​Kardeşinin dilinden Şehid Hüseyin Yağmur

​Şehit Hüseyin Yağmur, 14 Kasım 1993 yılında evinden çıktığı esnada karanlık yapıların saldırısı sonucu şehid edildi.

Ekleme: 14.11.2021 16:55:09 / Güncelleme: 14.11.2021 19:16:15 / Güncel / Diyarbakır Haberleri
Destek için  Haberin Videosunu İzle

Diyarbakır'ın Kayapınar ilçesinde bulunan Kaynartepe Caminin İmam Hatibi olan Hüseyin Yağmur, 14 Kasım 1993 yılında evinden çıktığı esnada arkadan kalleşçe 3 mermi alarak şehadet şerbetini içmişti.

Şehid Hüseyin Yağmur, şehadetinin 28'inci yıl dönümünde rahmetle yad ediliyor.  

Bir tarafta PKK'nin bölge halkı üzerindeki baskısı öte yandan JİTEM benzeri karanlık yapıların uygulamaları, Müslümanlara hayat hakkı tanımamasına rağmen Şehid Hüseyin'in izzetli duruşu ve İslam'a olan hizmetleri karanlık yapıları oldukça rahatsız etmişti.

Osman Yağmur

İmam hatip olan ağabeyi Hüseyin Yağmur'un hayatı ve mücadelesini anlatan Osman Yağmur, abisinin şehid edilmesinin sebebini; imanı, davaya bağlılığı, mücahitliği ve takvasından kaynaklandığını ifade etti.

Kardeş Yağmur "Biz bir babanın 8 evladı ve Hüseyin abimizde bu 8 çocuğun 3'üncüsüydü. İmam Hüseyin çocukluk yıllarında Kur'an tedrisatını babamızın yanında almıştı. Daha sonra imam hatip yılları ve sonrasında medrese ilmi derken Diyarbakır köylerinde sonrasında merkezinde görev yaptı. En son olarak şehadetinden birkaç yıl öncesinde Kayapınar Kaynartepe Camisinde görev yaptı." şeklinde konuştu.

"Rahmetli abimi davaya bağlılığı sebebiyle şehid ettiler"

Yağmur, "Rahmetlinin şehadetinden önceki dönemde eski bir camiyi yıkıp yerine yeni cami yaptırmak için dernek kuruyorlar. Yapılan toplantıya vali, devletin diğer erkanları ve cami cemaatinden oluşan heyetle beraber cami inşa edecekleri bir karar alacaklardı. Sabah saat 08.30-9.00 civarlarında erkenden camiye gideceklerken, o günkü şartlar da derin güçlerin ya da hainlerin memleket üzerine oynanan oyunları o günde şehid Hüseyin'e isabet ediyor ve arkadan kalleşçe 18 veya 19 yaşlarında bir gencin yaklaşarak 3 el kafasına ve kalbine ateş ederek şehid ediliyor. Hastaneye kaldırıyorlar ve hastaneye yetişmeden yolda vefat haberi geliyor. Rahmetli abimi davaya bağlılığı sebebiyle şehid ettiler." ifadelerini kullandı.

Şehidin o gününki şartlarda hiç kimseden ve kınayıcıların kınamasından korkmayan bir ruh hali ve heyecanla hareket eden bir düşünceye sahip olduğunu söyleyen Yağmur, "Bir mücahit, abit, alim ve hatipti… Küçüklüğünden ta benim gördüğüm yaşına kadar mütevaziydi. Bir çocukla çocuk olabilecek, izzet ve vakarını koruyabilecek, asla dünyalıklar için insanlara eyvallah demeyecek bir kişiliğe sahipti. Vaaz ve hutbeleri güncel, İslami ve ahlaki meseleleri konu alırdı." diye belirtti.

"Şehid, bu zamanımızda sahabeyi hayatına tatbik edecek, yaşayacak ve örnek alınacak insanlardan biriydi"

O zamanın şartlarında birilerini rahatsız ettiğini, işlerine çomak sokmuş ve bazılarının uyanışına sebebiyet verir endişesini hissettirdiğini ifade eden Yağmur, "Gelecek vadeden kimseleri yok etmekten bir an olsun çekinmeyen kötü kimselerin dikkatini çekmiştir. O zihniyetin bilmediği ya da bilmek istemediği bir hakikat var; onlar budadıkça daha da gür çıkacak, dallar daha da güçlenerek çıkacak, İslam daha da güçlenecek. Onlar İslam'ı söndürebileceklerini zannettiler ama İslam'ı söndüremediler bilakis daha da çok eş u neva buldular daha da bulacaklar Allah'ın izniyle." dedi.

Kardeşi Hüseyin'in mütevazi, mücahit, alçak gönüllü, zeki, akıllı ve ibadete düşkün bir insan olduğunu aktaran Yağmur, "Bir insanın bu zamanımızda sahabeyi hayatına tatbik edecek, yaşayacak ve örnek alınacak insanlardan biriydi. Annesi, babası ve kardeşlerine karşı saydığım bu vasıflarla muamele ederdi. Düşünün ben ailenin en küçük çocuğuydum, benden büyük olmasına rağmen, deseydim ki 'Hüseyin abi benim falan yerde bir işim var ben gidemiyorum benim yerime gider şu işimi halleder misin?' gözünü kırpmadan gider ve işimi her ne olursa olsun halleder, gurur meselesi de yapmazdı. Müslüman birinde olması gereken bir karaktere sahipti." şeklinde konuştu.

"Cemaatini ve gençleri uyandırmak için çaba sarf eden biriydi"

O yıllarda karanlık güçler piyasada olduğunu dile getiren kardeş Yağmur, "Eski Türkiye dediğimiz o yıllarda Diyarbakır'da günde 10 veya 15 insan faili meçhul cinayetten hayatını kaybediyordu. O gün birçok insan, çocuk, kadın ve aileler mağdur edildi. O zihniyetin gayesi başkaydı. Dış mihrakların, dış güçlere çalışıp da şu memleketin birlik ve beraberliğini bozma adına bütün çabalarını sarf ediyorlardı. Şunu unuttular ki, onların tuzak, hile ve aldatmaları varsa, Allah'ta tuzaklarını başlarına çalacak ve yok edecek daha ciddi ve daha güzel planı vardır. Cenabı Allah onları yerle bir ve perişan etti. O zihniyet '28 Şubat binyıl sürecek' dedi. Bırak binyıl sürmesini, onlar binyıl hapse mahkûm edildiler. Onların bu dünyadaki cezaları budur ama ahirette daha büyük azap, eziyet ve ateşle karşılaşarak cezalarını çekecekler." diye konuştu.

Hüseyin'i şehid edilmesiyle beraber dört kız çocuğunu yetim bıraktıklarını söyleyen Yağmur, "En büyük çocuğu o zaman yaklaşık 10 yaşındaydı. İnanıyor ve iman ediyoruz ki İmam Hüseyin Hazreti Hamza, Hz. Musab bin Umeyr'e komşudur. Çünkü bu batıl düzen içerisinde, yanlış giden bir çarka ve yanlış giden bir gidişata dur dedi. Mekke döneminde ki Peygamber efendimizin başkaldırışı ne idiyse Şehit İmam Hüseyin'in ki de oydu. Şehit Hüseyin'in hiçbir cemaat, örgüt ve partiyle bir bağlantısı yoktu. Muvahhit, mücahit, takva ehli ve iman sahibi bir Müslümandı. Dünyevi ve İslami siyaseti bilen, cemaatini ve gençleri uyandırmak için çaba sarf eden biriydi." ifadelerini kullandı.

"Şehidin taziyesi devam ediyorken şer odakları en büyük abimizi de şehid etmek için ikinci bir taziyenin daha yaşanmasını istiyorlardı"

Abisinin şehid olmadan önce rüyasını anlatan Yağmur, şöyle konuştu:

"Mısır Elezer Üniversitesinde okurken abim şehid edilmeden bir gün öncesinde bir rüya gördüm. Şehadet haberini aldıktan sonra rüyamın tabirini abimin şehadeti üzerine yorumladık. 'Rüyamda gördüm ki evimizin önünde düğün var ve erkekler kol kola girmiş büyük bir halay çekiliyordu. Abim Hüseyin'de elinde mendilliyle halay başı olarak oynuyordu. Sabah olunca da hayır olsun dedim.' Birkaç gün sonra Türkiye'den bir arkadaşım yanıma gelmişti. Şehadet haberini bana verecek ama kendince bazı nasihatlerde bulunarak ortam hazırlamaya çalışıyor ve alıştırarak bana anlatmayı düşünüyordu. O konuya giriş yapar yapmaz dedim ki 'değerli kardeşim, benim tahminime göre abim şehid oldu.' dedim. 'Nerden biliyorsun?' dedi. 'Dün gece rüyasını gördüm' diyerek ona gördüğüm rüyayı anlattım." dedi.

Abisinin şehid olduğuna iman ettiklerini ifade eden Yağmur, "Evi aradım; annemi, babamı ve abilerimi ben teselli ettim. Üzülmeyin dedim çünkü biz onun şehid olduğuna inanıyoruz. Üzüleceğimize örfi olarak uygun olsa, sevinmemiz daha yerinde olacaktır diyordum. O dönemde mucizevi bir olaydan ziyade çok çirkin bir olay yaşadık. Abimler anlatıyor; 'Rahmetlinin taziyesi devam ediyorken, aynı dış mihraklar ve şer odakları ikinci bir taziyenin daha yaşanmasını istiyorlardı. Büyük abimiz Ahmet Yağmur, dava adamı ve Diyarbakır'da İslami hareketin ilerlemesi için büyük katkıları olan, o dönemde bizlerin ve bizim gibi gençlerin yetişmesini eğiterek sebep olanlardandı. Şer odaklı kimseler, onun da öldürülmesi gerektiğini söylediler ama Allah murat etmediğinde ve bazı sebepler gerçekleşmediğinde olmuyor ve başaramadılar.' o şekilde olay kapanıyor. Şehid Hüseyin'in şer güçler tarafından, Rabbim Allah'tır, önderim Hazreti Muhammed Mustafa'dır dediği için vurulduğuna inanıyor, durumu böyle kabullenip yaşıyoruz." şeklinde konuştu. (İLKHA) 





Haberin Videosunu İzle
İlgili Videolar