Bütün gayretimiz ve oradaki mücadelemiz de bunun için olacak. Bu konuyu Memur-Sen olarak, yetkili konfederasyon olarak, masanın tarafı olarak tanıtıp çözmenin altta imzası bulunan taraf olarak kamuyla çalışacağız. Bu ek gösterge ile beraber aldığımız diğer ikinci bir önemli karar var. O da sözleşmeli istihdam konusu. Çünkü kamuda sözleşmeli personel istihdam konusu yaygınlaştı. Halbuki 2011 yılında biz Memur-Sen olarak bunun kadroya geçmesi konusunda çok yoğun bir gayret gösterdik ve nihayetinde Cumhurbaşkanımız bizim dördüncü olağan genel kurulumuza gelerek orada müjdeyi vermiş ve 300 bini bulan kitle kadroya geçmişti. Daha sonraki süreçte bu istihdamda güçlük çekilen yerlerde personel tutmaya yönelik yapılan adımlar yeniden sözleşmeli istihdama dönüldü. Biz dedik ki bu iyi bir adım değil. Çünkü denenmiş olan, yaşanmış olan sorunu bir daha test etmenin bir anlamı yok. Biz itirazımızı sürdürürken bir tarafta da bütün kurumlarda sözleşmeli istihdam da sürdürüldü. Öyle bir noktaya geldi ki sözleşmeli personel sayısı 520 bine ulaştı. Bunun içerisinde süresiz sözleşmeli var, süreli sözleşmeli var. Dolayısıyla 53-93 belediye de tamamen güvencesiz bırakılmış ve 31 Mart seçimlerinden sonra belediyelerde özelikle CHP'li, HDP'li ve İYİ Parti'li belediyelerin, kapının önüne bir kalemde koyduğu belediye çalışanı arkadaşlarımız var." ifadelerini kullandı.

"Biz insanların hem iş huzuru hem de iç huzuru olsun istiyoruz"

Kamuda; kadrolu, sözleşmeli, süreli sözleşmeli ve süresiz sözleşmeli gibi ayrımların ortadan kalkması için çalıştıklarını ifade eden Yalçın, bu konuda mevzuatın tek olması ve istihdamın tek tip olması için mücadele verdiklerini söyledi.

Uzun süredir verdikleri mücadele ile bu toplu sözleşmede çok kıymetli bir karara imza attıklarının altını çizen Yalçın, konunun ayrıntılarını şöyle anlattı:

Sözleşmeliler konusunda 2022 yılı içerisinde yetkili konfederasyon Memur-Sen ile çalışılacak ve o da hayata geçirilmiş olacak. Bizim buradaki temel arzumuz kadrodur. Bir kadrolu ile sözleşmeli arasında 19 fark vardı. Biz bunu 17'ye kadar indirdik, 2 tanesini düşürdük. Fakat bu farkların tamamen ortadan kalkması gerekiyor. Özlük açısından da aralarında farklar var. Tayin, terfi, yer değiştirme hakkı konusunda arada farklılıklar var. Bunlar ciddi anlamda huzursuzluk üretiyor ve çalışma barışını bozdu. Eğer sizin işyerinde huzurunuz yoksa içinizde de huzurunuz olmaz, iç huzurunuz yoksa iş huzurunuz olmaz. O yüzden bunlar birbirini destekleyen ve besleyen konular. Bu açıdan biz istiyoruz ki hem iş huzuru olsun hem insanların iç huzuru olsun. Bunun için yoğun bir gayret göstereceğiz. 2022 yılı içerisinde bu konuda taraflarla bir araya geleceğiz ve konuşacağız.

"Öğretmenlik Meslek Kanunu 3 yıllık süreç içerisinde tartışıldı, konuşuldu ama rafta ve lafta kaldı"

Önümüzdeki salı günü Kamu Personel Danışma Kurulu toplantılarının olacağını hatırlatan Yalçın, "Kamu Personel Danışma Kurulu toplantıları online olarak gerçekleşecek. Dolayısıyla bu tip konular bizim hiçbir zaman gündemimizden düşmedi. Bir an önce başlasın diye de bir baskımız var. İnşallah hayra vesile olur. Aradan üç yıl geçti. Üç yıllık süreç içerisinde konu tartışıldı, konuşuldu ama rafta ve lafta kaldı, icraata dönmedi. Biz bu 24 Kasım'a doğru giderken Kasım ayının başından beri 81 ilden saha hareketiyle, basın açıklamalarıyla, eylemlerle artık bunlar rafta kalmasın, lafta kalmasın, bir an önce uygulamaya geçsin diyerek bir kamuoyu oluşturduk ve süreci adım adım takip ediyoruz. Zaten ondan önce de Öğretmenlik Meslek Kanunu'nda neler olmalı konusunda bir rapor yayımlamış ve kamuoyuna buluşturmuş, muhataplarına da teslim etmiştik. Buradaki temel yaklaşımımız şu; 1 milyona yakın öğretmen var artık. Yani 950 bini geçmiş bir kitleden bahsediyoruz. Bir de özel öğretim kurumları var. Dolayısıyla özel okullarda da bu anlamda öğretmenler var. Bu 2 kitleyi bir araya getirdiğiniz zaman 1 milyon 200 bin gibi bir kitle ve kapasite var demektir. Kamuda zaten çalışan sayısı 4 milyona yaklaştı. Yani bu kitle kamunun üçte biri. Şimdi bu sayının mutlaka ama mutlaka bir meslek kanununun olması gerekiyor. Bir kariyer meslek olarak tanımlanması gerekiyor. 657'ye tabi tüm kamu memur sistemi içerisinde bunu tanımlamak bazı ihtiyaçlara cevap veremedi gibi arızi durumlar da oluşturuyor. O yüzden bunun kendi mevzuatının, kendi kanununun olması, bir kariyer meslek olması, öğretmenliğin mesleki gelişimi, motivasyonu konusunda herkes cümle kuruyor. Hem akademik çevre kuruyor hem siyasiler kuruyor hem bakanlık kuruyor hem biz paydaş kuruluşlar olarak örgütlü yapılar olarak kuruyoruz. Niye bunu kuruyoruz? Çünkü Türkiye'de eğitimin kalitesi artsın diyoruz ama öğretmenin mesleki gelişim ve motivasyonunu özendiren bir kariyer basamağı sistemi hala yok." dedi.

"Atama, yer değiştirme, mesleğe alma, meslekte geliştirme özel bir kanunla tasarlanması gerekiyor"

Yalçın, "2006 yılında CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne götürmesi nedeniyle Hüseyin Çelik döneminde çıkan kariyer basamakları sistematiği yargıda durduruldu. O gün bugündür de uygulamaya konmadı. Halbuki aday öğretmen, öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen şeklinde bir kademelendirme gerekiyor. Bu kademeler arasında da hatırı sayılır bir ücret farkı olmalı. Dünyanın her yerinde böyledir bu. O yüzden bizim buradaki temel yaklaşımımız şu: Öğretmenlik Meslek Kanunuyla beraber bu bir kariyer mesleğe dönüşsün ve bu kariyer basamakları arasında da ciddi ücret farkları konulsun ve insanlar adım adım mesleki gelişim motivasyon konusunda merdiven basamağı gibi yukarı doğru çıkarken bu, eğitimin kalitesine de yansısın, kişinin motivasyonuna da bilgi birikimine de yansısın istiyoruz. İkinci olarak atama, yer değiştirme, mesleğe alma, meslekte geliştirme… bu süreçlerin bir meslek kanunu içerisinde yer alması ve işlem basamaklarının tamamının özel bir kanunla tasarlanması gerekiyor. Disiplin hükümleri boyutuyla da gerekirse 657'nin içerisinden çıkarılarak öğretmenlik mesleği kendi kanunu içerisinde tanımlanması, aranan her şeyin orada bulunabilmesi gerekiyor." şeklinde konuştu.

"Eğitimde kariyer ve liyakat raporu yayımlamış ve bu konulara dikkat çekmiştik"

İdari kadrolar olan müdür, müdür yardımcısı, baş yardımcılarla ilgili de konuşan Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"30 yıl Milli Eğitim'de okul müdürlüğü yapsanız, 5 bin öğrencilik okulu yönetmiş olsanız bir başka kuruma geçtiğiniz zaman bunun bir değeri yok, bir karşılığı yok. Böyle bir şey olamaz. Yani diğer kurumda 11-12 personelin kırık kısım amiri pozisyonunda bulunan bir idarecinin bir başka kuruma geçtiğinde oradaki müktesep dikkate alınırken, eğitim kurumunda 30 yıllık idarecilerimizin gayretten izin yok sayılması, ikinci bir görev olarak tanımlanması bu kabul edilebilir değil. Onun için biz eğitimde kariyer ve liyakat raporu yayımlamış ve bu konulara dikkat çekmiştik. Meslek kanununda da bunları görmek istiyoruz. Adaylık kaldırma sınavına ne gerek var? Adaylık kaldırma sınavına, zaten kişi mesleğe girerken, kişi üniversiteye girerken bir sınava giriyor. Üniversitede zaten hayatı sınavla geçiriyor, bitirdiniz tekrar EKPSS sınavına giriyor, peşinden bitirdiniz, mesleğe başladınız bir daha aday. Buna gerek yok. Yani bu konuda mutlaka ama mutlaka bir adımın atılması gerekiyor. Bu açıdan biz Öğretmenlik Meslek Kanununda aynı zamanda istiyoruz ki istihdamda güçlük çekilen yerlere personel gönderme konusunda özellikle ama özelikle sözleşmeli, kadrolu, bilmem ne uygulamalar bu anlamda ön plana çıkarılıyor. Hayır!!! Gelin meslek kanunuyla sözleşmeli-kadrolu ayrımını kaldıralım. Aralarındaki farkları sıfırlayalayalım. Bir öğretmeni kadrolu, sözleşmeli, ücretli, vekil gibi ayrıştırmanın ve kriminize etmenin bir faydası yok. Dolayısıyla mesleğin bu anlamda sözleşmeli-kadrolu ayrımının tamamen ortadan kaldırılması, aradaki özlük farklarının tamamen eşitlenmesi konusunda bu meslek kanunu talebimiz bir fırsattır. Gelin bunun içini dolduralım ve hiç beklemeden bir an önce Meclise indirelim. Önümüzde Milli Eğitim Şurası var. Milli Eğitim Şurası'nda da başlıklardan birisi öğretmenin gelişim ve motivasyonu üzerine olacak. Dolayısıyla hiç vakit geçirmeden bir an önce Meclise kanunun ögesi olarak verilmeli, gerekli tartışmalar yapılıp boşluklar alınıp bir an önce çıkarılmalı diyoruz." dedi.  

"Ekonomik dalgalanma memurun alım gücünü de aşağı doğru çekmiş oldu"

Son olarak Yalçın, "Biz toplu sözleşmede önümüzdeki 2022 ve 2023'e ilişkin bir süreç yönetimi yaptık. Toplu sözleşmeye giderken de 2020-21 yıllarını kapsayan beşinci dönem toplu sözleşmede hükümetle biz mutabakat sağlayamamıştık. Bu sağlanamayan mutabakat dolayısıyla tahkime gitti. Hakem süreci de aynı şeyi onadı ve geçti. Taleplerimizi yerine getirmek yerine dolayısıyla bir hakemlik yapmak yerine tabiri caizse bir noterlik yaptı, onadı geçti. Bunun çok iyi olmadığını, memurun alım gücünü düşürdüğünü ifade ettik. 2022-23 kısmındaki zamlar konusunda elimizden gelen gayreti ortaya koyduk ve Türkiye'nin mevcut şartlar içerisinde ciddi bir toplu sözleşmede tarihe geçirmiş olduk. Fakat bu son dalgalanmalar, bu kur hareketleri, tüketicilerin zorlanması, emtia fiyatlarındaki yükselmeler... bunlar mutlaka ama mutlaka hükümet tarafından göz önünde bulundurulması gerekiyor. Bu süreç toplu sözleşmeyi gölgeleyen bir şeye dönüşmemeli. Onun için mutlaka bunun hükümet tarafından dikkate alınması gerekir. Çünkü toplu sözleşmeden toplu sözleşmenin yürürlüğe gireceği tarihe kadarki ara boşlukta zaten bir dalgalanma yaşandı. Bu ekonomik dalgalanma memurun alım gücünü de aşağı doğru çekmiş oldu. Onun için biz 2022-23'ye ilişkin toplu sözleşmeyi yaptığımız yerde 2021'in oluşturduğu hasarı tamir etme konusunda bizim de bu anlamda tekrar değerlendirmelerimiz olacak. Dolayısıyla istiyoruz ki hükümet bu kısmı görsün ve buna ilişkin bir sosyal restorasyon süreci ortaya koysun." dedi. (İLKHA)



Haberin Videosunu İzle
İlgili Videolar