Diyarbakır İl Başkanı Dinç: Şeyh Sait İslam’ı temsil eden bir davetçidir

​HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Faruk Dinç, Şeyh Said Efendi ve 46 dava arkadaşlarının idam edilişlerinin 96’ncı yıldönümü münasebetiyle bir açıklama yaptı.

Ekleme: 29.06.2021 17:20:10 / Güncelleme: 29.06.2021 17:22:33 / Güncel / Diyarbakır Haberleri
Destek için 

HÜDA PAR Diyarbakır İl Başkanı Faruk Dinç, Şeyh Said Efendi ve 46 dava arkadaşlarının şehadet yıl dönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Şeyh Said’in kıyam etmesinin amacının İslami kıyam olduğunu ifade etti.

Hayatını İslam'a adayan Şeyh Sait ve dava arkadaşları, batılılaşmaya karşı çıktıkları, Müslüman bir toplumun zulme uğramasına razı olmadıkları için 29 Haziran 1925'te istiklal mahkemelerinin aldığı keyfi kararlarla Diyarbakır’da büyük bir zulme uğrayarak darağaçlarında asılmışlardı.

Bu nedenle Şeyh Sait ve dava arkadaşlarının şehadetlerinin yıl dönümü münasebeti ile açıklama yapan Dinç, yaklaşık bir asır önce Müslüman halk üzerinde uygulanmaya başlanan zulümlerin acı ve mağduriyetlere yol açtığını dile getirdi.

Dinç, şu ifadeleri kullandı: “Tarih 29 Haziran 1925'i gösterdiğinde Diyarbakır büyük bir zulme, katliama ve yüreği korlanan Müslüman halkın acısına tanıklık etti. İstiklal Mahkemelerinin aldığı keyfi ve hukuksuz kararla bir İslam âlimi ve rehberi ile 46 dava arkadaşı daha idam sehpasına çıkarıldı. Hayatını İslam'a adayan Şeyh Said ve arkadaşları, batılılaşmaya karşı çıktıkları, Müslüman bir toplumun zulme uğramasına razı olmadıkları için darağaçlarına götürüldü.”

“İngiliz şapkasını takmadıkları için insanları darağaçlarında asan ve 18 yıl boyunca ezanı Türkçe okutanların kim olduğunu tarih bize gösteriyor”

Müslüman toplum rehberlerinin rejim tarafından bilinçli olarak katledildiklerini vurgulayan Dinç, “Kurtuluş savaşından sonra bizim sarıklarımız yasaklanmadı mı? Kur'an-ı Kerim’in harfi olan Araf alfabesi yasaklanmadı mı? Hilafet kaldırılmadı mı? İstiklal mahkemeleri ile insanlar asılmadı mı? Bu topraklarda 18 yıl ezan Türkçe okutulmadı mı? İngiliz’in şapkasını bize taktıran Şeyh Sait midir? İngiliz şapkasını takmadığı için insanları, âlimleri şehirlerin girişlerine asan Şeyh Sait midir? Bunları yapanın kim olduğunu tarih bize gösteriyor. Bu nedenle bizde bu vesileyle Şeyh Sait’in haklı olduğunu ve kıyamının Allah için olduğunu görüyoruz.” dedi.

“Şeyh Sait hem âlimdir, hem mücahittir hem de İslam’ı temsil eden bir davetçidir”

Şeyh Sait’in bu toplum için bir değer, Şeyh, âlim ve mücahit olduğunu bu vesile ile Şeyh Sait’in her zaman gündemde tutulması gerektiğini belirten Dinç, şunları söyledi:

“Şeyh Sait’in bizim nazarımızda temsiliyeti sadece bir Şeyh, âlim veya mücahit değildir. O hem şeyhtir hem âlimdir hem mücahittir ve hem de İslam’ı temsil eden davetçidir. Çünkü Cumhuriyet yıllarında özellikle hilafetin kaldırılması ve İslam’a aykırı hükümlerin getirilmesi İslam’ın simgelerine ve şeriata savaş açma sebebi idi bu nedenle Şeyh Sait’ te ‘kıyam etmem vaciptir’ diyerek kıyam etti. Hatta fıkhi açıdan bakıldığı zaman Şeyh Sait’in kıyam etmesi İslam ümmetinin üzerinde bir vebali de kaldırmış oluyor.”

“Şeyh Sait ben ve ailem Hz. Hüseyin ve ailesinden daha değerli ve daha kıymetli değilim”

Şeyh Sait’in bir mücahit olduğu için bu kıyamı gerçekleştirdiğini belirten Dinç, “Şeyh kıyamıyla ilgili eşiyle konuştuğu esnada şu sözleri kullanıyor: (Benim ailem Hz. Hüseyin’in ailesinden daha değerli değildir. Bende Hz. Hüseyin’den daha değerli ve daha kıymetli değilim. Ben ve bu bastonum tekte kalsak din düşmanlarına karşı mücadele vereceğim. Ben cihat etmeye kalkmışım, cihat edemeyen ve hasta olanlarda gelmesinler. Çünkü bu yol korkakların yolu değildir.) Bunların hepsi Şeyh Said’in kendi ifadeleridir. Şeyh Said’in buradaki temel felsefesi, İslam’ın muhafazasıdır. Şeyh Sait mücahit olduğu için bu kıyamı gerçekleştirdi. Kendisi dahi diyor ‘ben Emirül Mücahidini’im.’ Ona soruyorlar bu söylemin büyüklenme değil mi? ‘O da diyor ki ben Haddim-ül Emirül Mücahidin’im.’ Çünkü Şeyh Sait gerçekten de bir mücahitti.” ifadelerini kullandı.

“Şeyh Sait’in kıyamı Kürtçülüğe hitap eden bir kıyam değildir”

Şeyh Sait’tin kıyamının sebebinin Kürtçülük davası olmadığına değinen Dinç, şu ifadelere yer verdi:

 “Günümüzde halen Şeyh Sait’in Kürtçülükle konuşulması batılıların uyguladıkları projelerinin devamıdır. Şeyh Sait’tin kıyamının sebebi Kürtçülük davası değildir. Eğer biz Şeyhin kıyamının sebebini Kürtçülükle izah edersek Şeyh Sait’in kıyamının meramını anlayamayız. Şeyh Sait’in kıyamı sadece Kürtlere hitap eden bir kıyam değildir. Hatta mahkemede Şeyh’e diyorlar sen Kürtçülük için mi bu kıyamı başlattın o da hayır diyor. Çünkü bizim kıyamımızda Türklerde var bu nedenle bizim kıyamımız Kürtçülük için değil. Şeyhin idam sehpasındaki ‘Benim değersiz dallarda asılmama pervam yoktur, muhakkak benim kıyamım Allah ve din içindir.’ sözünden de anlaşılıyor ki onun kıyamı tüm İslam topraklarına hitap eden İslami bir mücadelenin kıyamıdır.”

“Şeyh Sait’in kabrinin yeri bir an evvel ortaya çıkarılmalıdır”

Dinç son olarak, “Bu münasebetle her zaman yaptığımız çağrıyı tekrarlayarak diyoruz ki, Şeyh Sait’in kabrinin yeri bir an evvel ortaya çıkarılmalıdır. Şeyh Sait’e yapılan haksızlıklar için devlet; hataları, yanlışları ve cürümleri ile yüzleşmelidir. Şehadetlerinin 96’ncı yılında Şeyh Said ve 46 dava arkadaşını tekrar yâd eder, onları unutmadığımızı ve unutturmayacağımızı temin eder ve Rabbimizden hak ve adalet mübelliğlerini muvaffak kılmasını ümit ederiz.” dedi. (İLKHA)