Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, bir TV programına katılarak sunucunun sorularını yanıtladı.
Erbaş, salgın nedeniyle ara verilen umre ziyaretleri ve kısıtlı sayıyla yerine getirilen hac ibadetiyle ilgili henüz yeni bir gelişmenin olmadığını dile getirerek, "Gönlümüz açılmasını istiyor ama bu konuda karar verici olan biz değiliz, Suudi Arabistan. Gerekli müzakereleri yapıyorlar, biz de zaman zaman görüşüyoruz. Biz onların kararını bekleyeceğiz. 2 milyon kadar kardeşimiz Hac için kayıtlı, bekliyor. Eğer belli olursa; mesela Suudi Arabistan bir sayı verirse; kriterleri bekleyeceğiz. Açılırsa, ne kadar kontenjan verilirse Türkiye’ye bizim hazırlıklarımız tam. Milletimiz müsterih olsun. Bu konuda geçmiş dönemde kendisine kura çıkan vatandaşlarımızın önceliği var." diye konuştu.
Kudüs ziyaretleri başlıyor
Diyanet İşleri Başkanlığının Kudüs ziyaretlerini başlattığını dile getiren Erbaş, "Bu ayın sonundan itibaren Perşembe, Cuma, Cumartesi ve Pazar olmak üzere 4 günlük Kudüs ziyaretlerimiz başlıyor. Farklı kategoride uygulamalarımız olacak. Kudüs ziyaretlerini çok önemsiyoruz. İlk kıblemiz, Miraç mahalli, vahyin kutsadığı şehir diyoruz. israilin zaman zaman saldırıları oluyor. O saldırılara Diyanet İşleri Başkanlığı olarak hemen gerekli tepkileri gösteriyoruz. Müslümanların Kudüs'te Mescid-i Aksa'da çok daha fazla görünür olmaları gerektiğini düşünüyorum. Filistinli kardeşlerimiz de Türkiye'den ve bütün Müslüman ülkelerden Kudüs'e ne kadar çok ziyaret olursa onlar o kadar bundan memnun oluyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
"Cezaevlerinde hafızlar yetişiyor"
Türkiye genelinde 2 bine yakın manevi rehberle, öğrenci yurtlarında, hastanelerde, cezaevlerinde hizmet ettiklerini ifade eden Erbaş, "Cezaevlerinde bizim manevi rehberlerimizin yapmış olduğu rehberlik sayesinde Kur’an eğitimine, din eğitimine başlayan, hafız olan kardeşlerimiz var. Bingöl Cezaevi’nde hafız olan kardeşimiz var. Konya Cezaevi’nde geçen yıl birkaç kardeşimiz hafız oldu. Sincan Cezaevi’ne hafızlık merasimine gittim. Orada birkaç kardeşimiz hafızlığını bitirmiş ve yarıya gelmiş vardı. Bu ıslah hareketidir. Biz her zaman Diyanet İşleri Başkanlığı olarak her zaman hayra çağıracağız, iyiliği emredeceğiz, kötülükten men edeceğiz." diye konuştu.
"Algı operasyonları, manipülasyonlar dinimize zarar veriyor"
Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığını hedef alan algı operasyonları ve manipülasyonlarla ilgili, "Bu saldırıları Ali Erbaş olarak değil de Diyanet İşleri Başkanı olarak nasıl karşılıyorsunuz?" sorusuna şu şekilde cevap verdi:
Üzüntü ile karşılıyoruz. Şahsımız burada söz konusu değil, bizden önceki Başkanlarımıza da bu saldırılar oldu. Onların üzüntülerine de şahit olduk. Keşke olmasa. Kur’an-ı Kerim’de bir ayet var, 'O gün yalancıların vay haline' şeklinde tercüme edebiliriz. Yalan söylemek bizim inancımızda en büyük günahlardandır. Dolayısıyla kimse ne olur yalan söylemesin, iftira atmasın. Hele iftira çok daha büyük günahtır. Dolayısıyla belki bilmiyorlar, bizi tanımıyorlar. Bizi tanımaları o kadar da zor değildir. 24 saat ulaşılabilecek insanlarız. Sadece şahsım için demiyorum. Diyanet İşleri Başkanlığı’nda tüm yetkililere her an ulaşıp doğru bilgi almak mümkündür. Doğru bilgiyi almadan, yalan yanlış, çeşitli sahte hesaplardan yapılan bazı iftiralardan hareketle haber yapmak, bunlar çok üzücü. Milletimize zarar veriyor. Sadece Diyanet İşleri Başkanlığına değil, dinimize de zarar veriyor. Bu bilgileri doğru zannederek onun üzerinden dine, Diyanete saldırıyorlar.
"Dua yapmayı eleştirmeyi izah edemiyorum"
Erbaş, çeşitli programlarda yaptığı duaların eleştirilmesinin sorulması üzerine, "Dua müminin en büyük gücüdür. Biz Müslümanız. Müslüman olarak dua yapmak kadar güzel bir şey var mı? Bunu eleştirmeyi ben izah edemiyorum. Politikaya bulaştırmamak lazım. Siyasi görüşü ne olursa olsun, Müslümansa, hatta Müslüman olmayan da dua yapıyor. Allah'tan iyiliği, güzelliği istemek nerede olursa olsun çok güzel bir şey değil mi?" diye konuştu.
"15 bin imam ve müezzine 9 bin de Kur'an kursu öğretmenine ihtiyacımız var"
Diyanet İşleri Başkanlığının bütçesi ile ilgili tartışmalara da cevap veren Erbaş, şunları söyledi:
"Bizim bütçemiz, devlet kurumu olduğumuz için ve çalışanlar da devlet memuru olduğu için bütçemizin yüzde 96’sı maaşlara, personel masraflarına gidiyor. Geriye kalıyor yüzde 4. O, yüzde 4'le biz planladığımız hizmetlerin yarısını bile yapamıyoruz. Bizim personel sayımız fazla. Buna rağmen bizim şu an 15 bin imam ve müezzine ihtiyacımız var. 9 bin de Kur'an kursu öğretmenine ihtiyacımız var. İllerden, ilçelerden, köylerden sürekli arıyorlar bizim köyümüzde, mahallemizde imam yok diye. Çünkü istediğimiz kadar ilan açamıyoruz. Bu sözler bizi üzüyor. Çünkü devlet imam olarak atamış, onun maaşını verecektir. 130 bin 630 kadar personelimiz var. Bunun dışında camilerimiz, Kur'an kurslarımız yapılıyor. Bunlar devletin verdiği ödeneklerle değil, tamamen milletimizin ve Türkiye Diyanet Vakfı katkılarıyla yapılıyor." (İLKHA)