Tunus'ta halkın 10 yıllık kazanımı çalınıyor mu?

​Meşru hükümeti görevden alan ve parlamentoyu kapatan Cumhurbaşkanı Kays Said’in son kararları, Tunus halkının 2011'de emperyalistlere karşı başlattığı özgürleşme hamlesinin ardından elde ettiği kazanımlara büyük bir darbe olarak görülüyor.

Ekleme: 26.07.2021 13:30:45 / Güncelleme: 26.07.2021 13:30:45 / Xeberen Kurdi
Destek için 

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, parlamentonun çalışmalarının dondurulduğunu ve milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırıldığını duyurdu.

Said ayrıca, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi'yi görevden aldığını ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını söyledi.

Said, bu önlemlerin anayasayı ve halkın çıkarlarını korumak için gerekli olduğunu savundu.

Tunus Cumhurbaşkanlığından daha sonra yapılan açıklamada, cumhurbaşkanının parlamentoyu 30 gün süreyle askıya aldığı duyuruldu.

Bu kararlar başta Tunus Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid El-Gannuşi, olmak üzere dünyadan birçok tepki topladı. Tepkilerin çoğunda Cumhurbaşkanı Kays Said’in aldığı kararlarla bir darbe girişiminde bulunduğuna dikkat çekildi.

Devrimin onuncu yılını geride bırakan Tunus, özgürlükler alanında büyük gelişmeler kaydederken ekonomide istikrarı bir türlü yakalayamadı.

Tüm bunlara rağmen Tunus halkının devrimden bu yana elde ettiği kazanımlar, son kararlarla baltalanmaya çalışıldı.

Devrim nasıl başladı ve ilerledi?

Tunus'taki devrimin fitilini ateşleyen ilk başkaldırı, Diktatör Zeynel Abidin bin Ali hükümetine karşı, Aralık 2010’da Muhammed Buazizi adlı seyyar satıcının polisin, arabasına el koymasına tepki olarak bedenini ateşe vermesiyle başladı.

Buazizi'nin ölümü ve ardından düzenlene cenaze merasimi, ülkenin dört bir yanında işsizliğin, yolsuzlukların ve baskıların protesto edildiği geniş çaplı protestoların fitilini de ateşledi.

Tunus’ta başlayan protestolar Arap dünyasının her yerinde baskıcı yönetimlere karşı ayaklanmaları tetiklerken halkın protestolarına karşı çok fazla direnemeyen diktatör Zeynel Abidin bin Ali, 2011 yılının ocak ayında Suudi Arabistan’a kaçmak zorunda kaldı.

Nahda Hareketi parlamentodaki sandalyelerin çoğunu kazandı

Ekim 2011’de yapılan seçimlerde, Bin Ali yönetimi tarafından yasaklanan İslami bir kimliğe sahip olan Nahda Hareketi parlamentodaki sandalyelerin çoğunu kazandı ve yeni bir Anayasa hazırlamak için amacıyla laik partilerle bir koalisyon hükümeti kurdu.

İslami hareketler ve laik partiler arasında özellikle bazı İslami hususların Anayasaya dahil edilmesi konusunda yükselen kutuplaşmadan dolayı Nahda Hareketi bazı talepleri ertelemek zorunda kaldı.

6 Şubat 2013 tarikinde muhalif lider Şükrü Beleyid'in bir suikast sonucu öldürülmesi, sokak gösterilerine ve bunun akabinde başbakanın istifa etmesine yol açtı.

Kitlesel protestolardan sonra Aralık 2013’te ulusal bir diyalog için iktidardan feragat etmeye karar veren Nahda Hareketi, teknokrat bir hükümetin kurulmasını kabul etti.

Yeni anayasa iktidar yetkilerini değiştirdi

Kişisel özgürlükleri ve azınlıkların haklarını garanti altına almakla beraber iktidar yetkilerini cumhurbaşkanı ve başbakan arasında paylaşan yeni Anayasa, 2014 yılın parlamentoda kabul edilerek yürürlüğe girdi.

Nahda koalisyon hükümetinde yer aldı

Aralık 2014 yılında Tunus’ta yapılan ilk özgür başkanlık seçimlerini El-Beci Kaid es-Sibsi kazanırken Nahda Hareketi koalisyon hükümetinde yer almayı kabul etti.

Mart 2015 yılında ülkede bir müze ve plaja karşı gerçekleştirilen geniş çaplı saldırılarda onlarca kişi öldü. Bu saldırılar ülke için hayati öneme sahip olan turizm sektörüne büyük bir darbe vurdu.

Ekonomik sıkıntılar

Ülkede artan ekonomik sıkıntılar, 2017 yılında dış ticaret açığında ve kurda görülen aşırı yükselme ile bir kriz noktasına ulaştı.

Ekim 2019’da yapılan seçimlerde Tunus halkı, büyük partilere karşı duyduğu memnuniyetsizliği sandıklara yansıtarak ilk önce parlamentoda çok parçalı bir yapı oluşmasına yol açtı daha sonra da siyasetin dışından gelen Kays Said’i cumhurbaşkanı olarak seçti.

Cumhurbaşkanı Said, Hişam el-Meşişi'yi başbakan seçti

Aylar süren hükümeti kurma çalışmalarından sonra Ocak 2020’de başbakan olan İlyas el-Fahfah, ortaya çıkan yolsuzluk skandalından dolayı aylar sonra görevini bırakmak zorunda kaldı.

2020 yılının ağustos ayında Cumhurbaşkanı Said, hükümeti kurma görevini Hişam el-Meşişi'ye verdi. Kısa bir süre içinde cumhurbaşkanı ile ters düşen Meşişi hükümeti, Coronavirüs salgını ve acil olarak ihtiyaç duyulan reformlarla uğraşırken krizden krize sürüklendi.

Ülkede devrim hareketinin başlamasından yaklaşık 10 yıl sonra, Ocak 2021’de, ülkede yaşanan polis şiddetine ve salgının vurmasıyla daha da kötüleşen ekonomik koşullara bir tepki olarak Tunus’un her yerinde yeni protesto dalgası başladı.

Son olarak Cumhurbaşkanı Said tarafından verilen Nahda Hareketi tarafından darbe olarak nitelendirilen "hükümetin görevden el çektirilmesi" ile "parlamentonun askıya alınması" kararıyla birlikte ülke, yeni bir kaos dalgası ile karşı karşıya bulunuyor. (İLKHA)