FARUK KUZU - HABER YORUM
Uzun yıllardır tüm dünyada önemli projelerin doğum yeri olan İsviçre merkezli 'Toplumsal Cinsiyet Eşitliği' konulu çalışma yürütülüyor.
Proje her ne kadar BM tarafından onaylanmış ve bağlı ülkelerde uygulanması için yasal düzenlemelerin yapılması çağrısında bulunulmuş olsa da meselenin kökeninde yine İsviçre ve yine Soros Vakıfları bulunuyor.
Rusya- Polonya- Macaristan ... gibi bazı ülkeler "Gençliğimizi eşcinsel bir nesil olarak yetiştirmek istemiyoruz!" diyerek bu projeye karşı çıksalar da ne yazık ki birçok Müslüman Ülke Yönetimleri bu projeye sıkı sıkı sarılarak Batılı Devletlerden bir gülücük, bir iltifat alma yarışına girmiş bulunuyor.
"Cinsiyet Eşitliği" tabiri ile akla ilk gelen "Kadın Erkek Eşitliği" olduğu için birçok yönetici bu projeyi hemen onaylayarak "Kadına pozitif ayrımcılık" konusunda ne kadar duyarlı olduğunu göstermeye çalışır.
(Her ne kadar Kadın Erkek Eşitliği konusu da ortaya atıldığı gibi olmasa da) "Cinsiyet Eşitliği" konusunun temel temasının bununla hiçbir ilgisi yok.
Bu projenin sahipleri, birçok ülkenin meclisinden güle oynaya geçirmeyi başardıkları planlarıyla aslında "Üçüncü tür" dedikleri "CİNSİYETSİZ" insan türü için uğraşmaktalar.
Yani SAPKIN insan tipini meclislerden aldıkları yasal güvencelerle gelecek nesillere birer NUMUNE-ROL MODEL olarak ortaya sürüyorlar.
Son yıllarda bu "CİNSİYETSİZ" olduğunu iddia eden SAPKINLAR GÜRUHUNUN sayılarındaki dikkat çekici artışın sebebi de bu çalışmalardır elbet.
Bu çalışmaların son merkezi ne yazık ki Kürdistan oldu/oluyor.
Çevre ülkeler tarafından baskılandıkça çareyi Batılı ülkelerden ve KÜRESEL ŞİRKETOKRASİDE arayan Kürdistan Yönetimi, bu odaklar tarafından sunulan çeşitli zehirleri yudum yudum içmeye devam ediyor.
Bu yudumlardan biri de bugün(28-11-2021) Başkent Erbil'de Kürdistan Üniversitesi tarafından düzenlenen "Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlendirilmesi" konulu konferans oldu.
‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlendirilmesi Stratejileri’ başlıklı konferansa pek çok siyasetçi, yönetici ve STK temsilcisi katılıyor.
Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani, düzenlenen konferansta bir konuşma gerçekleştirerek;
“Kadına yönelik pek çok şiddet unsuru bulunuyor; öldürülme, zorla evlilik, cinsel taciz, ev içi şiddet, bastırılmışlık. Kadına yönelik şiddeti besleyen unsurlardan biri de örf ve adetler" ifadelerini kullanıyor.
Dikkat edileceği gibi konu KADININ DAHA FAZLA ÖZGÜRLÜĞÜ etrafında hazırlanıp sunuluyor.
Aynen Türkiye'de ve diğer ülkelerde daha önce sunulduğu gibi.
Ancak İstanbul Sözleşmesi'nin temelini oluşturan CİNSİYETSİZLİK konusunun; bu sunumun da içeriğini oluşturduğu, dahası ileriki süreçte Sapkınlığın yolunu açacağından şüphe yok.
Konuları sunan zihniyet SAPKINLIK ZEHRİNİ, BALLA KARIŞTIRARAK ARZ ETTİĞİ için yöneticiler olaya kadının mağduriyeti çerçevesinden yaklaşarak maalesef KÜRESELCİ ŞEBEKENİN hedeflediği adımları atıyorlar.
Rusya- Polonya- Macaristan ve son olarak geç de olsa Türkiye yönetimlerinin projenin içyüzünü kavramalarıyla ayrılma kararı verdikleri gibi Kürdistan Yönetiminin de bir an önce bu projenin iç yüzünü görmesi umulur.
Aksi halde önümüzdeki yıllarda Kürdistan'dan fıtratı bozulmuş, sapkınlıklar ve sapkınlarla ilgili çok sayıda haberin görülmesi beklenir. Maazallah!