Evlilik sürecinde doğru eş seçiminden aile içerisindeki psikolojik ve sosyolojik sorunlara kadar birçok problemin, kişiler arası diyalog ve iletişim eksikliğinden kaynaklandığını belirten Psikoterapi Uzmanı ve Aile Danışmanı Adnan Kalkan, bu iletişimsizliğin başında yer alan teknoloji ve medya bağımlılığının etkilerine dikkati çekti.
Aile sorunlarının temelinde, özellikle yuvanın kuruluş aşamasında, kişinin evleneceği eşini değerlendirememesinin problemin en temel başlangıç noktası olduğunu söyleyen Kalkan, "Denklik kavramını göz önünde bulundurarak doğru eş seçimi yapılabilirse sağlıklı bir yuvanın kurulması anlamına gelir. Yani temelinde evlilik süreci yatmaktadır." dedi.
Eşler arasındaki problemin çözümünde en temel faktörün aile istişareleri olduğunun altını çizen Kalkan, "Öncelikle karı-kocanın birbirlerine samimi olması, birlikte vakit geçirmesi ve bununla birlikte varsa bir problemleri, bir araya gelerek konuşmaları gerekir. Çocuklarla ilgili problemleri oluştuğunda da önce kendi aralarında konuşmalı, sonra da olması gereken yerde çocuklar istişareye dahil edilmelidir. Şayet bir araya gelmez, problemleri konuşamazlarsa ve istişare edemezlerse bu sorunlar büyüyecek ve çözülemez bir boyuta gelecektir. Bu anlamda yardım ihtiyacı doğduğunda kesinlikle geri durulmaması gerekir. Aile bütünlüğünün sağlanması için gereken faktör neyse yapılmalıdır." ifadelerini kullandı.
"Davranış bozukluğunda en büyük etken çevresel faktörlerdir"
Çocuklarda olumsuz davranışların daha sonradan davranış bozukluğuna dönüştüğünü belirten Kalkan, "Davranış bozukluklarının temelinde, doğum öncesinden sonrasına, beslenmeden kullanılan ilaçlara ve aşılara kadar biyolojik etkiler yatmaktadır. Bununla birlikte asıl davranış bozukluklarıysa fizyolojik anlamda çevresel faktörlerden etkilendiğini görüyoruz. Sağlıklı bir çevresel aile ve okul ortamı oluşturulduğu takdirde çocukları davranış bozukluğuna götüren yolu kapatmış oluruz." diye konuştu.
Kalkan, "Bununla birlikte varsa bir davranış bozukluğu, kleptomani dediğimiz hırsızlık, yalan söyleme, öfke kontrol bozukluğu veya uyku bozukluğu gibi durumlarda anne-babaların bunun temeline inmesi gerekir. Yani bunun sebebi ve nasıl oluştuğu konularında iyi bir gözlem oluşturulmalıdır. Bu gözlem, yeterli noktada yapılması durumunda çözüme adım atılmış olur. Ama bu alanda yeteri kadar çözüm sunulamadığı durumda destek almalarında fayda vardır." diye belirtti.
"Teknolojik aletlerin önüne geçemiyorsak bilinçli kullanmayı sağlamamız gerekir"
Teknoloji denildiğinde öncelikle medya ve teknolojinin birbirinden ayırt edilmesi gerektiğinin altını çizen Kalkan, "Medya platformları bugün ciddi anlamda zamanımızı almakla birlikte hayatımızın birçok alanında teknolojiyi kullanıyoruz. Dolayısıyla teknolojik aletleri bitiremiyorsak ve önüne geçemiyorsak o zaman teknolojiyi bilinçli kullanmayı sağlamamız gerekir. Bilinçli kullandığımız takdirde biraz da olsa olumsuz etkilerinin önüne geçmiş olacağız. Bu anlamda aileler özellikle 11 yaş altı çocuklarını herhangi bir ekrana maruz bırakmamalı, sonrasında da 16 yaşına kadar alternatifler üretmelidir. Teknoloji bağımlılığının önüne geçmenin en önemli faktörü alternatif üretmektir." dedi.
Çocuklara, yasaklardan önce alternatiflerin oluşturulması gerektiğine vurgu yapan Kalkan, "Dolayısıyla bir çocuğa 'çizgi film izleme!' denilecekse öncelikle ne yapması gerektiği anlatılmalı veya ortam oluşturulmalıdır. Çocuğun zamanı bu şekilde doldurulduğu takdirde çizgi filmden bir şekilde uzaklaşacaktır." ifadelerini kullandı.
"Bağımlılığın ilk basamağı çizgi filmlerdir"
Bağımlılık çeşitlerine de değinen Kalkan, "Bağımlılık çeşitleri dediğimiz zaman öncelikle teknoloji bağımlılığının başında televizyon bağımlılığı geliyor. Çizgi film bunun başlangıç sürecidir. Medya bağımlılığı olarak devam eder ve bunun bir diğer türü olan dijital oyun bağımlılığı en problemli kısmıdır. İnternet bağımlılığı ise bir diğer türünü oluşturmaktadır." diye belirtti.
Teknoloji bağımlılığının belirtilerini de sıralayan Kalkan, şunları söyledi:
Bir insan eğer sürekli bilgisayar, tablet veya akıllı cep telefonlarıyla oynuyorsa teknoloji bağımlılığı belirtileri vardır demektir. Kişi, bununla birlikte hayatının belli bir süresini günlük aktivitelerini aksatacak şekilde teknolojik aletlerle geçiriyorsa, birden fazla teknolojik alete sahipse, alışveriş yaparken yakın yerde olmasına rağmen bunu internet üzerinden yapmaya çalışıyorsa, bir grup arkadaş çevresiyle oyun ortamı oluşturmuş ve bunu dijital şekilde oynuyorsa, telefon veya bilgisayarda birden fazla sekme açıksa, sosyal hayatı etkileyecek ve aynı zamanda istese dahi bunu azaltamayacak veya ortadan kaldıramayacak düzeye gelmişse teknoloji bağımlılığının belirtileri kendini göstermiştir demektir.
"Çocukları teknoloji bağımlılığından kurtarabilmenin tek yolu alternatif oluşturmak"
Kalkan, "Ailelerin, çocuklarını bağımlılıktan kurtarabilmek için alternatif oluşturmalı, onları anlamaya çalışmalı, ikna etmeli, sosyal faaliyetlerde bulunmalı. Bunun en iyi yolu da boş zamanları ve isteksizden ziyade istekli olabileceği sosyal çalışmalar yapmaktır." şeklinde konuştu.
Sosyal medya bağımlılığı içerisinde özellikle son zamanlarda ortaya çıkan marka bağımlılığının gençlerde özenti şeklinde bir probleme dönüştüğüne dikkati çeken Kalkan, "Böyle bir durumda gençlerin muhakeme edecekleri, ihtiyaçlarını giderecek tarzda bilinçli medya kullanımını öğretirsek bu marka bağımlılığının da bir şekilde önüne geçmiş oluruz. Özellikle Instagram, Facebook ve diğer yerler reklamların çokça olduğu platformlardır. Onun için son zamanlarda gençlerde bu bağımlılık türü ciddi anlamda arttı. Bunun da ancak bilinçlendirme çalışmaları yaparak önüne geçebiliriz." dedi. (İLKHA)