DOĞRUHABER / İBRAHİM SEVGİLİ
Gazetemize Öğretmenlik Meslek Kanunu, 3600 Ek gösterge ve sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi konusunda önemli değerlendirmelerde bulunan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “11. Kalkınma Planı’nda Öğretmenlik Meslek Kanununa ilişkin 2023 eğitim vizyonunda bu konu gündeme geldi. Aradan 3 yıl geçti. Bu süreçte konu konuşuldu, tartışıldı ama rafta ve lafta kaldı. İcraata dönmedi. Biz bu 24 Kasım’da 81 ilde yaptığımız basın açıklamaları ile bu konuyu tekrar gündeme getirip bir kamuoyu oluşturduk ve süreci adım adım takip ediyoruz. Zaten bundan önce de Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda neler olmalıdır şeklinde bir rapor yayınlamış ve muhataplarına vermiştik.” dedi.
“ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU’NUN OLMAMASI KABUL EDİLEMEZ BİR EKSİKLİKTİR”
Yalçın, “Ülkemizde fiili olarak görev yapan öğretmen sayısı 1 milyon 200 bini aşmış iken, öğretmenlerin yetiştirilmesinden emekliliğine kadar olan her aşamayı içeren, öğretmenlik mesleğini bütün olarak ele alan bir Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun olmaması kabul edilemez bir eksikliktir. Ancak, mevcudun tekrarı niteliğinde 657 sayılı Kanunda, Millî Eğitim Temel Kanunu’nda, İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nda, Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nde ve benzeri sayısız hukuki düzenlemede yer alan hükümlerin kopyala yapıştır mantığıyla alt alta dizilmesinden ibaret, suya sabuna dokunmayan, özellikle öğretmenlerin özlük haklarını geliştirmeyen bir kanunun kabulünün mümkün olmadığını ifade ediyoruz.
Öğretmenlerin ve eğitim camiasının beklentisi,
- öğretmenlerin özlük haklarının tanımlanması ve geliştirilmesi;
- kadrolu, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik ayrımının kaldırılması;
- resmi eğitim kurumlarındaki bütün öğretmenlerin kadrolu istihdamı;
- öğretmenlerin mesleki ilerlemelerini sağlayacak şekilde kariyer basamaklarının yeniden hayata kavuşturulması;
- istihdamda güçlük çekilen bölgeler başta olmak üzere zorunlu hizmet gibi zorlayıcı dayatmalar yerine öğretmenlerin ilk atamadan itibaren atandıkları yerlerde çalışmaya istekli olmasını sağlayacak teşvik edici önlemler;
- eğitim ve öğretimle arasındaki sıkı bağ sebebiyle öğretmenlik kariyeri bağlamında düşünülmesi gerekli okul yöneticiliği ve yöneticilerin özlük hakları gibi konuları düzenleyen,
- resmî veya özel öğretim kurumu ayrımı yapmaksızın bütün öğretmenleri kapsayan bir meslek kanunudur.” İfadelerini kullandı.
"3600 EK GÖSTERGENİN TÜM KAMU GÖREVLİLERİ VE EMEKLİLERİ İÇİN GEÇERLİ OLMALI”
“Ek gösterge düzenlemesi aynı zamanda sosyal güvenlikte adaletin sağlanması konusudur.” diye konuşan Yalçın, “ Bu yüzden, bütün kamu görevlisi emeklileri ile fiilen görev yapan kamu görevlileri yararlandırılarak adil bir sonuç üretilmesi gerekmektedir. Bizim teklifimiz, ek gösterge konusunda yapılacak çalışmanın hem haksızlığa hem de yeni yasal düzenlemelere gerekçe oluşturmadan tamamlanmasıdır. Tam da bu yüzden İlk toplu sözleşmeden bugüne kadar kamu işverenine sunduğumuz tekliflerimizde de bu beklentilere yer verdik. Çalışmalarımızda; unvan, kurum, öğrenim durumu ve benzeri gerekçelerle ayrım yapılmaksızın her hizmet sınıfı için çalışma yapılmasını belirtmiştik. 3600 ek gösterge ve diğer ek göstergelere ilişkin yapılacak yasal düzenlemenin, teklif sahibi olmamız ve yetkili konfederasyon olmamız hasebiyle, konfederasyonumuzla birlikte sonuçlandırılması, ek göstergede yeni bir düzenlemeye ihtiyaç kalmayacak şekilde; kapsam, unvan, hizmet sınıfları, ek gösterge oranları ve adalet boyutuyla sorun oluşturmayacak ve eksiklik ihtiva etmeyecek biçimde tamamlanmasının önemini paylaşıyoruz. Bildiğimiz üzere 14 Kasım’da gerçekleştirdiğimiz Memur-Sen 7. Büyük Türkiye Buluşmasında Sayın Cumhurbaşkanımız 3600 Ek Gösterge çalışmasının 2022 yılı içerisinde tamamlanacağını bir kere daha deklare etti. Yakın tarihte de öğretmenlere ilişkin hem Meslek Kanunu hem de 3600 müjdesini verdi. Bu konular kamu görevlileri ve emeklileri açısından büyük önem arz ediyor. Kapsamı genişleyecek mi sorunuza şöyle cevap vereyim. Bizim daha önceki süreçte de benzer çalışmalarımız mevcut. Ek gösterge düzenlemesinin tüm kamu görevlilerini kapsaması gerektiğini, çalışmanın bu şekilde tamamlanmasının elzem olduğunu belirtmiştik. 3600 ek göstergenin tüm kamu görevlileri ve emeklileri için geçerli olması yönündeki çalışmanın sonuçlandırılması amacıyla gayret göstereceğiz. Yani biz ödevlerimiz üzerine çalışmaya devam ediyoruz.” dedi.
“MAĞDURİYETLERİ ORTADAN KALDIRAN, ADİL BİR SİSTEMİN HAYATA GEÇMESİ İÇİN GAYRET GÖSTERİYORUZ”
Sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesine dair yol ve yöntemlerin örneğinin sendikacılık tarihinde mevcut olduğuna dikkat çeken Yalçın, “Bu konuda, Memur-Sen’in altın harflerle kazıdığı bir tarih var. 2011 ve 2013 yıllarında 280.000’e yakın personel kadroya geçirildi. Devlete maliyet oluşturmadığı gibi sosyal maliyeti azaltan, ailelerin mutlu olmasını sağlayan, personelin verimliliğini artıran, kamunun asli istihdamının kadrolu olması gerektiğini tescil eden bir tablo ortaya çıktı. Yine Memur-Sen’in mücadelesi ve kararlılığıyla, 6. Dönem Toplu Sözleşme’de hüküm altına alınan kazanımlardan biri de sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesi ve statülerinin yeniden belirlenmesidir. Biz çalışmalarımızı geniş kapsamlı olarak yapıyoruz. Mağduriyetleri ortadan kaldıran, adil bir sistemin hayata geçmesi için gayret gösteriyoruz. Memur-Sen olarak, sürecin sonunda adaleti sağlayacak kararların alınması için hem sahada hem de masada mücadelemizi sürdüreceğiz.” şeklinde konuştu.
“EKONOMİDEKİ BU DALGALANMA MEMURUN ALIM GÜCÜNÜ AŞAĞIYA ÇEKMİŞ OLDU”
Yalçın son olarak şunları iade etti; “Biz toplu sözleşmede 2022-2023’e ilişkin bir süreç yönetimi yaptık. Toplu sözleşmeye giderken de 2020-2021 yıllarını kapsayan 5. Dönem toplu sözleşmede hükümet ile bir mutabakat sağlayamamıştık. Bundan dolayı mutabakat tahkime gitti. Ancak hakem süreci de mutabakatı olduğu onayladı. Tahkim tabiri caizse hakemlik yapmak yerine noterlik yaptı. Bunun çok iyi olmadığını memurun alım gücünü düşürdüğünü ifade etmiştik. 2022-2023 kısmındaki zamlar konusunda elimizden geleni gayreti gösterdik ve Türkiye’nin mevcut şartları içerisinde ciddi bir sözleşmeyi de tarihe geçirmiş olduk. Fakat bu son dalgalanmalar, kur hareketleri ve fiyat artışları mutlaka hükümet tarafından göz önünde bulundurulmalıdır. Bu süreç toplu sözleşmeyi gölgeleyen bir sürece dönüşmemeli. Çünkü toplu sözleşmeden toplu sözleşmenin yürürlüğe gireceği tarihe kadar ki ara boşlukta zaten bir dalgalanma yaşandı. Ekonomide ki bu dalgalanma da memurun alım gücünü aşağıya çekmiş oldu. Bu nedenle biz 2022-2023’e ilişkin yaptığımız toplu sözleşmeyi 2021’in hasarını gidermesi bakımından yeniden değerlendirmelerimiz olacak. Bundan dolayı istiyoruz ki hükümet bu sorunu görüp buna yönelik bir sosyal restorasyon süreci ortaya koysun.”