SAPKINLARIN AB’(İ)Sİ!

Avrupa Birliği, ahlaksızlık karşıtı adımlar atan Polonya ve Macaristan’a karşı harekete geçti. Ahlaksızlığı yaymanın insan haklarına saygı göstermek olduğunu savunan Birlik, iki ülke hakkında yasal işlem başlattı. Macaristan’da geçen ay kabul edilen yasaya göre 18 yaş altındaki çocuklara ahlaksızlık içeren reklamların yapılması yasaklanmıştı. Polonya’da çıkarılan yasaya göre ise bazı şehirlerde ahlaksızların girmesinin yasaklandığı bölgeler ilan edilmişti.

Ekleme: 17.07.2021 02:30:12 / Güncelleme: 17.07.2021 10:58:39 / manşetler
Destek için 

Avrupa Birliği, Macaristan ve Polonya’nın ahlaksızlık karşıtı tutumuna sessiz kalamadı. Avrupa Komisyonu, ahlaksızlık karşıtı adımların AB ilkelerini ve sözleşmelerini ihlal ettiklerini savunarak Macaristan ve Polonya hakkında yasal işlem başlattı.

Komisyon, iki ülkeyi, sözde “LGBT haklarının ihlal edildiği” yeni yasalar nedeniyle temel insan haklarını ve eşitlik ilkesini göz ardı etmekle ve AB temel ilkelerini uygulamamakla suçladı.

Komisyon, eşitlik ve insan haklarına saygı gösterilmesi ilkesini Avrupa Birliği temel sözleşmesinin en önemli ve ihlal edilemez ilkelerinden biri olarak tanımlıyor. Komisyonun ucube kararına göre ahlaksızlığı yaymak da ihsan hakları çerçevesinde sayılıyor.

MACARİSTAN'DA ÇOCUKLARA AHLAKSIZ REKLAM YAPMAK YASAK

Macaristan'da 15 Haziran'da kabul edilen yeni yasa, çocukların sağlıklı ve güven içinde yetiştirilmesi için pedofil suçlara verilecek cezaların ağırlaştırılmasını öngörmüştü. Aynı taslak içinde ahlaksızlara da bazı engeller getirilmişti.

Buna göre okullarda 18 yaş altındaki kişilere, eş cinselliğe ve cinsiyet değişikliğine teşvik eden herhangi bir içeriğin gösterimi yasaklandı. Eşcinsellik konusunun kamuya açık bir şekilde ele alınması suç kapsamına girerken televizyon programlarında ve filmlerde eşcinselliğin gündeme getirilmesine ceza verilecek. Ayrıca ahlaksızlığı destekleyen kurum ve kuruluşların reklam ve eğitim faaliyeti de yasak kapsamına giriyor.

Karar sonrası bazı Avrupa ülkelerinden Macaristan’a sert eleştiri gelmişti. Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de söz konusu yasanın “utanç verici” olduğunu savunmuş ve yasanın “AB'nin temel değerlerine aykırı” olduğunu söylemişti.

Macaristan Başbakanı Viktor Orban ise Von der Leyen’in açıklamasının “utanç verici” olduğunu belirtmişti. Orban, yasanın, çocukların haklarını savunduğunu kaydetmişti.

Orban bir başka açıklamasında AB'yi, Macaristan'a karşı benzeri görülmemiş bir saldırıya geçmekle suçlamıştı.

Avrupa Komisyonu Macaristan'ı ele aldığı Perşembe günkü kararında, söz konusu yeni yasanın Avrupa Birliği'nde yürürlükte olan temel hakları altı maddede ihlal ettiğini savundu.

POLONYA'DA AHLAKSIZLARIN GİREMEYECEKLERİ BÖLGELER İLAN EDİLDİ

Avrupa Birliği’nin ısrarla üzerinde durduğu ahlaksızlığa Macaristan’ın yanı sıra Polonya da sessiz kalmadı. Polonya'da geçtiğimiz aylarda değişik illerde ve şehirlerde yerel inisiyatiflerle ahlaksızların giremeyecekleri bölgeler ilan etti.

Polonya’nın ahlaksızlığa karşı sergilediği duruş, Avrupa Komisyonu tarafından şiddetle eleştirilmişti. Komisyon, Polonya hükümetini, “bu keyfi uygulamalar” karşısında önlemler almaya davet etmişti.

Ancak Polonya hükümeti, ahlaksızlık karşısında sergilediği duruşu bozmamış ve Avrupa Komisyonu’nun tepkisini görmezden gelmişti.

Polonya ile ilgili olarak ikinci ihlal kararı ise ülkede geçen yıl yürürlüğe giren yeni adalet yasası ile ilgili. Bu yasaya göre hâkimlerin bazı hukuksal alanlarda Avrupa mahkemelerine başvurmaları yasaklanıyor.

Yasaya göre ayrıca "Hakimler Yüksek Denetim Komisyonunun" kurulmasını öngörüyor. Bu komisyon gerektiğinde hâkimlerin dokunulmazlıklarını ortadan kaldırabiliyor.

Avrupa Komisyonu Polonya'daki adalet yasasının Avrupa hukuk devletinin temel taşlarından olan yargı bağımsızlığına aykırı olduğunu savunmuş ve yasanın değiştirilmesini talep etmişti.

Polonya hükümeti talebi, Polonya Anayasa Mahkemesine taşımıştı. Anayasa Mahkemesi de hükümetin tavrını destekleyen bir karar aldı ve "Ulusal Yargının" bazı alanlarda "Avrupa Birliği ilkelerinin" önüne geçebileceğini, çünkü bu konunun ulusal egemenlik konusu olduğunu saptadı.