Ezan bir milletin özgürlük nişanesidir

​İlk ezan okunuşunun 1399'uncu ve Türkiye'de 18 yıl süren Türkçe ezan zulmünün sona erdirilmesinin yıldönümü nedeniyle konuşan Ulu Camii İmam Hatibi Osman Yağmur, ezanın bir haykırış olduğunu dile getirdi.

Ekleme: 16.06.2021 11:25:19 / Güncelleme: 16.06.2021 11:25:19 / Güncel / Diyarbakır Haberleri
Destek için  Haberin Videosunu İzle

Peygamber Efendimiz'in meşru kıldığı Ezan-ı Şerif'in ilk olarak Bilal-i Habeşi tarafından okunmasının 1399; 1932 ile 1950 yılları arasında okunan Türkçe ezan uygulamasına son verilmesinin üzerinden ise 71 yıl geçti.

Ezan-ı Muhammed'inin manası ve önemi hakkında konuşan Diyarbakır Ulu Camii İmam Hatibi Osman Yağmur Hoca, ezan okunmayan memleketlerin köleleştiğini ve köhnemiş bazı zihniyetlerin ülkede 18 yıl boyunca ezanı aslından ayırıp Türkçe okuttuğunu söyledi.

Ezanın özgürlük nişanesi olduğunu söyleyen Yağmur, "Ezan, güç ve kuvvetin sembolüdür. Ezanın okunmadığı yerde özgürlük yoktur. Ezan; çağrı, ilan, duyurmak ve davet demektir. Efendimiz Aleyhissalatü Vesellam'a namaz farz kılındıktan sonra, namaza çağrı için bir sembolün olması düşünüldü. Bu noktada Müslümanlar farklı fikirler sundu. Bunlar; çan sesi, boru sesi ya da ateş yakarak namaza çağrı yapılabileceği yönündeki fikirlerdi. Bu fikirler Peygamberimizin hoşuna gitmemişti, çünkü bunların tümü farklı milletlerin geleneğiydi. Sonra ashabın rüyalarıyla Ezan-ı Şerif günümüzdeki şekliyle 15 Haziran 622 tarihinde 1399 yıl önce Bilal-i Habeşi'ye okutuluyor." dedi.

5'inci Harem-i Şerif Ulu Camii İmam Hatibi Osman Yağmur

"Ezan, bir milletin özgürlük nişanesidir"

Miladi 622 tarihinden itibaren okunan ezanın 1932 yılında Türkiye'deki bazı köhneleşmiş zihniyetlerin; din, Allah ve itikat ile sorunu olanların 18 yıl boyunca Ezan-ı Muhammedi'nin Türkçe okunduğunu belirten Yağmur şu ifadeleri kullandı:

Ezan, bir milletin özgürlük nişanesidir. Ezan itikattır, tevhittir, Peygambere ittibadır ve kurtuluştur. Çünkü Allah Resulü'nün meşru kıldığı bu ezanda Mü'minlere 'Allah-u Ekber' yani 'Allah dışında başka bir gücü kabul etmiyoruz.' deniliyor. İslam diyarlarında günde 5 vakit minarelerden bu seda yükseliyor. Tüm dünya devletleri ve süper güçlerin kuvvetlerinin Ekber olan Allah'tan daha çok olmadığı ezan ile haykırılıyor. Bununla birlikte; insanlığı düzene sokup onlara rehber olan Hazreti Muhammed'in O'nun elçisi olduğu da ezanla ilan ediliyor. Günde 5 vakit Ezan-ı Muhammedi'yede insanlığa 'haydi felaha ve haydi kurtuluşa' seslenişi vardır.

"Cenab-ı Allah ezanlarımızı susturacak zihniyetlere fırsat vermesin"

Ezanın felaha yani kurtuluşa ulaştıran namaza bir çağrı olduğunu dile getiren Yağmur, "Beşeriyetin kurtuluşu, insanlığın dünya ve ahiret saadetinin tesis edilmesi namazla başlar. Namaza çağrı da ezan ile olur. Onun için ezanın günde 5 vakit minarelerden seslendirilmesi devam etmelidir. Bir memlekette ezan yoksa, 'Allah-u Ekber' denilmiyorsa o memleket köleleşmiş, köhneleşmiş ve insanlığını yitirmiştir." şeklinde konuştu.

Bir dönem ezanın Türkçe okutulmasına da değinen Yağmur, "18 yıl bu memlekette bu zulüm sürmüştür. Bu memleketin insanlarına hakaret edilip ezandan uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. 'Bu ezanlar ki şehadeti dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli' Cenab-ı Allah ezanlarımızı susturacak zihniyetlere fırsat vermesin. Allah-u Teala, her daim bu minarelerden ezanların okunduğu, camilerde namazların kılındığı, Müslümanların yek vücut olduğu bir dünyayı bizlere nasip etsin." dedi. (İLKHA)







Haberin Videosunu İzle
İlgili Videolar