Kadooğlu, "Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun (DEHB) henüz bebek anne karnındayken ortaya çıkabileceği gibi ebeveynlerin yoluyla kalıtsal olarak da gelişim gösterebilir. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğunun sinir sistemi ve beyin gelişimi üzerinde etkisi vardır. Bu yüzden nörogelişimsel ve nörodavranışal bir bozukluktur. DEHB'nin 3 belirtisi vardır. Birincisi dikkat eksikliği, ikincisi hiperaktivite veya aşırı hareketlilik, üçüncüsü ise dürtüselliktir. DEHB tanısını bu 3 belirtiden birini ya da bir kaçını süreğen bir biçimde gösterdiği durumlarda tanımlayabiliriz." dedi.
DEHB sorunu yaşayan çocukların çoğu ortamda sorun yaşamayabilecekleri veya zorlanabileceklerini hatırlatan Kadooğlu, yaşanabilecek olumsuzluklara karşı tüm ortamlarda çocuğun desteklenmesi ve tedavisine yardımcı olunacak şekilde davranılması gerektiğini söyledi.
"Çocuk ve ebeveynlerin rahatlığı için doğru yetiştirme önemli"
Bu tür durumlarda ailelere büyük görevler düştüğünü belirten Kadooğlu, "DEHB tanısı aldıktan sonra ilk adım psikoeğitimdir. Burada hastalık hakkında ailenin bilinçlendirilmesi, nasıl bir tedavi izleneceği ve tedavi olunmadığı durumlarda ne gibi sorunlarla karşılaşılacağı hakkında bilgi verilir. Çocuğun tedavisi için öncelikli olarak ailenin oldukça özenli ve dikkatli olması gerekmektedir. DEHB'li çocuklar daha hareketli ve daha dürtüsel olacakları için sık yaralanmaları, ani hareketleri olabilir. İşte bu noktada çocuğun takibi siz ebeveynler için daha da zorlaşır. 'Bu çocuk yerinde durmuyor, peşinde koşturmaktan iki dakika oturamıyorum. Sürekli bir yerlerden düşüp orasını burasını yaralıyor. Ben de çok yoruldum' dediğinizi duyar gibiyim DEHB'li bir çocuğa sahipseniz yorulmanız çok normal ama unutmayın çok özel bir çocuğa sahipsiniz. Doğru bilgi ve doğru yetiştirme şekli ile kendinizi de çocuğunuzu da rahatlatmanız mümkündür." diye konuştu.
Hem ilaç hem de davranış yönetimi birlikte kullanılmalı
DEHB tedavisinde ilaç tedavisi ve davranış yönetiminin birlikte kullanılması gerektiğini vurgulayan Kadooğlu, “Aileler genelde davranışı geliştirmek için pekiştireçler, ödüller ve cezaları kullanmaktadır. Bu durumda da sıklıkla kullanmamız gereken yöntemler bunlardır. Çocuğun, hiperaktivite ve dürtüsellik bozukluğunun düzeltilmesi amacıyla yapacağı bütün olumlu davranışlar ödüllendirilmelidir. Böylece olumsuz davranışların azalması, olumlu istendik davranışların artması sağlanabilir." şeklinde konuştu.
Eğitimde başarılı olmaları için desteklenmeliler
Dikkat bozukluğundan dolayı odaklanmakta, dikkatini sürdürmekte, karşısındakini dinlemekte zorluk çeken ve sık hata yapan çocukların eğitim hayatlarının da bu durumdan fazlasıyla etkilendiğini hatırlatan Kadooğlu, çocuğun eğitimsel olarak desteklenmesi ve kendisine olan güveninin arttırılması gerektiğini söyledi.
"Uzaktan eğitim evde işleri zorlaştırdı"
Pandemi dönemi ile birlikte başlayan uzaktan eğitimin ev içerisinde olumsuzluklara sebep olduğunu hatırlatan Kadooğlu, "Annelerin çocuklarını uzaklaştırmak istedikleri her şey daha da yakınlaştı, yaklaşmalarını istedikleri şeyler ise daha da uzaklaştı. Örneğin ders dinlemek. Çocukları okula gönderdiklerinde nefes alabilen ebeveynler şimdi okulun da eve gelmesiyle daha da bunaldılar. Okula gidince eğitimin yanı sıra sosyalleşen, enerjilerini atabilen ve daha disipline olabilen çocuklar şimdi bunların hepsini tek bir ortamda, evde yaşamak zorunda kaldılar. En hareketli dönemleri olan çocukların zaten zorlandıkları ders dinleme, şimdi ev ortamında daha da zorlaştı." dedi.
Ders dinlediği ortam dikkat dağıtıcı olmamalı
Dikkatlerini toplamakta, odaklanmakta zorlanan çocuklarının bu süreci daha sağlıklı atlatabilmeleri için ailelere çok büyük görev düştüğünü belirten Kadooğlu, ailelerin dikkat etmesi gerekenlerle ilgili son olarak şu önerilerde bulundu:
"Öncelikle bu süreçte çocukların okul ciddiyetinden uzaklaşmaları, ders başarılarında düşmelerin olması, teknolojik aletlere karşı gelişen (bilgisayar, telefon, tablet gibi) bağımlılığın artması, günlük yaşamlarında zaman yönetimi ve organizasyon becerilerinde düşmelerin olması çok muhtemeldir. Öncelikle uzaktan eğitim gören bir çocuğun dersi dinlediği ortam, dikkatinin dağılmasını engelleyecek şekilde düzenlenmiş olmalıdır. Etrafında dikkatinin dağılmasına sebebiyet verebilecek eşya ve materyallerden olabildiğince uzak durulması, odağının dağılmasını bir nebze de olsa engelleyecektir. Sonrasında derse başlamadan önce kişinin, aynı okula gittiğindeki gibi disiplin içerisinde derse katılması, öğrenci rolüne tekrar girebilmesi açısından önemlidir. Günlük rutine devam edilmeli. Sabah yine erken kalmalı ve kahvaltısını eski rutinindeki gibi yapmalı. Uzaktan eğitim yataktayken dinlenmez. Masalarında yemek, meyve, abur cubur varken ve bir yandan onları yerken ders dinleyemezler. Bunların hepsi çocuğun dersten kopmasına, dikkatinin dağılmasına ve uzaklaşmasına yol açmaktadır. Çocuk aynı okuldaki gibi sırasında nasıl sadece su varken ders dinliyorsa, evde de masasında sadece su varken dersi dinlemelidir." (İLKHA)