Konuşmasında yeni tip Coronavirus (Covid-19) salgını döneminde sağlıklı gıda için yapılan Ar-Ge çalışmalarının daha da ön plana çıktığını vurgulayan Pakdemirli, projenin tarımsal üretimin yanında ihracatı da destekleyeceğini vurguladı.
Sürdürülebilir tarımsal üretimi sağlamak, kaliteli ve ilaç kalıntısı bulunmayan ürün elde etmek için en iyi yolun tarım zararlılarıyla ilaçsız mücadele olduğunu aktaran Pakdemirli, tarımsal araştırmaların gelecekte de öneminin daha da artacağına işaret ederek, şöyle konuştu:
Tarımsal alanda her geçen gün artan bilgi gereksinimini tarımsal araştırmalar yoluyla karşılayabilmekteyiz. Sektör paydaşlarımızın ve sektörümüzün ihtiyaçları doğrultusunda, uygun tarımsal araştırmaları yaparak, üretimimizin artmasına ve ülkemizin kalkınmasına katkıda bulunmak için var gücümüzle çalışıyoruz, çalışmaya da devam edeceğiz. Hamdolsun, Türkiye, bulunduğu bölgenin en büyük ve en güçlü tarımsal Ar-Ge alt yapısına sahip ülkesi. Son teknolojilere, güçlü teknik donanımlara, nitelikli binlerce personel kaynağına sahibiz.
"Ar-Ge'yi kendimiz geliştirmek zorundayız"
Bakanlık olarak Ar-Ge çalışmaları için çeşitli kaynaklardan yıllık yaklaşık 1 milyar liralık bütçe kullandıklarını aktaran Pakdemirli, özel sektör, TÜBİTAK ve üniversitelerle birlikte bu konuda çalışmalar yürütüldüğünü vurguladı.
Tarımın geleceğinin, tüm tarafların birlikte çalışması ve sorunların bilimsel yöntemlerle çözülmesi ile aydınlık olacağını aktaran Pakdemirli, "Etkin bir üretim yapısı oluşturmak için sistemi güçlendiren, maliyeti azaltıp verimi artıran, kaliteyi ve markalaşmayı getiren teknolojileri ve Ar-Ge'yi kendimiz geliştirmek, yenilemek ve büyütmek zorundayız." dedi.
"Akdeniz meyve sineğine karşı etkili mücadele öncelikli konumuz"
Meyve üreticilerinin "baş düşmanı" olan Akdeniz meyve sineğine karşı mücadelenin zorlu ve maliyetli olduğunu aktaran Bakan Pakdemirli, şöyle devam etti:
Akdeniz meyve sineğinin dünya çapında karantinaya tabi olması ve satışa sunulan meyveler ile kolayca taşınabilmesi, ihracatımızı sınırlayan en önemli faktördür. Hatta zaman zaman meyvelerimizin iade edilmesine bile sebep olmaktadır. Tüm dünyayı etkisi altına alan küresel ısınma ve insan trafiği de bu zararlının giderek daha fazla alana yayılmasına neden olmaktadır. Bu sebeple, Akdeniz meyve sineği ile mücadele edilmesi gereken alan her yıl giderek artmaktadır. Bu zararlıya karşı mücadele yapılmadığı takdirde oluşacak zarardan kaynaklanan maddi kaybımız yıllık yaklaşık 2 milyar liradır. Bu hem çiftçimizin, hem de tüketicimizin kaybıdır. Bu sebeple, Akdeniz meyve sineğine karşı etkili bir mücadele yönteminin uygulanması öncelikli konularımızdandır.
Bakan Pakdemirli, kısır böcek salımı olarak bilinen tekniğin insan sağlığına ve doğaya dost bir teknik olduğunu ve bu yöntemle ilaç kullanmadan Akdeniz meyve sineğinin meyvelere verdiği zararın önüne geçilebildiğini aktardı.
"Teknolojimizi geliştirmenin önemini tarım sektöründe de göreceğiz"
Yöntemin ilk olarak sineğin yoğun olarak bulunduğu Ege ve Akdeniz kıyı şeridinde uygulanacağını aktaran Pakdemirli, şunları söyledi:
Üreticilerimize ve ülkemize hayırlı, uğurlu olsun. Bu çevre dostu tekniğin yaygınlaştırılması ile ilaçlama sayısı azaltılacak, meyve ihracatımızın önündeki kalıntı ve karantina engelleri azaltılmış ve inşallah zamanla kaldırılmış olacak. Bu çalışma ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayacağı gibi, yeni bir teknolojiye sahip olma ve onu geliştirme imkanına da sahip olacağız. Kendi teknolojimizi geliştirmenin önemini savunma sanayinde gördüğümüz gibi tarım sektöründe de göreceğiz.
Türkiye'nin mevcut Ar-Ge kapasitesi ve bu tekniği uygulama becerisi ile bitki sağlığı alanında, bölgesinde lider bir ülke konumuna geldiğini aktaran Pakdemirli, şöyle devam etti:
Biyolojik ve biyoteknik mücadele yapan üreticilerimize, yaptığı mücadele maliyetlerinin yaklaşık yüzde 50'si kadar destekleme ödemesi yapıyoruz. Zararlı ile mücadelenin başarısı için tüm üretim alanlarında Akdeniz meyve sineğine karşı biyoteknik mücadele uygulayan üreticilerimizi 2012 yılından beri desteklemekteyiz. 2021 yılı için de Akdeniz meyve sineği ile mücadelede biyolojik ve biyoteknik mücadele uygulayan üreticilerimize desteğimiz sürecektir. Kısır böcek salımını ise üreticimizden hiçbir ücret almadan, Bakanlık imkanları ile yapacağız. Amacımız zaman içerisinde Akdeniz meyve sineği ile mücadelede bu tekniği tüm ülke sathına yaymaktır.
“Türkiye'de nar üretimi son 20 yılda, 10 kat arttı”
Pakdemirli, Türkiye'nin nar üretiminin son 20 yılda, 10 kat arttığını söyledi.
Üreticinin geçen yıl narın kilogramını 2 liradan sattığını belirten Pakdemirli, "Bu yıl ise 3,5 lira. Bu sene çok ciddi bir bereket var. Türkiye'nin en büyük nar üreticisi Antalya. İzmir ise 8'inci sırada. Özellikle bu bölgede çok ciddi bir üreticimiz var. 20 bin üretici bu ürünü satıyor. Bu alanda Türkiye kendi kendine yüzde 144 yeten bir ülke. Kalanlar meyve suyu olarak ihracata gidiyor. Nar üretimiyle ilgili Türkiye hakikaten gurur duyulacak bir noktada." diyerek sözlerini tamamladı.(İLKHA)