HÜDA PAR Eğitim İşleri Başkanı ve Genel Başkan Yardımcısı Metin Kaya, konuk olduğu Rehber TV’de Olcay Ersoy’un eğitim sistemine dair sorularını yanıtladı.
Kaya, eğitim sistemindeki çarpıklıklar başta olmak üzere; salgın sürecinde okulların açılması, öğrencilerin adapte sorunu, vaka çıkan sınıfların kapatılması, okullara yeteri kadar bütçe ayrılmaması, öğretmenlik mesleği, öğretmen açığı, mülakat sorunu, Kürtçe dili önündeki engeller ve mesleki liseler hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.
6 Eylül itibariyle eğitim ve öğretimin başladığını söyleyen Kaya, okulların tekrar açılmasının veli, öğrenci ve öğretmen adına sevindirici olduğunu ifade etti.
Pandemiden dolayı okulların 1,5 yıldan fazladır kapalı olduğunu, ara ara açılsa da bunun öğrenciler üzerinde etki bırakmadığını söyleyen Kaya, 6 Eylül’de başlayan eğitimin sağlıklı bir şekilde yürüyebilmesi için ya da tekrardan kapanmaması için ciddi tedbirlerin alınması gerektiğine vurgu yaptı.
"Eğitim öğretim ciddi sıkıntılarla başladı"
Salgının halen devam ettiğine dikkatleri çeken Kaya, "Vaka sayıları ve vefat sayıları halen yüksek. Daha tehlikelisi de önceki dönemlerde bu salgının yaş seviyesi daha yüksek iken şimdi artık çocuklara kadar indi. Şu son dönemde özellikle yoğun bakım servislerinde yatan veya vefat edenlerin büyük çoğunluğu genç insanlarımız. Bu anlamda bu öğrenciler için de ciddi bir tehlike arz ediyor ama tehlike vardır diye bir işten de vazgeçilmez. Yapılması gereken nedir? O işin tedbirlerinin alınmasıdır. 18 milyon üzerinde öğrencimiz bu hafta eğitim öğretime başladı. Fakat ciddi sıkıntılarla başladı. Son iki gündür takip ediyoruz. Daha önce alınması gereken tedbirlerle ilgili bazı önerilerimiz olmuştu. Bakanlık da bu konuda bazı açıklamalarda bulundu ama yerelde gördüğüm kadarıyla istendiği şekilde yansımamıştır." dedi.
"Salgının öğrenciler arasına yayılmaması için ciddi tedbirler alınmalı"
Sınıflardaki öğrenci artışına dikkat çekerek bunun bir sosyal mesafe ihlali olduğunu söyleyen Kaya, "Birçok okulumuzun, özellikle kenar semtteki okullarımızın öğrenci nüfusu çok fazla. Sınıflarda ortalama 40-60 arasında öğrenci mevcudu var. Malum sınıflarımızın durumu da ortada. Aslında bu öğrenci mevcuduna sahip olan sınıflarda sosyal mesafeyi sağlamak veya bu anlamda ciddi bir şey oluşturmak mümkün gözükmüyor. Bu çocukların yüz yüze eğitim görmesi lazım fakat bunun tedbirlerinin çok daha önceden alınması, bunun hazırlığının çok daha önceden alınması gerekiyordu. Merkezi birçok okulda da bu sorunlar halen devam ediyor. Okul bahçeleri teneffüs için yeterli gelmiyor. Evet, alınan tedbirler içerisinde farklı saatlerde teneffüs uygulanması olsun, farklı saatlerde teneffüse çıksınlar diye bir tedbir vardır ancak bunun okullarda uygulanma çerçevesinde ne kadar yeterli olacağını zaman gösterecek. Çünkü farklı saatlerde teneffüse çıkartmak çok zor görünüyor. Süreç içerisinde ciddi bir şekilde takip edilmesi lazım." diye konuştu.
Kaya, "Bununla birlikte okulların temizliğinin sağlanabilmesi, düzenli olarak dezenfekte edilebilmesi için yeteri kadar personel olmadığı haberini aldık. Birçok okulda bir veya kimi okulda hiç yok. Daha önce İŞKUR elemanları üzerinden gideriliyordu ama maalesef birçok okulda veya birçok ilde, ilçede halen İŞKUR elemanı ataması yapılmamıştır. Yapılan atamalar varsa da daha önceden yapılanlardır. Bunlar da pek yeterli gelmiyor. Bu salgının okullarımıza, öğrencilerimizin arasına inmemesi, yayılmaması açısından ciddi tedbirlerin olması gerekiyor." diye ekledi.
Öğrencilerin uzun bir aradan sonra okula başladığını ve bu nedenle adaptasyon sorunu yaşanacağına dikkat çeken Kaya, bu sorunun giderilmesi için MEB'in hızlı bir şekilde bir rehberlik servisi oluşturması gerektiğini vurguladı.
Eğitimin öğretimin başladığı gün bir okula gittiğini anlatan Kaya, öğrenciler ve veliler arasında bir endişenin hakim olduğunu aktardı.
Kaya, "Bu endişenin giderilmesi lazım. Bu endişeler nasıl giderilir? Alınan tedbirlerin sağlıklı olmasıyla giderilir. Yani öğrenci de veli de okula gittikten sonra sağlıklı tedbirlerin alındığını gördükten sonra bu veli de öğrenci de çok rahatlıkla, endişe duymadan okuluna gidecektir." diye kaydetti.
"Okullar başlamadan önce çocuklara psikolojik destek sağlanmalıydı." diyen Kaya, yaz boyunca buna dair hazırlık yapılmış olunsaydı, çocukların endişe duymadan daha rahat ve daha hızlı adapte olarak okullarına başlayacaklarını söyledi.
Vaka çıkan sınıfların kapatılması
Vaka hangi sınıfta çıkarsa o sınıfın 14 gün karantinaya alınacağı yönündeki beyanatları da değerlendiren Kaya, "En baştan itibaren bunun olması gerekiyordu. Hangi okul düzenliyse, hangi okul tedbirini alıyorsa, hangi sınıf bu işe riayet ediyorsa, düzeni sağlıyorsa eğitim ve öğretimine devam edecekti. Bu şekilde bir rekabet oluşacaktı. Düzenli olmayan okulda veli baskı yapacaktı. Düzeni sağlayacaktı. Toplum da ‘Şu okul açık, bak düzen var, temizlik var, her şey yerli yerinde işliyor. Orada vaka yoktur.’ diyecekti. O zaman dikkat etmeyen okul bir anlamda hem kendisini hem çocuğu cezalandırmış olacaktı ki, bu sefer çalışan ve çalışmayan okul ortaya çıkacaktı. Ama bir bütün olarak kapattığınız zaman işte bu şekilde herkes mahkum oluyor." dedi.
"Eğitim sisteminin temelden değişmesi lazım"
Müfredatla ilgili değerlendirmelerde bulunan Kaya, "Eğitim müfredatınız sağlıklı ise başarılı öğrenciler yetişir. Sağlıklı değilse sonuç işte ortada. Bu seneki ÖSYM sınavında yani YKS sınavında bir milyon öğrenci barajı aşamadı. Sınava giren öğrenci sayısı ne kadar? 2 milyon 400 bin civarında öğrenci sınava girdi. Hangi barajı aşamadı? 150 puanlık barajı aşamadı. Yani bu ne demektir? Birkaç soruyu dahi çözemedi. Bu, okullarda uygulanan müfredattan kaynaklanıyor. Okullarda okutulan kaynaklarımıza bakın, kitaplarımızın içeriğine bakın. Tamamıyla bizim kültürümüzden, inancımızdan uzak bir eğitim programımız var. Tamamıyla Batı endeksli, Batı hayranlığı, Batı seviciliğiyle hazırlanan kaynaklarımız vardır. Bu nedir? Bu müfredatın verdiği sonuçtur. Bu eğitim sisteminin temelden değişmesi lazım." diye konuştu.
Kaya, bazı okullara MEB tarafından kaynak aktarıldığını ancak diğer okulların da eksikliklerini gidermesi için bunlara da bütçe ayrılması gerektiğini söyledi.
Kaya, güvenlik soruşturmalarının mağduriyetler oluşturduğuna dikkat çekerek bu uygulamadan vazgeçilmesi gerektiğini kaydetti.
150 binden fazla öğretmen açığının olduğunu hatırlatan Kaya, bu açığın giderilmesi için ciddi çalışmalar yapılması gerektiğine işaret etti.
Ana dilde eğitim
Anadilde eğitimin gerekliğini vurgulayan Kaya, Kürtçe öğretmenliği atamalarının çok yetersiz olduğunu ifade etti.
"Diyarbakır gibi bir yere her yıl en az yüzlerce Kürtçe öğretmeninin veya Zazaca öğretmeninin atanması lazım ki bu insanlar anadilini unutmasınlar. Ana dilini konuşabilsinler. Bu bir hak gaspıdır. Bulgaristan'da okullarda, Türkçe eğitime bir kısıtlama getirilmişti. Türkiye bunun üzerine ayağa kalkmıştı. Oradaki Türkler için tepki gösteriyorsun ancak kendi içindeki Kürt vatandaşlarının haklarını niye gasp ediyorsun?" diye konuştu.
Kaya, ayrıca meslek liselerinin de cazip hale getirilmesi gerektiğini kaydetti. (İLKHA)