Çocukluğundan beri elektrik ve elektronik alanına büyük bir ilgi duyan İncedal, bu ilgisinden dolayı yaz tatillerinde elektronik dükkânlarında çalışarak ailesinin geçimini sağlamakla birlikte kendisini de bu alanda geliştirmeye başladı.
Ortaokulu bitirdikten sonra Adana Çukurova Endüstri Meslek Lisesi’nde eğitim gören İncedal, mezun olduktan sonra elektrik ve elektronik alanlarında çalışmaya devam etti. Bu alanda kendisini her geçen gün daha da geliştiren İncedal, evde de kendi imkanları ile elektronik cihazlar üretmeye başladı.
Elektronik cihazlar üretimine ilk olarak elektro-optik sensörler üreterek başlayan İncedal, ilgi duyduğu alanda birçok önemli projeye imza atarak kendisini geliştirdi. Uzun yıllar evinde kendi kıt imkânları ile endüstri ve savunma sanayi alanı başta olmak üzere birçok alanda yüksek teknolojili cihazlar üreten İncedal, yaptığı cihazları sanayiden tarıma birçok alanda faaliyet gösteren şirketlere satmaya başladı.
Dünyanın en yüksek çözünürlüklü kızılötesi kamerasını üreten ve bu cihazını TÜBİTAK’a satan İncedal, savunma sanayi alanında ürettiği birçok cihazı TSK, Emniyet Genel Müdürlüğü ve özel firmalara sattı.
Türkiye’de üretilmeyen bazı yüksek teknolojili cihazları da üreten İncedal, ürettiği cihazların yazılım ve elektronik kart tasarımlarına kadar kendisi hazırlıyor.
Birçok önemli cihaz üreten ve ürettiği cihazları Avrupa ülkelerine bile satan İncedal, Türkiye’de şu ana kadar hiçbir devlet kurumundan istediği desteği ve ilgiyi tam olarak alamamaktan yakınıyor.
Yaptığı çalışmalarda devlet kurumlarından yeterince destek almamaktan da yakınan İncedal, en çok ise yerel yöneticilerden beklediği ilgi ve desteği görmemekten dert yanarak bu durumun kendisini çok üzdüğünü ifade ediyor.
Kimseden her hangi bir ekonomi destek istemediğini belirten İncedal, yaptığı çalışmalara mevzuat ve prosedür anlamında, yine Türkiye’nin ihtiyacı olan cihazları üretebilmek ve piyasaya sürebilmek için yetkililerden yardım istediğini söyledi.
Devletin kendisine ve kendisi gibi girişimcilere sahip çıkmasını istediğini belirten İncedal, Türkiye’nin buna ihtiyacının olduğunu ifade etti.
Çocukluğundan beri bu alana ilgi duyduğunu belirten İncedal, “Uzun yıllardan beri elektro optik ve elektronik alanına ilgim var. Çocukken de televizyon tamircilerinde çalışmak kaydıyla bir temelim var. Adana Çukurova Endüstri Meslek Lisesi’nin elektronik bölümü mezunuyum. Daha sonra ise elektrik ve elektronik alanına merak sardım. Uzun yıllar bununla ilgili araştırmalar yaptım. Endüstriyel çözümler ürettim, bu temelin oluşması yıllar sürdü. Sayısal görüntü işleme yazılımları öğrenmem gerekiyordu. Çünkü optik tek başına kaldırılabilecek bir şey değil, bir birikim gerekiyordu. Tüm bunların hepsini harmanlayıp ürün geliştirme koşuluyla ve bu ürünlerimi de satma, ticarileştirmek için bir adım attım. Yaptığım ürünleri satmam gerekiyordu. Çünkü pahalı bir alan ve kendi ürünlerimi geliştirdim.” dedi.
“Geliştirdiğim ürünlerin emsali Türkiye'de yok”
Yurt dışında kullanılan ürünlerinin olduğunu ifade eden İncedal, “Yurt içinde de ürettiğim ürünler bazı yerlerde kullanılıyor. Üniversiteler, endüstriler bu süreç ile ilgili destekçilerim oldu, benden ürün satın aldılar, birlikte bazı süreçler yaşadık. Nihayetinde bu sürece optik kısmının da temelinin oluşturulması fizik, kimya, biyolojinin de içine girmesiyle yeni yeni ürünler tasarladım. Şimdiye kadar ise birçok ürün geliştirdim. Geliştirdiğim ürünlerin emsali Türkiye'de yok. Bu da esasında bu zeminin güçlü olduğunu gösterir. Ürün anlamında baktığımızda çok daha gelişmişleri, gelişmiş imkanlar verilerek geliştirilebilir.” ifadelerini kullandı.
“İmkanlar verildiği takdirde yaptığım cihazların daha gelişmişini yaparım”
Savunma sanayi alanında birçok önemli cihaz ürettiği halde şimdiye kadar hiçbir devlet kurumundan destek almadığını ifade eden İncedal, “Birçok defa bağlantı kurdum. ASELSAN, TUSAŞ ve HAVELSAN geldi. bu kurumlardan gelen yetkililer, buraya geldiklerinde bir uzaylı görmeyi hedefliyor ve gittikleri zaman yazdıkları raporda, ‘bilindik mühendislik yöntemleri ile bu cihazlar geliştirilmiştir’ deniliyor. Bu teknoloji ve cihazları uzaydan getirecek halim yok ve bu cihazlar normal dünya imkânlarıyla yaptığım cihazlardır. Ekonomik imkanlarım kısıtlı ancak bunları yapabiliyorum. Bunların çok daha gelişmişini elbette imkanlar verildiği takdirde yapabilirim, hatta çok daha gelişmişini yapabilirim.” şeklinde konuştu.
Yüksek teknolojili cihazları üretmenin bir ekip süreci olduğunu ifade eden İncedal, devlet yetkilileri tarafından kendisine destek verilmesi durumunda daha gelişmiş cihazlar üretebileceğini belirtti.
“Sertifika desteği bile verilmiyor”
Şu ana kadar hiçbir kurumdan ekonomik olarak destek istemediğini belirten İncedal, “Bazı uluslararası satış konularına ciddi yönelim oluyor. Sadece bir sertifika desteği istiyorum. Bu destek bile verilmiyor. Dünyanın birçok ülkesinden talep gören ürünlerimin önündeki en büyük engel ise sertifikasyon süreci olmuştur. Devletin akredite olmuş sertifika verecek kurumları olduğu halde maalesef böyle bir destek alamadım. Ticarette her şeyi devletten beklememek lazım ama bu tür konularda insanların önünün açılması lazım, önümüz tıkanıyor. Çünkü maddi olarak bu belgeleri çıkaracak olsam, onun zamanına süreç yetmiyor. Yaklaşık 10 ay gibi süreç var.” diye konuştu.
Gaziantep'in şu anda savunma sanayi ile ilgili çok büyük atılımlarının ve yatırımlarının olduğunu ifade eden İncedal, bu anlamda destek vermeye hazır olduğunu belirtti.
“Bir teşekkür telefonu bile almadım”
İncedal, yaptığı çalışmalardan dolayı şu ana kadar sadece Gaziantep Sanayi Odası ve Gaziantep Genç İş Adamları Derneği’nden ödül aldığını belirterek şunları söyledi:
“Ama yerel yönetimlere baktığımızda bu şehrin birçok siyasetçisi, belediye başkanları var. Fakat ben şimdiye kadar hiç kimseden yıllardır destek alamadım. Yıllardır basında benimle ilgili haberler çıkar ve bir teşekkür telefonu bile almadım. Bu anlamda büyük bir kırgınlığım var. Çünkü sürekli basında yer alıyorum, habere konu oluyorum ve Amerika Hava Kuvvetleri ile toplantılar yapıyorum. Fakat bırakın genel yönetimleri kendi şehrimdeki yerel yönetimlerden bile bir Allah'ın kulu arayıp da ‘Allah senden razı olsun, sen ne güzel çalışmalar yapıyorsun, elimizden bir şey gelirse yardımcı olalım’ demiyor. illaki fiili anlamda bir destek verilmesi değil, sözlü olarak bile destek verilmesi bir iltifattır ve bir motivasyon kaynağıdır. Biz bunlardan mahrum olarak bu çalışmaları yapıyoruz. İnşallah bunlar da olur. Yıllardır bu böyle devam eden bir süreçtir. Bu benim yaşam biçimim haline geldi. Sürekli yeni ürünler geliştirerek yaptığım ürünleri basında gösteriyorum, tanıtıyorum. Bu anlamda gençlere en azından ilham kaynağı oluyorum.” (İLKHA)