Hizbullah Cemaati Rehberi Gümüş'ten Kurban Bayramı mesajı

Hizbullah Cemaati Rehberi Edip Gümüş, Kurban Bayramı mesajında özellikle gençlere bütün varlıklarıyla İslam’a hizmet etmeleri ve okumaları tavsiyesinde bulundu, Kürt meselesi ve Mescid-i Aksa hakkında önemli çağrılar yaptı.

Ekleme: 19.07.2021 14:50:11 / Güncelleme: 19.07.2021 15:17:08 / Güncel
Destek için 

Hizbullah Cemaati Rehberi Edip Gümüş, Kurban Bayramı mesajı yayımladı.

Gümüş, mesajında özellikle gençlere hitap ederek bütün varlıklarıyla İslam’a hizmet etmeleri, Kur’an-ı Kerim, sünnet, siyer ve âlimlerin eserleri başta olmak üzere mutlaka kitap okumaları tavsiyesinde bulundu.

Bilerek İslam’a ve Müslümanlara düşmanlık yapanların dışında herkesle İslami ölçüleri korumak ve İslam dairesi içinde kalmak kaydıyla oturup kalkmak gerektiğini vurgulayan Gümüş, geçmişteki örnek kaynaşma ve yardımlaşmanın bugün de ihya edilmesi çağrısında bulundu.

Gençlerin; çevresine ve arkadaşlarına bütün yönleriyle güven vermesi, olgun davranması, şefkatle yanaşmasını isteyen Gümüş, şehid, mahkum ve muhacirlerin örnek alınması, yollarını sürdürme konusunda çok hassas olunması gerektiğini vurguladı.

Müslümanlar Kâbe’de olduğu gibi mescitleri, derslikleri ve hizmet mekânlarını da doldurması tavsiyesinde bulunan Gümüş, Filistin meselesinde de Müslüman lider ve teşkilatlara seslenerek, bir araya gelme, istişare etme ve herkesin elinden geleni ortaya koyacağı bir güç birliğine gitmenin önemine dikkat çekti.

Gümüş, mesajında Kürt meselesinin de iyi niyet ve açık yüreklilikle çözümü için Müslüman ülke ve liderlerin ivedilikle bir girişim içerisinde bulunması, Kürtlerin bütün insani ve İslami haklarının verilmesi gerektiğini kaydetti.

"Davamız uğruna gece gündüz demeden çalışan bacı ve kardeşlerimizin Kurban Bayramı mübarek olsun"

Mesajına, Enam suresinin 162'nci ayeti olan "De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm Âlemlerin Rabbi olan Allah içindir." yüce fermanı ile "Yaratan, yaşatan ve O’nu tanıma nimeti ile lütufta bulunan Rabbimize sınırsız hamd-u sena, âlemlere rahmet resulüne, ehline, ashabına ve kıyamete kadar onun takipçilerine salat-u selam olsun." İfadeleriyle başlayan Gümüş, Allah’ın lütuf ve keremi ile bu yılın da Kurban Bayramı'na eriştiklerini belirtti.

Gümüş, "Bu vesile ile aziz şehitlerimize rahmet diliyor, şehit kardeşlerimizin fedakâr anne, baba, eş ve evlatlarını, mahkûm ve muhacir kardeşlerimizi, cefakâr anne, baba ve aile efradını selamlıyor, Kurban Bayramlarını tebrik ediyorum. Bu bayramı en çok hak edenin sizler olduğunu biliyoruz. Mübarek İslam davası uğruna en kıymetlilerinizi feda etme ve onlardan yıllarca uzak kalma fedakârlığını göstermekle Hazreti İbrahim ve Hazreti İsmail teslimiyeti ile takdire rıza gösterdiniz. Davamız uğruna gece gündüz demeden çalışan, toplumun ihyası için mücadele eden bacı ve kardeşlerimizin, ayrıca kalbinde iman taşıyan, Allah ve resulüne gönül vermiş İslam ümmetinin bütün fertlerinin Kurban Bayramı mübarek olsun.

"Bütün varlığınızla İslam’a hizmet edin, okuyun"

"Bu bayramda hususi olarak genç kardeşlerim ve bacılarımla hasbihal etmek istiyorum." Diyen Hizbullah Cemaati Rehberi Edip Gümüş, şunları söyledi:

Kardeşlerim! Bütün varlığınızla İslam’a hizmet edin. Unutmayın ki İslam’a hizmet etmek isteyenlerin öncelikle İslam’ı bilmesi gerekir. Bilgisiz olarak İslam’a hizmet etmek eksik olur, yanlışlara sebebiyet verir. Bunun bilincinde olarak, Kur’an–ı Kerimi okuyun, sünneti okuyun, siyeri okuyun. İlmi ile amil olan âlimlerin eserlerini okuyun, sünneti yaşayan ve Müslümanların dertleri ile dertlenenlerin eserlerini okuyun. Okulunuzu ihmal etmeyin ama okumayı da ihmal etmeyin, ailenizi ihmal etmeyin ama okuyun, çevrenizle hakkıyla ilgilenin ama okuyun, okuyun, okuyun.

Birileriniz kendisine bilmesi gerekip de lazım olan farz ilimlerle yetinecek, kiminiz ise birer alanda veya birden fazla alanda mütehassıs olacak veya ihtisas derecesine varacak kadar okuyacak ama mutlaka okuyacaksınız, mutlaka bileceksiniz. Okumakla kendinizi tanıyacaksınız, davanızı tanıyacaksınız, çevrenizi ve toplumu tanıyacaksınız, şeytan ve dostlarını tanıyacaksınız. Şeytan ve dostlarını tanımadan, şeytan ve dostlarının oyunlarını bilmeden onlara karşı girişeceğimiz mücadelemiz nakıs kalır.

Okumazsanız, anlamazsanız eksik yapar, yanlışa düşersiniz. Eksik ve yanlış olunca işlerinizde başarılı olamazsınız. Başarılı olamayınca umutsuzluğa, -Allah korusun- bazılarınız ye’se düşer ve akidevî olarak sıkıntılar ile karşı karşıya gelebilirsiniz. Sizi koruyacak olan; ihlasla korunmuş ve kibirden arınmış bilgidir, ilimdir.

"Bilerek İslam’a ve Müslümanlara düşmanlık yapanların dışında herkesle kendi ölçülerimizi korumak ve İslam dairesi içinde kalmak kaydıyla oturup kalkmak gerekir"

"Zulmün, fesadın, ahlaksızlığın, yeryüzünü kaplamasına boyun eğmeyeceğiz, gevşek davranmayacağız, vurdumduymaz olmayacağız." diyen Gümüş, insanları ve halkın bunu söylem ve pratikte görmeleri gerektiğini söyledi.

Gümüş, "Fitne sadece sokakta değil. Hatta sadece evde de değil. İnsanların cebine girmiş, bir tuşa basmayla harekete geçiyor. Önceki nesillerin belki hayatı boyunca duymadığı, görmediği ve öğrenmediği şeylere sizler daha gencecik yaşınızda şahitlik etmek durumunda kalıyorsunuz. İslam’a, Müslümanlara ve kutsal değerlerine hakaretler alenen yapılıyor. Bütün bunlar ve daha fazlasından korunmak ve engel olmak için okumak gerekir, anlamak gerekir, anlatmak gerekir, yaşamak gerekir, herkese ulaşmak gerekir. Bilerek İslam’a ve Müslümanlara düşmanlık yapanların dışında herkesle kendi ölçülerimizi korumak ve İslam dairesi içinde kalmak kaydıyla oturup kalkmak gerekir. İnsanlarımıza öncü olacaksınız, yol göstereceksiniz ve rehberlik edeceksiniz." diye belirtti.

Gevşek davranmanın; zulmü kabullenmek, fısk-ı fücuru, ahlaksızlığı, işlenen haram ve günahları kabullenmek anlamına geldiğini belirten Gümüş, iman gereği olarak bunların önünü almak ve engel olmak için fert olarak, aile olarak, toplum olarak ıslah yoluna girinceye kadar çalışacaklarını ve çalışmak zorunda olduklarını vurguladı.

"Geçmişteki örnek kaynaşma ve yardımlaşmamızı bugün de ihya edelim"

Gençlere tavsiyelerini sürdüren Hizbullah Cemaati Rehberi Gümüş, "Genç bacılarım ve kardeşlerim! Birbirimizi teselli edeceğiz, birbirimizin sıkıntı ve dertlerine ortak olmaya çalışacağız. Bunu yapmak zorundayız. İnsi ve cinni şeytanların şerrinden birbirimizi kurtarmak için yardımcı olacağız. Kalplerimizin birbirine sadakatle bağlanması, muhabbet ve uhuvvettin artması için hem kavli hem fiili duada bulunacağız. Yükümüz ağırdır. Bu yükü birbirimize yardımcı olmadan taşımak da zordur. Kardeşlik ve dayanışmada kusursuz olmak gerekir. Kimse diğerinin kendisine yanlış yaptığını düşünüp değişik hesaplara girmemelidir. Herkes Allah rızası için su-i zandan arınmış bir şekilde kardeşine iyilik yapmayı hedeflemelidir. Geçmişteki örnek kaynaşma ve yardımlaşmamızı bugün de ihya edelim. Sorumluluklarımız bunu gerektirir. Rabbimize kolay hesap verebilmek için bunu yapmamız gerekir. Müminleri memnun etmek, şeytan ve dostlarını kızdırmak için bunu yapmalıyız. Birçok konuda örnek olduğumuz gibi bu konuda da örnek olmalıyız." dedi.

"Sünnetullahın gereğini yapmak lazım"

Hiçbir işin sadece konuşmakla, samimi istek ve arzuyla gerçekleşmeyeceğini belirten Gümüş, "Sünnetullahın gereğini yapmak lazımdır. Cenab–ı Allah Hazreti İbrahim’i ateşte yakmadı. İstese biz de yanmayız, ama sünetullah odur ki 'Ateşe dokunursan yanarsın.' Bunun için ateşe dokunmamak, ateşten korunmanın yolları ve şartlarını yerine getirmek gerekir. Yapmak istediğimiz işimiz için esbabı yerine getirdikten, imkânlar dâhilinde yapılması gerekeni yaptıktan sonra Rabbimizden neticenin hayırlı ve güzel olmasını dileyeceğiz." diye ekledi.

Gümüş, "Bizde irade ve azim olacak, kararlılık ve işlerimizde süreklilik olacak. Azim, sabır, temkinli hareket etme becerisi olacak. Zorluklara tahammül, cesaret, ihtiyat, programlı çalışma, zamanı iyi kullanma olacak. Bütün bunlardan sonra Rabbimizin yardımı gelecektir inşallah." ifadelerini kullandı.

"Arkadaşlarınız ve toplum tarafından hoş karşılanmayan hiçbir alışkanlığınız olmayacak"

Gümüş, mesajına şöyle devam etti:

Çevrenize ve arkadaşlarınıza bütün yönlerinizle güven vereceksiniz, olgun davranacaksınız, şefkatle yanaşacaksınız. Arkadaşlarınız ve toplum tarafından hoş karşılanmayan hiçbir alışkanlığınız olmayacak. Her biriniz; Hazreti Musab (radıyallāhu anh) gibi Şehit Ata, Şehit Abdulselam, Şehit Aytaç, Şehit Yasin ve arkadaşları… İsimlerini yazmadığımız diğer genç şehitler gibi olacaksınız.

Fedakârlık yapacaksınız. Çevreniz- özellikle de arkadaşlarınız- kendinizi merkeze alıp bencilce hesap kitap içinde olmadığınızı görmeli ve buna inanmalıdır. Arkadaşlarınızı kendinize tercih ettiğiniz hayatın her aşamasında herkesçe görülmeli ve bilinmelidir.

Genel olarak Müslümanların bir rehavet içinde oldukları, dünyevileştikleri ile ilgili şikâyetler olduğunu ve maalesef böyle bir gerçeğin de olduğunu söyleyen Gümüş, gençlerden; bunu böyle olmadığını yaşıtlarına, büyüklerine ve kendilerinden küçüklere göstermelerini istedi.

"O kadar canlı ve hareket halinde olunuz ki, bırakın rehaveti, dinlenmek için zamanınız olmasın." diyen Gümüş, "Dünyevileşme ile ilgili yapılan şikâyetleri pratiğinizle bitirin. Sonra göreceksiniz ki, dünyaya yönelik hesaplarınız ahireti kazanmaya yönelik oluvermiş. Geçmişten çokça örnekler vermek istemiyorum. Günümüzde, muhatap olduğunuz çok sayıda genç kardeşinizin bunu yaptıklarını biliyorsunuz ve görüyorsunuz. Bunların sayılarını toplumu etkileyecek çoğunluğa çıkaralım." dedi.

Gümüş, "Her devrin, her zamanın gençleri iğfal eden, isyan içinde yaşamalarına sebep olan şartları, ortamları ve yolları vardır. Başkalarının tarif ettiği veya olmasını istedikleri şekilde değil, Rabbimizin, Resulullah aleyhissalatu vesselamın, salih insanların sevdikleri, övdükleri gençlerden olalım, bunu pratiğimizle gösterelim." ifadelerini kullandı.

"Kur’an ve din için canını feda eden insanların çocukları ne hale geldi' dedirtmeyelim"

Gümüş, gençlere tavsiyelerine, "Bacılarım ve kardeşlerim! Bu şekilde büyüyecek, dirilecek ve dört bir yana kök salacağız inşallah. Bunca arayış içerisinde dünya ve ahiret saadetinin İslam’da olduğunu gösterecek ve ispat edeceksiniz. Sizde bu potansiyel var. Azim, sabır ve gayretle ilay-ı kelimetullah hedefini gerçekleştireceksiniz inşallah.

Bir şeyi daha unutmayın. Çoğunuz bir şehidin, mahkumun, muhacirin veya zamanında mahkum ve muhacir olmuşların çocuğu veya torunusunuz. Onları örnek alma ve yollarını sürdürme konusunda çok hassas olmalısınız. Toplum içerisinde menfi tavır ve davranışlarınızdan dolayı; 'İslam ve Müslümanlar için, Kur’an için, din ve namusu için canını feda eden, mahkûm olan, muhacir olan insanların çocukları ve torunları ne hale geldi?!' dedirtmeyelim." ifadelerini ekledi.

Bu yıl yine dünyanın dört bir yanından ziyaretçilerini bekleyen Kâbe’nin, Arafat Dağının, Safa Merve’nin yalnız kalışlarının üzüntüsünü yaşadıklarını söyleyen Gümüş, "Gidemeyenler, belki ilk kez imkân bulduğu halde kavuşamayanların hüznünü paylaşıyor, ihlasla isteyen her bir hacı adayının niyetine binaen bu sevaba topluca hep beraber nail etmesini Rabbimden niyaz ediyorum." temennisinde bulundu.

"Müslümanlar Kâbe’de olduğu gibi mescitleri, derslikleri ve hizmet mekânlarını da dolduramadılar" ifadesine dikkat çeken Gümüş, "Tüm bunlara sebep olan virüsün tesirlerinin tamamen yok olması ve bu ağır imtihanı ümmetin üzerinden kaldırması için Rabbime dua ediyor, sizleri de bunun için dua etmeye davet ediyorum." diye ekledi.

"Mescid-i Aksa’nın tarihini, önemini, uğruna verilen savaşın asla vazgeçilebilir olmadığını okuyun, bilin ve bildirin"

Mahzun olan kutsal mekânlardan birinin de yıllardır İslam âlemine kan pompalayan Mescid-i Aksa olduğunu hatırlatan Gümüş, "Her sene olduğu gibi bu yıl da Ramazan-ı Şerif ile beraber artan saldırılara ve evinden zorla çıkarılmaya çalışılan Filistinli kardeşlerimizin feryadına yetişen mücahitlerimizin cansiperane müdafaa ve karşı saldırılarını unutmadık ve unutturmayacağız." dedi ve şöyle devam etti:

Hepimizin adına yıllardır cefa çeken asil Filistinli kardeşlerimizin, mücahitlerinin, mahkûmlarının ve hepsinden evvel zikre şayan olan şehit Filistinli kardeşlerimizin, anne baba ve efrad-ı iyalinin Kurban Bayramlarını da tebrik ediyorum. İstiyorum ki, bu davanın kutsallığını, bu mücadelenin ehemmiyetini özellikle siz genç kardeşlerim bilin, göz ardı etmeyin ve neler yapabileceğinizin hesabı içerisinde olun. Dua, mali boykot, infak, davet ve ilmî faaliyetlerinizle mücadelenin görünmeyen kahramanları olun. Siyonistlere isabet eden her bir füze bizi ne kadar sevindiriyor ise sizlerin Kudüs deyince kabaran yürekleriniz ve onun yeniden fethi adına yaptığınız girişimleriniz bizi bir o kadar sevindirecektir. Hz. Peygamberin Miraca çıktığı mekân ve mü’minlerin ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’nın tarihini, önemini, uğruna verilen savaşın asla vazgeçilebilir olmadığını okuyun, bilin ve bildirin. Allah’ın izni ile bu meselenin dünyanın gündeminden düşmemesini sağlayacak olan sizlersiniz. Uyuyan İslam âlemini uyandıracak olan da yine sizin gayretleriniz olacak inşallah. Biz de bu vesileyle tekrar Müslüman lider ve teşkilatlara sesleniyor, bir araya gelmeye, istişare etmeye ve herkesin elinden geleni ortaya koyacağı bir güç birliğine gitmeye davet ediyoruz.

İslam ümmetini oluşturan her bir parçanın kendileri için çok büyük kıymet arz ettiğini vurgulayan Hizbullah Cemaati Rehberi Edip Gümüş, "Nazarımızda birinin değeri diğerinden eksik veya fazla değildir. Ne biri diğerine tahakküm etsin ne de bir parçası hak ve adalet noktasında ezilen ve zayıf bırakılan olsun." ifadesini kullandı.

"Kürtlerin bütün insani ve İslami hakları verilmelidir"

Kürt meselesine değinen Gümüş, "Maalesef Müslüman Kürt milletinin bugün geldiği noktada İslami ve insani haklarının bütününü elde etmediği, edemediği açıktır. Kürt meselesinin iyi niyet ve açık yüreklilikle çözümü için Müslüman ülke ve liderler ivedilikle bir girişim içerisinde bulunmalıdır. Kürtlerin bütün insani ve İslami hakları verilmelidir. Meseleyi sürekli askıda bırakmak zulüm olduğu gibi, Müslüman Kürt halkını Amerika ve emperyalistlere sığınmak zorunda bırakması açısından da büyük vebaldir. Şahsi veya milli hiçbir menfaat bir milletin bu şekilde ezilmesini haklı gösteremez. Kürtlerin sınırları içerisinde yaşadığı bütün ülkeler bir araya gelmeli, toplu istişare ile bu mazlumiyet ve mahrumiyete bir son vermelidir. Aksi takdirde bu vaziyet uzun vadede hiç kimse için fayda sağlamayacak, çok daha ciddi bölünmelere ve adavete sebebiyet verecektir ki bu sadece Kürtleri değil bu coğrafyanın bütün halklarını etkileyecektir." değerlendirmesinde bulundu.

Dünya Müslümanlarının, hatta sömürgeci azınlığın dışında kalan bütün insanlığı  yaşadığı adaletten uzak, mazlumca hayatın tek dermanının İslam olduğunu kaydedene Gümüş, mesajına, "Tüm bu dua, temenni ve tavsiyelerle bayramınızı yeniden tebrik ediyor, tekbirlerle kesilen kurbanlarınızın kabulünü Rabbimizden diliyor, hepinizi azim olan Allah’a emanet ediyorum." İfadeleriyle son verdi. (İLKHA)

 

Hizbullah Cemaati Rehberi Edip Gümüş'ün, Kurban Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajın tamamı şöyle:

Bismillahirrahmanirrahim

“De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm Âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.“ (En’am: 162)

Yaratan, yaşatan ve O’nu tanıma nimeti ile lütufta bulunan Rabbimize sınırsız hamd-u sena, âlemlere rahmet resulüne, ehline, ashabına ve kıyamete kadar onun takipçilerine salat-u selam olsun.

Allah’ın lütuf ve keremi ile bu yılın da Kurban Bayramına eriştik. Bu vesile ile aziz şehitlerimize rahmet diliyor, şehit kardeşlerimizin fedakâr anne, baba, eş ve evlatlarını, mahkûm ve muhacir kardeşlerimizi, cefakâr anne, baba ve aile efradını selamlıyor, Kurban Bayramlarını tebrik ediyorum. Bu bayramı en çok hak edenin sizler olduğunu biliyoruz. Mübarek İslam davası uğruna en kıymetlilerinizi feda etme ve onlardan yıllarca uzak kalma fedakârlığını göstermekle Hz. İbrahim ve Hz. İsmail teslimiyeti ile takdire rıza gösterdiniz. Davamız uğruna gece gündüz demeden çalışan, toplumun ihyası için mücadele eden bacı ve kardeşlerimizin, ayrıca kalbinde iman taşıyan, Allah ve resulüne gönül vermiş İslam ümmetinin bütün fertlerinin kurban bayramı mübarek olsun.

Bu bayramda hususi olarak genç kardeşlerim ve bacılarımla hasbihal etmek istiyorum.

Kardeşlerim! Bütün varlığınızla İslam’a hizmet edin. Unutmayın ki İslam’a hizmet etmek isteyenlerin öncelikle İslam’ı bilmesi gerekir. Bilgisiz olarak İslam’a hizmet etmek eksik olur, yanlışlara sebebiyet verir. Bunun bilincinde olarak, Kur’an–ı Kerimi okuyun, sünneti okuyun, siyeri okuyun. İlmi ile amil olan âlimlerin eserlerini okuyun, sünneti yaşayan ve Müslümanların dertleri ile dertlenenlerin eserlerini okuyun. Okulunuzu ihmal etmeyin ama okumayı da ihmal etmeyin, ailenizi ihmal etmeyin ama okuyun, çevrenizle hakkıyla ilgilenin ama okuyun, okuyun, okuyun.

Birileriniz kendisine bilmesi gerekip de lazım olan farz ilimlerle yetinecek, kiminiz ise birer alanda veya birden fazla alanda mütehassıs olacak veya ihtisas derecesine varacak kadar okuyacak ama mutlaka okuyacaksınız, mutlaka bileceksiniz. Okumakla kendinizi tanıyacaksınız, davanızı tanıyacaksınız, çevrenizi ve toplumu tanıyacaksınız, şeytan ve dostlarını tanıyacaksınız. Şeytan ve dostlarını tanımadan, şeytan ve dostlarının oyunlarını bilmeden onlara karşı girişeceğimiz mücadelemiz nakıs kalır.

Okumazsanız, anlamazsanız eksik yapar, yanlışa düşersiniz. Eksik ve yanlış olunca işlerinizde başarılı olamazsınız. Başarılı olamayınca umutsuzluğa, -Allah korusun- bazılarınız ye’se düşer ve akidevî olarak sıkıntılar ile karşı karşıya gelebilirsiniz. Sizi koruyacak olan; ihlasla korunmuş ve kibirden arınmış bilgidir, ilimdir.

Zulmün, fesadın, ahlaksızlığın, yeryüzünü kaplamasına boyun eğmeyeceğiz, gevşek davranmayacağız, vurdumduymaz olmayacağız. İnsanlarımızın, halkımızın bunu söylem ve pratiğimizde görmeleri gerekir. Fitne sadece sokakta değil. Hatta sadece evde de değil. İnsanların cebine girmiş, bir tuşa basmayla harekete geçiyor. Önceki nesillerin belki hayatı boyunca duymadığı, görmediği ve öğrenmediği şeylere sizler daha gencecik yaşınızda şahitlik etmek durumunda kalıyorsunuz. İslam’a,

Müslümanlara ve kutsal değerlerine hakaretler alenen yapılıyor. Bütün bunlar ve daha fazlasından korunmak ve engel olmak için okumak gerekir, anlamak gerekir, anlatmak gerekir, yaşamak gerekir, herkese ulaşmak gerekir. Bilerek İslam’a ve Müslümanlara düşmanlık yapanların dışında herkesle kendi ölçülerimizi korumak ve İslam dairesi içinde kalmak kaydıyla oturup kalkmak gerekir. İnsanlarımıza öncü olacaksınız, yol göstereceksiniz ve rehberlik edeceksiniz.

Gevşek davranmak; zulmü kabullenmek, fısk-ı fücuru, ahlaksızlığı, işlenen haram ve günahları kabullenmek demektir. İmanımızın gereği olarak bunların önünü almak ve engel olmak için fert olarak, aile olarak, toplum olarak ıslah yoluna girinceye kadar çalışacağız ve çalışmak zorundayız.

Genç bacılarım ve kardeşlerim! Birbirimizi teselli edeceğiz, birbirimizin sıkıntı ve dertlerine ortak olmaya çalışacağız. Bunu yapmak zorundayız. İnsi ve cinni şeytanların şerrinden birbirimizi kurtarmak için yardımcı olacağız. Kalplerimizin birbirine sadakatle bağlanması, muhabbet ve uhuvvettin artması için hem kavli hem fiili duada bulunacağız. Yükümüz ağırdır. Bu yükü birbirimize yardımcı olmadan taşımak da zordur. Kardeşlik ve dayanışmada kusursuz olmak gerekir. Kimse diğerinin kendisine yanlış yaptığını düşünüp değişik hesaplara girmemelidir. Herkes Allah rızası için su-i zandan arınmış bir şekilde kardeşine iyilik yapmayı hedeflemelidir. Geçmişteki örnek kaynaşma ve yardımlaşmamızı bugün de ihya edelim. Sorumluluklarımız bunu gerektirir. Rabbimize kolay hesap verebilmek için bunu yapmamız gerekir. Müminleri memnun etmek, şeytan ve dostlarını kızdırmak için bunu yapmalıyız. Birçok konuda örnek olduğumuz gibi bu konuda da örnek olmalıyız.

Hiçbir iş sadece konuşmakla, samimi istek ve arzuyla gerçekleşmez. Sünnetullahın gereğini yapmak lazımdır. Cenab–ı Allah Hz. İbrahim’i ateşte yakmadı. İstese biz de yanmayız, ama sünetullah odur ki “Ateşe dokunursan yanarsın.” Bunun için ateşe dokunmamak, ateşten korunmanın yolları ve şartlarını yerine getirmek gerekir. Yapmak istediğimiz işimiz için esbabı yerine getirdikten, imkânlar dâhilinde yapılması gerekeni yaptıktan sonra Rabbimizden neticenin hayırlı ve güzel olmasını dileyeceğiz.

Bizde irade ve azim olacak, kararlılık ve işlerimizde süreklilik olacak. Azim, sabır, temkinli hareket etme becerisi olacak. Zorluklara tahammül, cesaret, ihtiyat, programlı çalışma, zamanı iyi kullanma olacak. Bütün bunlardan sonra Rabbimizin yardımı gelecektir inşallah.

Çevrenize ve arkadaşlarınıza bütün yönlerinizle güven vereceksiniz, olgun davranacaksınız, şefkatle yanaşacaksınız. Arkadaşlarınız ve toplum tarafından hoş karşılanmayan hiçbir alışkanlığınız olmayacak. Her biriniz; Hz. Musab (ra) gibi Şehit Ata, Şehit Abdulselam, Şehit Aytaç, Şehit Yasin ve arkadaşları… İsimlerini yazmadığımız diğer genç şehitler gibi olacaksınız.

Fedakârlık yapacaksınız. Çevreniz –özellikle de arkadaşlarınız– kendinizi merkeze alıp bencilce hesap kitap içinde olmadığınızı görmeli ve buna inanmalıdır. Arkadaşlarınızı kendinize tercih ettiğiniz hayatın her aşamasında herkesçe görülmeli ve bilinmelidir.

Genel olarak Müslümanların bir rehavet içinde oldukları, dünyevileştikleri ile ilgili şikâyetler oluyor ve maalesef böyle bir gerçek de vardır. Bunu kıracaksınız. Böyle olmadığını yaşıtlarınıza, sizden büyüklere ve sizden küçüklere göstereceksiniz. O kadar canlı ve hareket halinde olunuz ki, bırakın rehaveti, dinlenmek için zamanınız olmasın. Dünyevileşme ile ilgili yapılan şikâyetleri pratiğinizle bitirin. Sonra göreceksiniz ki, dünyaya yönelik hesaplarınız ahireti kazanmaya yönelik oluvermiş. Geçmişten çokça örnekler vermek istemiyorum. Günümüzde, muhatap olduğunuz çok sayıda genç kardeşinizin bunu yaptıklarını biliyorsunuz ve görüyorsunuz. Bunların sayılarını toplumu etkileyecek çoğunluğa çıkaralım.

Her devrin, her zamanın gençleri iğfal eden, isyan içinde yaşamalarına sebep olan şartları, ortamları ve yolları vardır. Başkalarının tarif ettiği veya olmasını istedikleri şekilde değil, Rabbimizin, Resulullah aleyhissalatu vesselamın, salih insanların sevdikleri, övdükleri gençlerden olalım, bunu pratiğimizle gösterelim.

Bacılarım ve kardeşlerim! Bu şekilde büyüyecek, dirilecek ve dört bir yana kök salacağız inşallah. Bunca arayış içerisinde dünya ve ahiret saadetinin İslam’da olduğunu gösterecek ve ispat edeceksiniz. Sizde bu potansiyel var. Azim, sabır ve gayretle ilay-ı kelimetullah hedefini gerçekleştireceksiniz inşallah.

Bir şeyi daha unutmayın. Çoğunuz bir şehidin, mahkumun, muhacirin veya zamanında mahkum ve muhacir olmuşların çocuğu veya torunusunuz. Onları örnek alma ve yollarını sürdürme konusunda çok hassas olmalısınız. Toplum içerisinde menfi tavır ve davranışlarınızdan dolayı; “İslam ve Müslümanlar için, Kur’an için, din ve namusu için canını feda eden, mahkûm olan, muhacir olan insanların çocukları ve torunları ne hale geldi?!” dedirtmeyelim.

Bu yıl yine dünyanın dört bir yanından ziyaretçilerini bekleyen Kâbe’nin, Arafat Dağının, Safa Merve’nin yalnız kalışlarının üzüntüsünü yaşıyoruz. Gidemeyenler, belki ilk kez imkân bulduğu halde kavuşamayanların hüznünü paylaşıyor, ihlasla isteyen her bir hacı adayının niyetine binaen bu sevaba topluca hep beraber nail etmesini Rabbimden niyaz ediyorum. Müslümanlar Kâbe’de olduğu gibi mescitleri, derslikleri ve hizmet mekânlarını da dolduramadılar. Tüm bunlara sebep olan virüsün tesirlerinin tamamen yok olması ve bu ağır imtihanı ümmetin üzerinden kaldırması için Rabbime dua ediyor, sizleri de bunun için dua etmeye davet ediyorum.

Mahzun olan kutsal mekânlarımızdan biri de yıllardır İslam âlemine kan pompalayan Mescid-i Aksa’dır. Her sene olduğu gibi bu yıl da Ramazan-ı Şerif ile beraber artan saldırılara ve evinden zorla çıkarılmaya çalışılan Filistinli kardeşlerimizin feryadına yetişen mücahitlerimizin cansiperane müdafaa ve karşı saldırılarını unutmadık ve unutturmayacağız. Hepimizin adına yıllardır cefa çeken asil Filistinli kardeşlerimizin, mücahitlerinin, mahkûmlarının ve hepsinden evvel zikre şayan olan şehit Filistinli kardeşlerimizin, anne baba ve efrad-ı iyalinin Kurban Bayramlarını da tebrik ediyorum. İstiyorum ki, bu davanın kutsallığını, bu mücadelenin ehemmiyetini özellikle siz genç kardeşlerim bilin, göz ardı etmeyin ve neler yapabileceğinizin hesabı içerisinde olun. Dua, mali boykot, infak, davet ve ilmî faaliyetlerinizle mücadelenin görünmeyen kahramanları olun. Siyonistlere isabet eden her bir füze bizi ne kadar sevindiriyor ise sizlerin Kudüs deyince kabaran yürekleriniz ve onun yeniden fethi adına yaptığınız girişimleriniz bizi bir o kadar sevindirecektir. Hz. Peygamberin Miraca çıktığı mekân ve mü’minlerin ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’nın tarihini, önemini, uğruna verilen savaşın asla vazgeçilebilir olmadığını okuyun, bilin ve bildirin. Allah’ın izni ile bu meselenin dünyanın gündeminden düşmemesini sağlayacak olan sizlersiniz. Uyuyan İslam âlemini uyandıracak olan da yine sizin gayretleriniz olacak inşallah. Biz de bu vesileyle tekrar Müslüman lider ve teşkilatlara sesleniyor, bir araya gelmeye, istişare etmeye ve herkesin elinden geleni ortaya koyacağı bir güç birliğine gitmeye davet ediyoruz.

İslam ümmetini oluşturan her bir parça bizim için çok büyük kıymet arz etmektedir. Nazarımızda birinin değeri diğerinden eksik veya fazla değildir. Ne biri diğerine tahakküm etsin ne de bir parçası hak ve adalet noktasında ezilen ve zayıf bırakılan olsun. Maalesef Müslüman Kürt milletinin bugün geldiği noktada İslami ve insani haklarının bütününü elde etmediği, edemediği açıktır. Kürt meselesinin iyi niyet ve açık yüreklilikle çözümü için Müslüman ülke ve liderler ivedilikle bir girişim içerisinde bulunmalıdır. Kürtlerin bütün insani ve İslami hakları verilmelidir. Meseleyi sürekli askıda bırakmak zulüm olduğu gibi, Müslüman Kürt halkını Amerika ve emperyalistlere sığınmak zorunda bırakması açısından da büyük vebaldir. Şahsi veya milli hiçbir menfaat bir milletin bu şekilde ezilmesini haklı gösteremez. Kürtlerin sınırları içerisinde yaşadığı bütün ülkeler bir araya gelmeli, toplu istişare ile bu mazlumiyet ve mahrumiyete bir son vermelidir. Aksi takdirde bu vaziyet uzun vadede hiç kimse için fayda sağlamayacak, çok daha ciddi bölünmelere ve adavete sebebiyet verecektir ki bu sadece Kürtleri değil bu coğrafyanın bütün halklarını etkileyecektir.

Dünya Müslümanlarının –hatta sömürgeci azınlığın dışında kalan bütün insanlığın– yaşadığı adaletten uzak, mazlumca hayatın tek dermanı İslam’dır.

Tüm bu dua, temenni ve tavsiyelerle bayramınızı yeniden tebrik ediyor, tekbirlerle kesilen kurbanlarınızın kabulünü Rabbimizden diliyor, hepinizi azim olan Allah’a emanet ediyorum.

Kardeşiniz Edip Gümüş