AHLAKSIZLAŞTIRMA PROJESİ!

2015 yılında Konya’da MEB’in onayıyla küçük çocukların okuması için basılan içerisinde sapkın ilişkilerin yer aldığı kitaba dair değerlendirmelerde bulunan HÜDA PAR Eğitim İşleri Başkanı Metin Kaya, "İslam ahlakına aykırı hazırlanan kitaplar, bir proje ürünüdür" diyerek MEB ve Kültür Bakanlığını duyarlı olmaya davet etti. Yeni neslin dininden ve kültüründen kopartılmak istendiğine dikkat çeken Kaya, HÜDA PAR olarak bu tür ifsat projelerine karşı büyük bir mücadele verdiklerini  ifade etti.

Ekleme: 25.06.2021 07:20:20 / Güncelleme: 25.06.2021 08:22:04 / manşetler
Destek için 

Haber Merkezi

HÜDA PAR Eğitim İşleri Başkanı Metin Kaya, Türkiye eğitim sistemini değerlendirdi. Salgın sürecinde milyonlarca öğrencinin online eğitime erişim imkanı bulamadığını ifade eden Kaya, bunun eğitim alanında büyük bir eşitsizliğe sebep olduğunu söyledi. Salgın döneminde uygulanan online eğitim sürecini değerlendiren Kaya, "15 Mart 2020 itibariyle yüz yüze eğitim bir anda bıçakla keser gibi ara verdiler. Sağlık her şeyin başıdır ancak eğitim de bir toplumun geleceğidir. Siz sadece sağlık anlayışıyla adım atarsanız eğitimi katledersiniz. Bakanlık çözüm olarak online eğitim projesini geliştirdi. Bu işin içinde olan insanlar bilir ki; çocuğa dokunmadan, çocukla bir araya gelmeden çocuğa bir şeyler öğretilemez. Sanal ortamda çocuğu eğitmek mümkün değildir. Sadece bir harf öğretmekle, matematiksel bir formül öğretmekle çocuk yetişmiyor. Çocuk bilgi yüklü bir robot değildir. Çocuğun fiziksel, ruhsal ve kişisel olarak yetişmesi lazım." dedi.

"ONLİNE SİSTEMDE MİLYONLARCA ÇOCUK UZAKTAN EĞİTİME ULAŞAMADI"

Online eğitime erişim imkanı bulamayan öğrencilerin de var olduğunu dile getiren Kaya, "Online eğitimde, bu çocukların neredeyse üç milyonu uzaktan eğitime erişememiş. 18 milyon öğrenciden üç milyonu uzaktan eğitime hiç katılmamış, bir kısmı da kısa bir süre girmiş, daha sonra onlar da bırakmış. Farklı branşlarda öğretmen arkadaşlarla görüştüm. Sınıf mevcudu 40 olan sınıflarda katılım 8-10’u geçmiyor. Saatlerce bilgisayar başında oturup, öğrenci katılsın diye bekleyen öğretmenler var. Ama buna rağmen derse katılım olmamış. Biz daha önce çocuklarımızı internetten uzaklaştırmaya çalışırken çocuklarımız sosyal medya bağımlısı oldular. Birçok çocukta müşahede ettim. EBA ortamında ders açık, kendi sesi açık, başka bir şey izliyor, çoğu öğrencide bu var. Aile ses olmasın, çocuk dersini çalışsın, diyor. Yine bilgisayar başında ders ortasında oyun oynayan çocuklar var. Çocuğun ne yaptığını öğretmenin görmesi imkansız. Bütün bunlar uzaktan eğitimde yaşanan sorunlardır." diye konuştu.

"EĞİTİM SİSTEMİNDE CİDDİ BİR ÇARPIKLIK VAR"

Sınav sisteminde sorunlar olduğunu dile getiren Kaya, "YKS’ye 2020 yılında 2 milyon öğrenci sınava girmiş, Türkiye genelinde Türkçe’de başarı ortalamamız 40 soru 14 net, sosyalde  7, matematikte 40 sorudan 5,5 net.  Bu sonuçlar, bu sistemin iyi olmadığını, sonuca götürmediğini gösteriyor.  Ülkemizde yabancı dil eğitimi 2'inc sınıftan başlar. Peki kaç öğrenci İngilizce öğreniyor? Bu şekilde dil eğitimi alan öğrencilerimizin kaç tanesi bir turistle konuşabilir. Maalesef 11 yıl okullarımızda İngilizce dersi almamıza rağmen bir turist ile konuşacak kadar dil öğrenemiyoruz. Bu sistemde ciddi bir çarpıklık var. Bunun bir nedeni de öğretmenlerimizdir. Çalışan öğretmenleri tenzih ediyorum. Ciddi bir liyakat sorunu var. Üniversitedeki ders programı başarılı öğretmen yetiştirmeye yönelik değil. Matematik öğretmeni ağırlıklı olarak matematik dersi, eğitim bilimleri dersi görüyor. Öğretmenlik alanda, sahada öğrenilir. Teoride öğrenilen öğretmenliğin sahada her zaman başarısı yoktur. Teoride masa başındaki doktor her şeyi bilsin. Önüne ameliyat edilecek hasta gelsin, eli ayağı birbirine dolanır. Birçok tıp öğrencisinin kan gördüğünde bayıldığına şahit olunmuştur. Meslek severek yapılır. Bizim sınav sistemi aldığı puana göre değerlendirir. İyi bir puan olmadı mı bir meslek sahibi olmak için öğretmenlik tercih edilir. Birçok meslektaşımız bu mesleğe severek başlamamıştır. Bu şekilde gelen bir öğretmen nasıl başarılı olacak? 1995-1996 yıllarında farklı bölümlerden mezun, birçok gencimiz öğretmen diye atandı. Veteriner, mühendis, hukuk gibi bölümlerden mezunlar öğretmen olarak atandı. Fen edebiyattan bilim adamı yetiştireceğiz diye yola çıktılar. Olmadıysa öğretmen olsun dediler." diye konuştu.

"EĞİTİM İDEOLOJİK OLMAMALIDIR"

İdeolojik yaklaşımlarla eğitim sistemine müdahaleler yapılmaması gerektiğini ifade eden Kaya, "Öğretimde başarı yok. Öğrenci okulu bitirme derdinde. Üniversite mezunu olup mühendislik, öğretmenlik yapamayan insanlar var. Yetiştirdiğin insan insanlığa faydalıysa o zaman başarı var demektir. Hükümetinden muhalefetine kadar, yaşlıdan gencine kadar hepsi gençlikten şikayetçidir. Sayın Cumhurbaşkanı da şikayetçidir. 'Bu gençler iyi yetişmiyor, derdimiz dindar bir gençliktir.' Bir ülkenin başındaki cumhurbaşkanı bunu ikrar ediyorsa, muhalefet de söylüyorsa o zaman bir sorun vardır. Temel sorun; bu sorunun düzeltilmesi için cesaret edilmemesidir. Program hazırlanır, taviz verilmeden adım atılmalıdır. Eğitim ideolojik olmamalıdır. Standart bir program oluşturulmalıdır." diye belirtti.

"ANADİLDE EĞİTİM İLE FIRSAT EŞİTLİĞİ SAĞLANMALIDIR"

Doğu ve Güneydoğu’da Türkçe bilmediği için eğitim sürecinde zorluklar çeken öğrencilere dikkat çeken Kaya, " İlkokul mezunu olup Türkçe konuşamayan öğrencilerimiz var.  Lisede, Türkçe’de eş anlamlı sözcükleri anlatmaya çok zorlandığımız öğrencilerimiz var. Bu çocuktan ne kadar başarı alacaksınız? Gasp ediyoruz, bu zulümdür. Fırsat eşitliği diyoruz. Bu çocuk ile doğuştan beri Türkçe konuşan biri aynı sınava giriyor. 40 tane Türkçe sorusu çıkıyor. Batıda yetişen bir öğrenciyle sınava girecek. Son dönemde matematik, fen bilgisi soruları paragraf sorularına çevrilmiş. Doğudaki Kürt çocuğu bu soruya anlam verene kadar Batıdaki soruların yarısını bitiriyor. Temelden bu hak gasp edilmiş." dedi. Kürtçe eğitim hakkının verilmesi gerekliliğine değinen Kaya, "Anadilde eğitim verilince ülke bölünür korkusu var. Çin’de 140 farklı yerel dilde eğitim veriliyor. İsviçre’de Almanca, Fransızca, İngilizce dillerinde eğitim veriliyor. Ama maalesef Türkiye’ye gelince Kürtçe de eğitim verilsin deyince 'ülke bölünecek' diyorlar. Doğuştan beri konuşuyoruz ülke bölünmüyor. Osmanlı 3 kıtaya hükmediyordu. Herkes kendi dilini konuşuyordu. Osmanlı devleti bundan dolayı yıkılmadı. Cumhuriyet ilan edilene kadar bölgemizdeki medreselerde eğitim dili Kürtçeydi, İran’da Farsçaydı, Azerbaycan’da Azericeydi. Ülke bölünmüyordu. 2. sınıftan itibaren İngilizce öğretiliyor. İngilizce öğrenen neredeyse yok. Seçmeli diye 2 ders koyuyorsun. Kürtçe bir türlü yazı diline geçirilmedi. Evdeki konuşma dili okul ortamında eğitim dilinde görülmezse başarı olmaz. Dil eğitimi verilen okullarda her ders o dilden veriliyor. O okuldaki öğrenci o dilde tüm dersleri görüyor. Başarı sağlanabilmesi için bir öğrenci Kürtçe ise tüm dersler o dilde olmalı." diye belirtti.

"İSLAM AHLAKINA AYKIRI HAZIRLANAN KİTAPLAR, BİR PROJE ÜRÜNÜDÜR"

Program sunucusunun, Konya’da 2015 yılında MEB’in onayıyla küçük çocukların okuması için basılan içerisinde sapkın ve ensest ilişkilerin yer aldığı sapkın masal kitabıyla ilgili sorusunu yanıtlayan Kaya, "Bu ilk değil, son da olmayacak. Dikkatli okuyucular sayesinde bu tür ifsat içerikli yayınların farkına varabiliyoruz.  Partimiz ve hassas olan sivil toplum kuruluşlarının çabası var. Bu hususta, parti olarak 2015’te MEB’deki tüm kitapları incelmek için komisyon kurduk. Eğitim öğretime aykırı olan hususları rapor olarak hükümete ilettik, bazıları dikkate alındı. 2017’de tekrardan milli eğitimde okutulan kitapları tekrar bir incelmeye aldık. Raporu hazırlayıp MEB ve cumhurbaşkanlığına sunduk. Bu anlamda parti olarak ciddi bir süreç takip ettik." diyerek parti olarak eğitim müfredatlarına yönelik çalışmalarını dile getirdi.

“ÇOCUKLARIMIZ BATI HAYRANI OLARAK YETİŞTİRİLİYOR”

Batı hayranlığı ekseninde hazırlanan çoğu kitabın dinimizi ve kültürümüzü hedef aldığına dikkat çeken Kaya, "Basılan kitapların içeriğine bakıldığında bütün çizimlerde başörtülü bayan hep hizmetli rolünde, modern bayan açık saçık yansıtılıyor. Sakallı takkeli insanlar kötü şekilde gösteriliyor. Maalesef İslam kültüründen ciddi bir alıntı yok. Tarih içinde başarılı filozoflarımız, bilim adamlarımız kitaplara alınmamış. Edebiyattan astronomiye kadar hep batı örnek gösterilmiş. Binlerce yıl bu topraklara medeniyet getiren Müslümanlar ders kitaplarında yok. İlk ve orta seviyedeki tüm kitapları inceledik. Bununla birlikte hangi televizyon kanalını açarsanız komedi adına izlenen filmlerde kötü karakterler hep din adamları olmuştur. Ya insanı kandıran ya kötü adamlar şeklinde gösteriliyor. Müslümanların bir tepkisi oluşmamış. O dönem yetişen çocuklarımızda 'sakallıysa, takkeliyse tehlikelidir' algısı oluşmuş. Bu gibi kitaplar halen piyasada çok fazladır. Belli dönemlerde bu sapkın kitaplar piyasaya düşüyor. İslam ahlakına aykırı, ensest, LGBT kültürüne göre hazırlanan bu kitaplar, bir proje ürünüdür. İlkokuldan itibaren okuma yazmayı pekiştirmek için okunan bu kitaplar MEB ve Kültür Bakanlığı onayıyla ders kitabı dışında destek kaynak olarak okutuluyor. Bu şekilde yetişen bir çocuk bunu normal görecektir. Geçmişte insanlar çocuğunu korkutmak için öcü diye bir kavram oluşturuluyordu. Bugün de bu şekilde inancımız, kültürümüz ders kitaplarında öcü olarak gösteriliyor, çocuklarımız batı hayranı olarak yetiştiriliyor." diye konuştu. 

Sadece “Küçüklere Zararlıdır” damgası REZALETİ ÖRTMEZ!

Çocuklar için hazırlanan, sapkın ve ahlaksız ilişkiyi meşru gören "Onlar Ermiş Muradına-En Güzel Türk Masalları" adlı iğrenç kitap hakkında ilginç bir karar alındı. Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu kararına göre, "Çocuklara Zararlıdır" damgası vurularak kitap satılmaya devam edilecek. Kamuoyu bu damganın rezaleti örtmeyeceğini savunurken, bu ve benzeri ahlaksızlık üreten kitap ile türevi yayınların toplatılması gerektiğini belirtiyor.

Satışı devam ediyor

Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, çocuklar için hazırlanan ve baba-kız arasındaki ahlaksız ilişkiyi meşru gösteren "Onlar Ermiş Muradına-En Güzel Türk Masalları" adlı kitabın "Küçüklere zararlıdır" damgası vurularak satılabileceğini duyurdu. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, "Yetiştirdiğin meyveyi önce sen yersin" ifadesinin yer aldığı kitaba sınırlama getirdi. Kurul, Konya’da Karatay Akademi Yayınları’ndan çıkan kitapla ilgili kararında şu ifadelere yer verildi: “Kitabın re’sen incelenmesi neticesinde; kitapta yer alan bazı yazıların 18 yaşından küçüklerin maneviyatı üzerinde muzır ve müstehcen tesir yapacak nitelikte olduğuna, bu sebeple söz konusu kitabın 1117 sayılı Kanunun 3266 sayılı Kanunla değişik 4’üncü maddesindeki sınırlamalara tabi olmasına oy birliği ile karar verilmiştir.” Kamuoyu ahlaksız kitabın toplatılmadan sadece bir damga vurularak satışının devam ettirilmesine tepki gösteriyor.

İLKHA