Diyanetten “Takva: Rabbimizin Rızasını Diri Tutma Bilinci” hutbesi

Diyanet İşleri Başkanlığı, bu haftaki Cuma hutbesinde “Takva: Rabbimizin Rızasını Diri Tutma Bilinci”nin önemine dikkat çekti.

Ekleme: 24.09.2021 13:25:07 / Güncelleme: 24.09.2021 13:46:35 / Güncel
Destek için 

Türkiye genelinde tüm camilerde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından “Takva: Rabbimizin Rızasını Diri Tutma Bilinci” konulu hutbe irad edildi.

Cuma hutbesinde şu ifadelere yer verildi: 

“İnsanlar nazarında kişiyi yücelten malı ise de Allah katında onu yücelten takvasıdır.” (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 49)

Muhterem Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir defasında ashabına, “Öyle bir ayet biliyorum ki, eğer insanlar ona sarılsalar, hepsine yeter.” buyurdu. Ardından şu ayet-i kerimeyi okudu: “Kim Allah’a karşı takva bilinci içerisinde olursa Allah da ona bir çıkış yolu ihsan eder.”

Allah Resûlü (s.a.s), bu sözüyle her türlü sıkıntı ve zorluktan kurtulmanın, dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşmanın yolunu bizlere öğretmiştir ki o yol, takvadır.

Aziz Müminler!

Takva, Rabbimizin rızasını diri tutma bilincidir. Sevgisine talip olma arzusudur. Hoşnutluğunu kaybetme kaygısıdır. Sorumluluklarımızın idrakinde bir ömür geçirme gayretidir. Takvalı olmak, tıpkı dikenli bir yolda yürürken vücudumuzun zarar görmemesi için gösterdiğimiz hassasiyete benzer.  Böyle bir yolda bedenimizin zarar görmemesi için hassas davrandığımız gibi hayatımızda da günah ve haramlara bulaşmamak için çırpınışımızın adıdır takva.

Kıymetli Müslümanlar!

Takvanın ilk derecesi, İslam’ın özü olan kelime-i tevhiddir. Yani “Allah’tan başka ilah yoktur, Hz. Muhammed, Allah’ın Resûlüdür.” demektir. Takva sahibi her mümin, bu sözü kalp ile tasdik dil ile ikrar eder. Kendisini yoktan var eden Rabbine, dinini öğreten Peygamberine gönülden iman eder. Allah ve Resûlünü herkesten ve her şeyden daha çok sever.

Takvanın ikinci derecesi Allah ve Resûlüne itaattir. Kur’an-ı Kerim’de buyrulduğu üzere, Allah katında en değerli olan, O’na itaatsizlikten en çok sakınandır. İtaat, takva elbisesine bürünmekle olur. Takvayı kuşanan mümin, İslam’ın bütün gereklerini yerine getirme azmindedir; namazını huşû içinde ve dosdoğru kılar, kendisine verilen rızıktan Allah yolunda harcar. Adaleti ayakta tutar, verdiği söze riayet eder. Kul ve kamu hakkını gözetir. Anne babasına, akraba ve komşusuna, tanıdığına ve tanımadığına iyi davranır. Kazancının helal ve temiz olmasına dikkat eder.  Elini, dilini, gözünü ve gönlünü hep Allah’ın razı olacağı işlerde kullanır.

Takvanın zirvesi ise kalbimizden mâsivâyı yani Allah’tan gayrısını söküp atmaktır. Resûl-i Ekrem (s.a.s) eliyle göğsünü işaret ederek üç defa, “İşte takva buradadır.” buyurmuştur. Takva ehli mümin, kalbini kirleten kötü duygulardan, fena huylardan, kaba davranışlardan sakınır. Kalbi karartan büyük günahları işlemeyi, küçük günahlarda ısrar etmeyi ateşten bir kor parçası gibi görür.

Değerli Müminler!

Peygamberimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: “İnsanlar nazarında kişiyi yücelten malı ise de Allah katında onu yücelten takvasıdır.” Öyleyse geliniz, Allah katındaki değerimizi artıracak, dünya ve ahirette yüzümüzü ağartacak olan takva elbisesine bürünelim. Rabbimize asi olmaktan, azabını gerektirecek işler yapmaktan, hesap günü huzuruna yüzü kara çıkmaktan sakınalım. Unutmayalım ki Cenâb-ı Hak, takva ehlini dostu olarak görüyor. Muttakilere, korku ve hüzünle karşılaşmayacaklarını müjdeliyor. (İLKHA)