DIŞ HABERLER SERVİSİ
Afganistan’da Taliban, 8 Ağustos’ta ilk kez vilayet merkezlerine yönelmişti. Beklenmedik bir hızla hareket eden Taliban güçleri, ciddi bir direnişle savaşmadan bir hafta içerisinde ülkenin tamamını kontrol altına alarak başkent Kabil’in kapılarına dayandı. ABD, büyükelçilik çalışanlarını çıkarmak için 5 bin askerini Kabil’e gönderirken diğer yabancı diplomatların da ülkeyi terk ettiği kaydediliyor.
Afganistan’ın tüm sınır kapıları ile başkent Kabil dışında tüm büyük vilayet merkezlerinin kontrolünü bir hafta gibi bir sürede ele geçiren Taliban, dün Kabil'in kenar mahallelerine girmeye başladı.
TALİBAN SÖZCÜSÜ: KABİL’E SAVAŞMADAN GİRİLECEK
Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahid, dün sosyal medya hesabından bir açıklama yaparak, Afganistan'ın tamamına yakınının Taliban kontrolüne girdiği ifade edildi. Açıklamada Kabil'e savaşarak değil, barışçıl bir şekilde ve uzlaşıyla girileceği vurgulandı. "Kimsenin canına, malına ve namusuna zarar gelmeyeceğini" bildiren Mücahid, şehrin savaşsız şekilde teslim alınması için müzakerelerin devam ettiği kaydetti.
Mücahid ayrıca kimseden intikam alınmayacağını, herkesin güvende olduğunu ve şehirde çatışma yaşanmayacağını söyledi.
Afganistan İçişleri Bakanlığı, Taliban'ın başkente girmesinin ardından, yönetimin devri için müzakerelere başlanacağını duyurdu.
ABD BÜYÜKELÇİLİĞİ BOŞALTILIYOR
ABD, 20 yıldır işgal altında tuttuğu ve on binlerce insanı katlederek yüz binlercesinin yurdunu terk etmesine sebep olduğu ülkeyi adeta kaçarak terk ediyor.
ABD Başkanı Joe Biden, önceki gün yaptığı yazılı açıklamada, Kabil Büyükelçiliğinde görevli personelin güvenli şekilde Afganistan'dan tahliyesi için gönderilecek asker sayısının 3 binden 5 bine çıkardığını kaydetti. Biden, amaçlarının söz konusu personelin güvenli ve hızlı bir şekilde ülkede çıkarılması olduğunu kaydetti.
İŞBİRLİKÇİ RAŞİD DOSTUM KAÇTI
ABD’nin 20 yıllık işgalinde işbirlikçilik yapan yetkililer ise çareyi kaçmakta buldu.
İşbirlikçilerin önde gelen isimlerinden Raşid Dostum’un Özbekistan’a kaçtığı tahmin ediliyor. Dostum, daha birkaç gün önce ülkenin kuzeyinde yer alan Mezar-ı Şerif kentinde bazı siyasi liderlerle bir görüşme gerçekleştirmiş ve “canları pahasına bile olsa Mezar-ı Şerif’i Taliban'a karşı savunacaklarını” açıklamıştı.
Bu konuda diğer siyasi liderlerle komuta merkezi kurduklarını ifade eden Dostum, kendilerine ait tam donanımlı 2 bin 500 kişiyi aşkın gücün Taliban'a karşı savaşmaya hazır olduğunu kaydetmişti.
Ancak Taliban güçleri önceki gece hiçbir çatışma yaşamadan Mezar-ı Şerif’e girdi. Raşid Dostum çareyi kaçmakta bulurken Taliban ise Dostum'un şehirdeki şatafatlı sarayının görüntülerini sosyal medyadan paylaşarak dalga geçti.
Taliban güçleri, Dostum'un sarayında ellerinde silahlarla altın varaklı koltuklarda bağdaş kurup yemek yerken görüntülendi. Afgan halkının savaş ve yoksulluğa gömülmesine rağmen Dostum'un böylesine şatafatlı bir saraya sahip olması sosyal medyada büyük tepki çekti.
ABD’nin Afganistan’ı işgal ettiği 2001 yılında Raşid Dostum, Taliban’a karşı savaşmıştı. Teslim olan binlerce Taliban üyesi, Dostum’a bağlı güçler tarafından katledilmişti. Afgan hükümeti ise geçtiğimiz aylarda Dostum’a “mareşal” unvanı vermişti.
Raşid Dostum ayrıca geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada Taliban’ı daha önce defalarca kuzeyde yenilgiye uğrattıklarını ve yine aynısını yapacaklarını söylemişti.
İŞBİRLİKÇİLERİN SONU HÜSRAN
Afganistan, ABD’ye güvenerek halkına ihanet edenlerin sonunun hüsran olacağını gösteren son ülke oldu. Daha önce de İslam coğrafyasında ABD’ye sırtını dayayanların her defasında hüsran yaşadığına şahit olmuştuk.
20 YILLIK İŞGALİN SONU: KAÇIŞ
11 Eylül saldırılarını bahane ederek 7 Ekim 2001’de Afganistan’ı işgal emri veren ABD’nin o dönemki Başkanı George W. Bush, aynı yılın Aralık ayında şu sözleri sarf etmişti: “Ordumuz, müttefiklerimiz ve Afganistan'ın cesur savaşçıları sayesinde Taliban rejimi sona eriyor.”
ABD birlikleri, 2001 yılı sona ererken, 3 aydan daha az bir sürede Afganistan’daki Taliban hükümetini kanlı bir şekilde devirmişti. Aralık 2001'de, Taliban sözcüsü koşulsuz teslim olmayı teklif etmiş, ancak bu teklif ABD tarafından reddedilmişti.
20 yılın ardından bu defa ABD, Taliban'a ateşkesi kabul etmesi ve Washington destekli Afgan hükümetiyle siyasi bir anlaşmayı müzakere etmesi için yalvarır konuma geldi. Taliban’la anlaşmak zorunda kalan ABD güçleri, Afganistan’ı kaçarak terk ederken geride büyük bir yıkım, on binlerce ceset ve bitmeyecek bir yoksulluk bıraktı.
“BATI DÜNYASI VE İŞBİRLİKÇİLERİ KAYBETTİ”
HÜDA PAR Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Eşin, konuya ilişkin gazetemize yaptığı açıklamada, “20 yıl önce dönemin ABD başkanı W George Bush’un büyük bir kibir ve gururla ‘bu bir Haçlı savaşıdır’ diyerek başlattığı Afganistan işgalinin fiilen sona ermesi sevindiricidir. Tarihte üç devasa süper güç olan İngiltere, Sovyetler Birliği ve en son ABD’nin Afganistan topraklarına hakim olamayarak kaçması Müslümanlar açısından büyük bir zaferdir, bunun altını çizmek lazım. ABD kaybetti, NATO kaybetti, Batı dünyası ve işbirlikçileri kaybetti. Afganistan halkı kazandı.” Diye konuştu.
“Gelişmeler öyle gösteriyor ki kısa sürede Taliban, Başkenti Kabil’in kontrolüyle birlikte bütün ülkenin kontrolünü ele geçirecek.” Diyen Eşin, “Savaşmadan ele geçirilmesi hayırlı oldu. Savaş ile olsaydı kayıp ve yıkım çok daha fazla olacaktı.” Açıklamasında bulundu.
‘GENEL AF İLAN EDİLMESİ ÖNEMLİ BİR ADIM’
Esas önemli olanın bundan sonrası olduğunu kaydeden Eşin, “Taliban nasıl bir siyaset ve üslup takip edecek? ABD fiili olarak çekildi; ama ülkede hala var olmaya çalışacak. Yirmi yıldır ülkeyi idare ediyordu ve her alanda devşirdiği on binlerce yerli insan var. Bunlar üzerinden ülkeyi karıştıracak, kaos ve çatışma çıkartacak. Eski yönetimin her alandaki kalıntıları, ülkede büyük ölçüde taraftar kitlesi olan şahıs ve yapılar var. Bunlara karşı nasıl bir tavır takınacak? Genel af ilan edilmesi, intikam duygusuyla hareket edilmeyeceği, savaşmayanların can, mal, namus emniyetinin sağlanacağına dair açıklamalar bu açıdan önemlidir.” İfadesini kullandı.
Afganistan’ın bundan sonraki yönetim şeklinin, sosyal ve siyasi politikalarının, ABD, Batı dünyası ve komşularıyla ilişkilerinin nasıl olacağı konularının merak edildiğini belirten Eşin, sözlerini şöyle tamamladı: “Temennimiz ülkede 40 yıldır devam eden savaşın sona ermesi, sorun ve problemlerin savaş ve çatışma ile değil, kardeşlik esasında çözüme kavuşturulması, huzur ve barışın hakim olduğu, İslam ülkelerine örnek olabilecek adil ve hak bir yönetimin inşa edilmesidir.”