Uluslararası Af Örgütü, Çin'in yürürlüğe soktuğu 'ulusal güvenlik yasası' nedeniyle çalışanlarının güvenliğine ilişkin endişeler olduğunu ve bu sebeple Hong Kong ofisinin yıl sonuna kadar kapatılacağını duyurdu.
Af Örgütü yaptığı açıklamada, yerel ofisini ay sonuna kadar kapatacağını, bölge genel merkezinin ise yıl sonundan önce kapanacağını söyledi. Açıklanan bu karar ile örgütün şehirdeki 40 yıllık varlığı sona ermiş olacak.
Araştırma, savunuculuk ve kampanya operasyonları, Asya-Pasifik'teki diğer Af Örgütü ofislerine kaydırılacak.
Uluslararası Af Örgütü'nün uluslararası yönetim kurulu başkanı Mya Singh Bais Anjhula karara ilişkin şunları söyledi:
"Zor bir karardı. Hong Kong'daki insan hakları örgütlerinin özgürce ve hükümetten ciddi bir misilleme korkusu olmadan çalışmalarını fiilen imkansız kılan Hong Kong'un ulusal güvenlik yasası bizi buna zorladı. Son zamanlarda yerel insan hakları ve sendika gruplarının hedef alınması, yetkililerin şehri tüm muhalif seslerden arıtma kampanyasının yoğunlaşması nedeniyle bu adımı atmak kaçınılmaz oldu. Böylesine istikrarsız bir ortamda faaliyet göstermeye devam etmek bizim için imkansız hale geldi."
Ulusal Güvenlik Yasası ne içeriyor?
Ulusal güvenlik yasası Haziran 2020'de yürürlüğe girdi ve yabancı gizli anlaşma, terörizm, ayrılıkçılık ve yıkım suçları olarak kabul edilen eylemler geniş çapta yasa dışı ilan edildi. 150'den fazla kişi yasa uyarınca tutuklandı.
Siyasi söylemler, şiddet içermeyen eylemler, demokrasi yanlısı veya bağımsızlık taraftarı çevrimiçi paylaşımların tamamı artık tutuklanma nedeni olabiliyor.
Çok sayıda aktivist, kampanyacı ve politikacı tutuklu şekilde yargılanıyor. Yasa, okul müfredatından kamusal sanata, anıt müzelere ve kıyafetlere kadar günlük yaşamın çeşitli alanlarını hedef almış durumda.
"Pekin tam baskı ve otoriterlik ile Hong Kong'u dönüştürüyor"
Yasa ile muhalif gazeteler kapatıldı, basın personeli tutuklandı, siyasi ve sivil toplum gruplarının faaliyetleri sonlandırıldı. Yasanın yürürlüğe girmesinden bu yana, Hong Kong'daki en az 35 sivil toplum grubu ve sendikası dağılmaya zorlandı.
Bais, “Ulusal güvenlik yasasının yarattığı baskı ve sürekli belirsizlik ortamı, hangi faaliyetlerin cezai yaptırımlara yol açabileceğini bilmeyi imkansız kılıyor” diyor. Yasanın belirsizliğinin, yetkililerin tercih ettiği kişilere karşı bir dava oluşturmak için "manipüle" edildiğini anlatıyor.
Hong Kong'da ne olmuştu?
19. yüzyılda Afyon Savaşları ile İngilizlerin eline geçen Hong Kong, o dönem yapılan anlaşma gereği 1997 yılında Çin'e geri verildi.
Takip eden yıllar içinde Pekin, Hong Kong'daki özgür ortamın ülkedeki rejime tehdit oluşturduğunu gördü ve bunun için anlaşma gereği kendi sistemini sürdürme hakkı olan özerk şehre baskı uygulanmaya başlandı. Yasaya karşı milyonlarca kişinin katıldığı protestolar gerçekleştirildi.
Kaynak: Euronews - Mepa news